Genç kadın duyduğu patırtı sesleriyle gözlerini yavaşça açtı. Tam karşısındaki büyük cama doğru bakıp dışarıda yağan yağmura baktı. Şöminedeki ateş sönmüştü.
Balayının dördüncü günüydü. Belini saran kola bakıp oldukça yavaş bir şekilde yan tarafa doğru döndü. Ozan'ın uyuyan suratı ile karşılaşınca gülümseyerek elini adamın suratında gezdirmeye başladı. Ozan ilk geceleri dışında ona hiç dokunmamıştı. Acaba onu tatmin edememiş miydi? Kendi kendine üzülüp duruyordu. Yeterince iyi değildi. Zaten anlayamadığı bir şekilde uyumuştu.
Buna bir el atması gerekiyordu. Onu baştan çıkarmaya çalışacaktı. Sonuçta ne kadar zor olabilirdi ki? Sesler çıkararak uyanan Ozan'ın sabah ilk gördüğü şeyin Gönül olması harika bir şeydi.
"Günaydın."
"Günaydın sevgilim."
Gönül hızlı bir şekilde hareket ederek Ozan'ın dudağına öpücük kondurdu. "Kahvaltıya ne istersin?"
"Bilmem. Biraz daha uyusak olmaz mı?"
"İstesem de uyuyamam. Ben kahvaltıyı hazırlarken sen uyuyabilirsin."
Genç kadın yataktan kalkıp terliğini giydi. Ozan onun gidişini izlerken derin bir iç çekti. Acaba daha iyi miydi? Üstüne saldırmamak için kendini zar zor tutuyordu. İlk gecelerinden sonra kadının vücudunun biraz dinlenmesini istiyordu. Erkekler ve kadınlar birbirlerinden çok farklıydı. O hassas olmalıydı. İyi bir eş olup karısını düşünmeliydi.
Fakat eğer iyi hissediyorsa hiç düşünmeden onunla sevişmekten zevk alırdı. Gönül kendi kendine şarkı mırıldanarak kahvaltı hazırlarken Ozan yatakta doğrulmuş, dışarıda yağan yağmuru izliyordu.
Kadının yağmuru sevmediğini biliyordu. Yataktan kalkan Ozan üstünü düzeltip yavaş adımlarla aşağıdaya indi. Şarkı mırıldanarak kahvaltıyı neredeyse hazır eden eşini bir süre sessizce izledi. Kıvırcık saçlarının dağınık hali başka güzeldi. Öyle duru bir güzelliği vardı ki ona bakmadan duramıyordu.
Az sonra kahvaltı hazır olduğunda Gönül "Beni izlemeyi kesip masaya gelecek misin hayatım?" dedi.
Ozan onun kendisini fark ettiğini hiç düşünmemişti. Bu yüzden şaşırarak masaya ilerleyip oturdu. "Dikkatli bir karım var."
Gönül çayları masaya koyup kendisi de masaya oturdu. Az yağan yağmur nihayet dinmişti. "Yemekten sonra şömineyi yeniden yakayım."
"Tamam."
"Yağmur dindi. Yürüyüş yapmak ister misin?" diye sordu Ozan.
"Hih çok güzel olur."
"Tamam o zaman önce yemek, sonra yürüyüş, sonra şömine."
Birlikte güzel bir kahvaltı ettiler. Ardından kıyafetlerini değiştirip kalın, üstlerini giydiler. Ne olur ne olmaz diye yanlarına şemsiye almayı da ihmal etmediler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gündüz Güzeli
General Fictionİmkansız aşk var mıydı? Gönül Erbatur kesinlikle var olduğunu düşünüyordu. Çünkü yıllardır sevdiği adam Ozan Özsoy artık yakışıklılığı ile ünlenmiş, yıldızı parlayan bir oyuncuydu. Onun gibi birinin Gönül'ü görmesi imkansızdı. Genç adamın ailesi onu...