Ozan güneş gözlüğünü çıkarıp otelin lobisine doğru ilerlemeye başladı. Burası oldukça lüks bir otele benziyordu. Lobiye geldiğinde odadaki görevliye "Salih Bey ile görüşmek istiyordum. Odası nerede acaba?" diye sordu.
Görevli kadın şaşkın bir şekilde Ozan'a bakarken kendini toparlayıp "E-En üst katta efendim. 15.kat." dedi kekeleyerek. Ozan başını olumluca salladı ve asansöre yöneldi.
Salih ile görüşmesi gerekiyordu. O bunu istemese de Ozan görüşmeliydi. En azından düzgün bir şekilde özür dilemeliydi. Belki böylece kafasındaki karışıklık son bulabilirdi. Asansöre binip en üst katın tuşuna basan genç adam kat numaralarına bakarken bir bacağı sürekli hareket halindeydi. Stresli olduğu belli oluyordu. Bir sıcaklamıştı sanki.
Asansör durduğunda ilerleyerek kat sorumlusunun olduğu yere ilerledi. "Salih Bey müsait mi?" diye sordu.
"Evet efendim odasında."diyen adam odayı eliyle gösterdi. Ozan başıyla adamı onayladıktan sonra ilerlemeye devam etti. En sonunda 'Otel Müdürü' yazısını görünce derin bir iç çekti. Eli kapının koluna gitti. Ardından elini geri çekti. Hadi ama buraya kadar gelmişti. Şimdi korkaklık yapmanın sırası değildi. Kendinde bulduğu cesaret kırıntıları ile kapıyı tıklattıktan sonra kapının kolunu aşağıya indirdi ve açtı.
Salih kapının açılmasıyla önündeki incelediği kağıtlardan başını kaldırdı. Odaya girip kapıyı kapatan Ozan'ı görünce tüm dikkatini adama vererek arkasına yaslandı.
Ozan ayakta durup ona bakarken "Buyrun oturun." diyen Salih ve resmi tavrı ile yüzü düştü. Adamı ikiletmeden boş tekli koltuğa oturdu.
"Ne için gelmiştiniz?" diye soran Salih ile daha fazla dayanamayıp "Seninle konuşmak için." dedi.
"Hangi konuda?"
"Salih. Keser misin şunu?"
"Neyi? Yıldız oyuncu Ozan Özsoy'a nasıl davranmamı isterdiniz?" dedi bu sefer Salih. İnadı inattı. Ozan da bunu çok iyi biliyordu. O da inatçıydı. İki inatçı aslında çok iyi anlaşıyorlardı. Fakat şimdi işler bambaşkaydı. Şimdi iki inatçı oldukları gibi iki yabancıydılar.
"Bak. Ben hatalıyım. Bunun da farkındayım. Aramızdaki bu gerginliğe son vermek istiyorum. Sadece senden özür dilerim, beni affetmeni istiyorum. Seni kırmak istememiştim. Ben o zamanlar çok yoğundum neden öyle yaptığımı inan bilmiyorum."
"Artık bunların önemi yok. Tüm söylenecekler söylendi. Her şey bir özür ile hallolsaydı dünyadaki herkes mutlu olurdu değil mi?" dedi Salih ciddi bir şekilde. O bu kadar ciddi bir insan değildi. Şimdi bu çok garip geliyordu.
"Haklısın. Ben sadece hatamın farkında olduğumu bilmeni istiyorum. Sen benim dostumdun ama ben senin dostun olamadım. Bunun içinde özür dilerim. Galiba becerebildiğim tek şey rol yapmak. Ne dost olmayı becerebiliyorum ne de birini sevmeyi." diyen Ozan hüzün dolu bakışlarıyla ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gündüz Güzeli
Ficção Geralİmkansız aşk var mıydı? Gönül Erbatur kesinlikle var olduğunu düşünüyordu. Çünkü yıllardır sevdiği adam Ozan Özsoy artık yakışıklılığı ile ünlenmiş, yıldızı parlayan bir oyuncuydu. Onun gibi birinin Gönül'ü görmesi imkansızdı. Genç adamın ailesi onu...