Lexina yorgun gözlerle okuluna baktı. Koca bir dönem bitmişti ve yaz tatili başlamıştı. Herkes tatil için heyecanlı görünüyordu. Ama Lexina endişeli idi. İki gün sonra doğum günü vardı. 16 yaşını bitiretecekti ve tam güce erişecekti. Bu da savaşın başlayacağı anlamına geliyordu.
Lexina korkuyordu. Başarılı olamamaktan herkesi hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordu.
Onu bekleyen Nico'ya doğru hızlı adımlarla ilerledi. "Merhaba Nico."
"Lexina. Nasıldı günün?"
"Güzel. Okulun bitmesine sevindim."
"Ama?"
"Savaş yaklaşıyor Nico. Mutlu mu olayım?"
"Hayır."
Bir süre sessizce yürüdüler. Lexina eve doğru gitmediklerini farketti. "Olympos İnternational'a mı gidiyoruz?"
"Evet. Ashley hepimize toplanmamızı söyledi."
Lexina yere doğru baktı. "Anladım."
Nico elini omzuna koydu. "Seninle alakalı bir şey değil."
"Biliyorum."
"Lexina eğer sen umutsuzluğa kapılıyorsan bizim toptan kendimizi mezara gömmemiz lazım."
"Biliyorum."
Nico ona üzgün bir ifade ile baktı. "Lexina. Sorun nedir?"
Lexina derin bir nefes aldı. Babasın ona küçükken söylediği şeyler kafasında yankılanıyordu. Kahramanların sorunları olmaz. Sorunları olan kahraman olamaz.
"İyiyim."
"Hayır değilsin. Bak ne olursa olsun bize her şeyi anlatabilirsin."
Lexina Nico'ya baktı. Hades'in oğlu bir sürü sorunla uğramıştı. Ona rağmen ayaktaydı. Ve sorunları varken nasıl onları yokmuş gibi davranabildiğini bilmiyordu. Ama öğrenmek isterdi.
"Anlatabileceğimden emin değilim."
"Psikologlar bunalımda olduğunu söylüyor."
"Evet birkaç aydır ilaç kullanıyorum zaten."
Nico durdu. "Yapabileceğimiz herhangi bir şey olmalı Lexina. Seni bu ruh halinden kurtarmalıyız. Ağlamak istiyorsan ağla, vurmak kırmak istiyorsan yap. Lütfen sadece senin gülümsediğini görmek istiyoruz."
Lexina caddede yürüyen insanlara baktı. Şuan normal bir insan olabilmek için nelerini vermezdi.
Birisinin karşı kaldırımda durduğunu gördü. Daha dikkatli bakınca onun abisi olduğunu gördü. Abisi ona gülümsedi ve yanına doğru gelmeye başladı.
Nico onu görünce kılıcın doğru uzandı ama Lexina onu engelledi.
Antaeus yanlarına geldi ve gülümsedi. "Merhaba Lexina."
Lexina titreyen dudaklarını birbirine bastırdı. Son birkaç aydır yaşadığı her şey onun için çok ağır gelmişti. Kafasını abisinin göğsüne yaslayıp ağlamaya başladı.
Antaeus dolan gözleriyle kollarını ona doladı. Nico onları görünce aklına ablası Bianca geldi. O an Lexina'yı daha iyi anladı.
Lexina uzun süre ağladı. Uzun zamandır tuttuğu her şey şimdi onu terk ediyordu.
Antaeus onun ağlaması bitince ondna biraz uzaklaştı. "İyi misin?"
Lexina kızaran burnunu silip güldü. "Bütün terapilerden daha iyi geldi. Yine senin yanında olmak. Güvende hissetmek. Kendim olabilmek."
Antaeus kafasını yere eğdi. "Özür dilerim."
"Özür dilemene gerek yok. Artık alıştım sayılır."
"İyi bir abi olamadım. Çok toydum ve seni kaybetmeyeceğimi düşündüm. Gerçekleşmeyecek bir ütopya uğruna sahip olduğum her şeyi kaybettim."
"Sen her zaman iyi bir abiydin. Sadece Kaderler sana iyi davranmadı."
"Bunun kaderlerle alakası yok Lexina."
Antaeus pantolonun cebinden küçük bir kutu çıkardı. "Doğum günün kutlu olsun. Bunu kendim vermek istedim. Ve savaştan önce seni görebilmek."
Lexina özenlice sarılmış küçük kutuyu açtı. İçinden katlanmış bir kağıt ve madalyon çıktı.
Lexina madalyonu açınca onların fotoğraflarını gördü. Siyah beyaz eskimiş fotoğraflar Lexina'ya gülümsetti.
Elleri titreyerek kağıdı açtı. Babasının özenli el yazısını görünce abisine dönüp gülümsedi. "Çocuklarım."
Abisi gülümseyerek "Eğer ki ben erken göçersem bu dünyadan."diye devam ettirdi.
" En güçlü halimizde kalın ve asla unutmayın. Bir Sprouse asla boyun eğmez. Sadece boyun eğdirir. "
" Gelecek sizin ellerinizde çocuklarım. Eminimki bizim rüyalarımız gerçekleştireceksiniz."
"Bunı nereden buldun? Babamın defterini yaktığını sanıyordum."
"Yaktım. Bir tek bu sayfa çok hoşuma giderdi. Duygularını gösterdiği tek yazısıydı."
"Bunu bize ezberlemişti."
Antaeus gülerek kafasıyla onayladı. "Evet. Umudumuzu asla yitirmememiz için."
Lexina abisine gülümsedi. "Teşekkürler abi. Buna ihtiyacım vardı."
Antaeus burukça gülümsedi ve göz yaşlarının dökülmesine izin verdi. "Yanında olamadığım için özür dilerim. Çok pişmanlığım var Lexina ama hiçbir şeyi değiştiremem. Lütfen kendine dikkat et."
Sonra Antaeus kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God Of Incunabula
FanficHiç geçmeyecek 8 yıl geçmişti Savaş artık geliyordu. Ne yapacaklarını kimse bilmiyordu. Tek umutları daha 16 yaşına yeni basmış bir genç kızdı. Ama genç kız abisinin yaptığı hatalar yüzünden belki de hayatta en değer verdiği kişileri kaybedecekti. G...