Nico elini Lexina'nın omzuna koydu. "İstersen eve gidebiliriz. Ashley'e neler olduğunu anlatırım eminimki anlar."
Lexina gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. "Hayır. Gidelim. Hava değişikliği iyi gelebilir."
Lexina Nico'nun birkaç adın arkasından yavaşça yürüyordu. Toparlanmalıydı. Bunu yapabilirdi.
Şirketin girişinde onları Ashley karşıladı. Ashley gülümseyerek "Hoşgeldiniz." dedi.
Ashley çok yorgun ve gergin görünüyordu. Normalde hep yorgun olurdu ama bugün onda farklı bir şey vardı. "İyi misin Ashley? Her zamankinden yorgun ve gergin görünüyorsun."
Ashley Lexina'ya gülümsedi. "İyiyim. Sadece..." dedi ama devamını getirmedi.
Bir süre durdu derin bir nefes aldı. "Dün Kraliçe ile bir görüşmemiz oldu. Biliyorsunuz Harrison'un üvey babası kraliyet ailesinin önemli destekçilerinden ve yakınlarından biri. Maalesef onu ve annesini geçen yaz bir trafik kazasında kaybettik. Bizim için zor bir dönemdi. Onun unvanı bize kaldı. "
" Yani?"
" Kraliçe bizim İngiltere'de dönmemizi istiyor. "
Nico şok içinde ona döndü." Hadi canım! Şimdi sen düşeslerle beraber her gün çay mı içeçeksin?! "
" Tabiki hayır. İşletmemiz gereken bir çiftlik ve köşk var sanırım. "
" Harrison'un kardeşi yok mu? "
"Hayır. Aynı konu Graham içinde geçerli. Ama onlar dönecek. Savaştan sonra Graham emekliye ayrılacak."
"O kadar ciddi durumlar yani."
"Savaşın yanında bu hiçbir şey ama kendimi sürekli bu konuyu düşünmekten alı koyamıyorum. Ama şimdilik bu önemli değil. Eminim bir çözüme ulaşırız."
Nico gülerek "Seni tüylü pembe bir şapka ve aynı renk bir elbise ile oturmuş kraliçe ile çay içerken hayal edemiyorum!" dedi.
Ashley güldü. Lexina "Ben Nico ile aynı fikirdeyim." dedi.
"Bir de bana sorun! Daha önce öyle bir etkinliğe katılmıştık! Ah hayatımda geçirdiğim en kötü 3 saatti. Ki Tartarusa gidip geldim ben. Orası bile daha çekilebilir!"
"Kesinlikle. Şimdi siz tam olarak ne oluyorsunuz? Dük ve düşes mi? Prenses?"
"Lord ve leydi diyelim."
"Sizin önünüzde eğilmemiz gerekiyor mu?" dedi Nico ve tekrar gülmeye başladı.
"Hayır. Hem büyüklerine saygılı davran çocuğum!"
Hepsi gülerek toplantı odasına girdi. Masanın ortasında kocaman bir pasta vardı. "Bu ne için?"
"Doğum gününü erken kutlamaya karar verdik. Bu aralar moralinin iyi olmadığını biliyoruz ve şu tam güç meselesi ile uğraşmadan önce küçük de olsa bir kutlama yapmak istedik!"
"Çok teşekkür ederim. Hiç gerek yoktu."
Cecilia pastayı dilimleyip ona büyük bir dilim uzattı." Olur mu canım! Her gün 16 yaşını bitirmiyorsun. "
Lexina iç çekerek" Keşke hiç bitirmesem. "dedi.
" Lexina. Öyle deme."
" Yine de teşekkürler."
Harrison bir şarap şişesi açtı ve kadehleri doldurmaya başladı. Lexina dolu bir kadehi alıp kafasına dikti." Offf bunu yaptığıma inanamıyorum. "
Harrison gülerek" Ben de ilk zamanlar böyleydim. Sonra evde saklanan viski şişelerini ara oldum. Ki hala aynıyım. "dedi.
" Bari son kez insan kez içeyim. Sizin için sorun yok demi? "
" Hayır. Çok içme yeter. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
God Of Incunabula
FanficHiç geçmeyecek 8 yıl geçmişti Savaş artık geliyordu. Ne yapacaklarını kimse bilmiyordu. Tek umutları daha 16 yaşına yeni basmış bir genç kızdı. Ama genç kız abisinin yaptığı hatalar yüzünden belki de hayatta en değer verdiği kişileri kaybedecekti. G...