12; beni unutmuş olamazsın

47 9 0
                                    

ggukie:

taetae

uçaktan yarım saat önce indim

havaalanındayım şimdi

seni bekliyorum

hala uyuyor olamazsın

neden cevap yazmıyorsun ama

mesajlar da iletiliyor

şarjın da var internetin de

tamam bekleyeceğim bir az daha

bekli telefonunu unutmuşsun

umarım öyledir

Aradan 3 saat geçti ve Jungkook Taehyung'a tam 72 kere aramıştı. Anladığınız kadarıyla hepsi cevapsız kalmıştı, yeniden yazmaya karar verdi

ggukie:

taehyung 3 saattir ki seni bekliyorum havaalanında

nerelerdesin

beni unuttun mu yoksa?

ama şimdi cumartesi

okul da yok

neredesin taehyung

Jungkook oflayarak telefonunu cebine koydu. Taehyung'dan mesaj gelene kadar aklından bin türlü senaryolar geçiyordu. Belki onun başına bir iş gelmişti, ya da... Hayır, böyle olamazdı. Böyle bir şey asla olamazdı. Taehyung ona yalan söylemiş olamazdı, o gelecekti, inanıyordu.

Hem öyle birisi olsaydı bile Jungkook hangi yüzle onlardan yardım isteyecekti ki? Taehyung'un sosyal medya arkadaşı yüzüyle mi? Hiç arkadaş bile değildiler. Jungkook ona aşıktı.

Evin önünde 3 buçuk saat bekledikten sonra havaalanına geri dönmekten başka bir şey yapamamıştı Jungkook. Burda kalıp da ne yapacaktı? Soğuktan titriyordu. Taehyung ona yalan söylemiş olamazdı. Evden belki bir şey için apar topar çıkmıştı ama en azından bir haber verebilirdi. Bu kadar önemli ne olmuştu ki Taehyung evin kapısını bile kapatamamıştı.

Jungkook artık boş verdi. Hala onun başına bir iş gelmişmiydi diye çok endişeleniyordu ama yapa bileceği hiç bir şey yoktu. Kendi düşünceleri ile boğulmakla meşgul olan Jungkook, Taehyung'un onun yanına koşarak ona bağıra bağıra seslenmesini duymamıştı.

Nefes nefese kalan Taehyung Jungkook'un yanına vardığında 'Özür dilerim Jeon' söyledi. Jungkook neye uğradığını şaşırmıştı. 'Her şeyi anlatacağım. Valizini bana ver ve hadi bize geçelim'

Jungkook göz yaşlarını tutamamıştı. Sevdiği insanla ilk buluşmasını böyle hayal etmemişti. Taehyung'u sağlam gördüğü için de mutluydu. En azından başına kötü bir şey gelmemişti.

'Bana baksana, neden ağlıyorsun sen?'

'Ç-çok k-korktum'

Jungkook küçücük çocuk gibi yerde oturarak içini boşalttı. Ağlamak isteyini daha fazla içine bastıramıyordu. Taehyung ufaklığı yerden kaldırarak ona sıkıca sarıldı.

'İyiyim ben merak etme. Ben, ben çok özür dilerim. Böyle olmasını inan bende istemiyordum'

Jungkook karşılık bile veremedi. Hem hava buz gibiydi, çocuk evin önünde beklemekten üşütmüştü, hem de havaalanında da aç ve susuz beklediyi zamanı üzerine gelsek çok yorgundu.

'Jeon, ateşin var!'

Jungkook hala ağlıyordu. Bedeni fazlasıyla acıyordu. Ateşi de baya vardı.

'Bir az daha bekle Jeon, bak, geldik eve, az kaldı'

Taehyung acıdan ağlayan çocuk için kendisine binlerce lanet okudu. Onun için o kadar yol gelen cocuğu saatlerdi soğuk havada aç bıraktığı için hastalanmıştı şimdi de.

'T-Taehyung, uyumak istiyorum'

'Hayır, önce yemek yemen gerek, sonra ilaç vereyim sana ateşin düşsün bir az. Bak inat yapma, iyileşmeyeceksin yoksa'

'Başım ç-çok ağrıyor'

'Hadi çorbanı bitir, ilacını vereyim, sıcacık yorgana iyice sokul. Zaten gece oldu, güzelce dinlen'

'Y-yine gideceksin değil mi? Uyandığımda yanımda olmayacaksın. B-beni istemiyorsun d- değil mi?'

Hala ona güvenemiyordu, yine gideceğini sanıyordu. Taehyung kendine bildiği tüm küfürleri savurdu.

'Hayır Jeon, asla gitmeyeceğim. Aksine, sonsuza kadar seninle birlikte olmak istiyorum. Baş ucunda bekleyeceğim. Ateşin düşmüş mü diye kontrol etmek için gerekirse uyumacağım. Sabaha artık hiç bir şeyin kalmayacak, söz veriyorum'

Zaten ufak tefek ateşi vardı, gereken tüm ilaçları vermişti ona Taehyung. Çorbasını da içirdiğine göre, uyuyup dinlense Jungkook sabaha iyileşecekti zaten.

Taehyung ona hediye olarak tavşan pijaması almıştı. Panikten Jungkook'un valizini nereye koyduğunu unuttuğu için ona aldığı pijamanı giydirmişti. Neden mi tavşan? Çünkü Jungkook Taehyung için tavşana benziyordu, güldüğünde kendini belli eden tavşana benzer ön dişleri onu çok tatlı ediyordu. Bu pijamayla tam bir tavşan olmuştu Jungkook. Çok tatlı duruyordu ki Taehyung zaten ondan gözlerini alamıyordu. Yarın iyileşince her şeyi ona anlatmayı planlıyordu.

Son kez ateşini kontrol edip yanında uyuya kalan Taehyung'a, gecenin bir yarısı Jungkook sarıldı. Ama hala uyuyordu. Taehyung uyanıp neye uğradığını şaşırsa da, uyuyan tatlı Jungkook'u görünce gülümsemesini saklayamamıştı. Onun kokusunu ciğerlerine kadar çekerek saçlarına öpücükler kondurdu. Böylece ikisi de tüm gece sarmaş dolaş uyudu.

-

Canlarım, nasılsınız? Aslında bu bölümü tamam başka türde yazacaktım şu an elimde alternatif bölüm var ama o daha berbat oldu (hani kaos yapacağım demiştim ya) bir az hafif olsun diye bunu atmaya karar verdim. Minik Taekook'uma kıyamadım işte. Umarım yeni bölümümü beyenmişsinizdir, lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. Bu arada en yakın zamanda Sope ficime güzel yeni bölüm atmayı planlıyorum. Desteğiniz için sonsuz teşekkürler. Seviliyorsunuz
💜

promise :: taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin