kırık kalplere ev sahipliği yapan kaburga kemikleri

258 52 38
                                    

Ofra Haza - Shecharchoret
(Şarkının Mor Karbasi versiyonu var. Bir Mor Karbasi hayranı olarak Ofra Haza'nın bu şarkıyı çok daha iyi söylediğini düşündüğümden onu eklemek istedim. Mor Karbasi versiyonunu bölüm sonuna ekledim. 🌻)



Evren bir şeyi istemesin, bir yolunu bulup olmuyordu.

Bugün Chanyeol'u göreceğim için diğer günlere nazaran daha heyecan doluydum. Dünkü yakınlaşmamızdan sonra aramızda değişen şeylerin olup olmadığını merak ediyordum ancak işte yaz gelmişti ve çimlerin biçileceği gün bugüne gelip çatmıştı. Öğleye kadar dışarı çıkmak yasaktı öyle ki, doktorlar da bu sırada seanslarını erkene alıp görüşmelerini yapmaktaydı.

Doktor Zhang'ın yanından yeni gelmiştim. Adaptasyonumu, buraya alışıp alışmadığımı önceki seanslarda konuşmuş olsak da hala buradan çıkacak düzeyde 'hayat dolu' olduğumu düşünmüyordu. İşime geliyordu.

Jongdae yatağında oturmuş ve sırtını duvara yasladığı yerden Netoçka Nezvanova'yı okurken "Nasıl geçti?" diye sordu.

"İyi." dedim. "Her zamanki gibi hâlâ tedaviye ihtiyacım varmış. "

"Güzel." dedi Jongdae. Sebebini asla anlayamadığım kırmızı gözlerini kitabına geri çevirirken.

Bugün sıcak ve boğucu bir gündü. Öğle vakti hiç bu kadar uzak gelmemişti ve kendimi burada hiç bu kadar sabırsız hissetmemiştim.

*

Terli ellerimi pantalonuma silerken ve göğüs kafesimdeki baskıyı derin nefesler alarak hafifletmeye çalışırken heyecanlı adımlarımla ardıcı dolandım.

Vakit öğle vaktiydi. Chanyeol ardıcın arkasında yoktu. Bahçe, güne yeni açmış ve üzerindeki çiğleri silkeleyen her çiçek gibi capcanlıydı. Ağır çimen kokusu ve aşırı yakıcı olmayan bir sıcak vardı. Chanyeol yoktu. Her şey tamdı, belki biraz fazla. Aklımdan dün ona yarın da onunla olmak istediğimi söylediğim konuşma geçti. Biliyordu, ama gelmedi.

Kırılmış kalplere kaburga sahipliği yapan her insan gibi buruk vaziyette ardıcın çarprazındaki banka geçip oturdum. Kırgındım ve yarımdım. Chanyeol neden gelmemişti ki... Dün yakınlaşmamızdan sonra ya beni bir daha görmek istemezse diye içime oturan can sıkıntısından boğaz ağrım başlamıştı bile.

"Selam." dedi Sehun yanıma otururken.

"Selam." dedim.

"Bugün ardıcın dibinde değilsin."

"Canım istemedi." dedim.

Suratımı dikkatle süzüp "Chanyeol bugün biraz rahatsız." dedi.

"Nesi var?"

Omuzlarını silkti. "Bilmem. Kendini iyi hissetmiyormuş."

Aklımdan Jongdae'nin önemli bir koşul olmadıkça dışarı çıkmak zorunludur konuşması geldi.

"Nasılsın Sehun." dedim, Chanyeol'u düşünmek istemiyordum.

Kısa bir an duraklama yaşadı, dudakları aralandı ve çatık kaşlarını bana çevirirken "Vay be." dedi. "Bu soruyu duymayalı uzun zaman olmuştu. Oysaki insanın nasıl hissettiğini birilerinin bilmesine ihtiyacı oluyor."

"O halde söyle. Nasılsın? Nasıl hissediyorsun?"

Eliyle sivri çenesini kaşırken "Bu uzun zamandır düşünmediğim bir şey ancak şöyle söyleyebilirim ki; ölüme yakın bir noktadayım ancak çiçekler ekiyorum."

Metamorfoz - Ardıcın Gölgesinde: ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin