Sara Naeini - Jane Maryam
Tanrı Mary, hayali eteğinin uçlarından tutup hızla önüne döndü. Hızlı adımlarla çam ağacına doğru ilerledi. Bob amca kaldırdığı başıyla Tanrı Mary'nin bu ani çıkışına bakarken sayıklaması dinmişti; Tanrı Mary şarkıya başlayana kadar.
Tanrı Mary, hayali eteğinin ucunu bacakları üzerine örttü ve hissede hissede Jane Maryam'ı söylemeye başladı.
Bob amca tekrar dolan gözleri ve titreyen başıyla derin bir iç çekti.
"Meryem'im aç gözlerini, söyle ismimi. Şafak vakti ve güneş doğdu."
Şarkının sözleri olduğunu düşündüğüm cümleyi ara arda defalarca söylemeye başlarken ve ne zaman ayağa kalktığımı fark etmezken, bir Tanrı Mary'den, bir Bob Amca'dan gelen seslerin karmaşası ve ağırlığı altında boğuluyor gibi hissediyordum. Derken bir ses daha geldi. Sehun yine hayali el arabasının sapından tutmuş vaziyette sağ arka çaprazımda dikiliyor ve Tanrı Mary'e bakarken Bob Amcanın söylediklerini tekrar ediyordu.
"Meryem'im aç gözlerini, söyle ismimi. Şafak vakti ve güneş doğdu."
Bob Amca, Sehun, Tanrı Mary... Tüm bu sesler ve karmaşa içinde ufaldıkça ufaldım ve ağırlaşan bedenim yüzünden neredeyse diz çökecekken "Baekhyun." dedi o kutsal ses. "Bugün bu kadar yeter. Gidelim."
Chanyeol dünkünden farkı olmayan yıkım olmuş bedeninden sağlam elini bana uzatırken Bob Amcanın hemen biraz arasındaydı. Sanki gerçekten Tanrı tarafından gönderilmiş gibi elini sıkıca tuttum ve Bob Amca'nın omzunu sıkıp anlamasını umduğum bir şekilde veda ettim.
Chanyeol diğer eli askıdayken sağlam eliyle elimi sıkıca tutup beni ardıcın dibine görürdü. Artık banktan daha çok çimenlere oturmayı tercih ediyorduk.
Yere dikkatle oturdu ve sanki yanıma gelmeden önce bunu yapıyormuş gibi çimlerin üzerine boylu boyunca uzanıp sağlam kokuyla gözlerini kapattı ve tahminimce uyumaya başladı.
Meryem'in acısı hâlâ içindeyken hemen yanına uzandım ve başımı çevirip uzaktaki Tanrı Mary'e baktım. Onun da bir Meryem olduğunu ve onun da bildiklerimden başka kim bilir ne acılar çektiğini düşündüm.
O an anladım; Tanrı Mary, yeryüzünde bulunan, yaşadığı onca acıya rağmen bileklerine taşmayıp yaşama cesaretini bangır bangır bağırırken dili susan kadınların timsaliydi. İyi ki var olduğunu bilmeyen kadınlar için, Tanrı Mary iyi ki vardı.
Meryem de keşke dünyanın en güzel varlığına, kendi varlığına sahip olduğunu fark edebilseydi. Keşke taşmasaydı. Keşke daha iyi bir hayat yaşayabilseydi. Keşke...
Hayat çarkının ortasında kendimi hissederken ve boğazımdan varoluşun ağırlığını yutkunmaya çalışırken başımı yaprakların arasından görünen göğe çevirdim. Chanyeol'un yanımda uyuklayan varlığı bana güç veriyordu. Onun yanındayken taşma isteğimi hissetmiyordum.
Dalmış olacağım ki, baktığım yerde bir hareketlilik olunca ancak kendime gelebildim. Ne olduğunu anlayabilmek için gözlerimi kıstım ve görüntü beynimde anlam kazanınca "Chanyeol!" dedim.
"Hmm" dedi kalın sesiyle.
"Bunu görmelisin gözlerini aç."
"Ne oldu?" dedi.
"Şuna bak!" dedim, elimle işaret ettim. "Gördün mü? Biraz daha gövdeye doğru bak."
"Gördüm." dedi Chanyeol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metamorfoz - Ardıcın Gölgesinde: ChanBaek
Ficção Adolescente"Şimdi aç kulaklarını da dinle beni. Bu sıradan bir hikaye değil. Beni ben yapan birçok kişinin hikayesi. Çiçeklerin insan, ölülerin diri olduğu bir hikaye. İki yüz altı kemiğinden hayata kaynayan benin, bir de Chanyeol'u çok sevişimin hikayesi. Din...