cp'2 "çıkılan yol"
•
Kendimi evden dışarı atarken ne düşündüğümü bilmiyordum. Elimde ne bir adres vardı. Ne para ne de telefon. Sadece sehpa üzerinde gördüğüm evin anahtarını kotun cebine atmış, inanamadığım iki katlı evin bahçesinden geçip sokağa adım atmıştım.
Neredeydim?
Seoul ya da herhangi başka bir şehirde miydim? Yoldan birini çevirip sormak istiyordum fakat deşifre olmak da istemiyordum. Çok fazla yürüyeceğim de kesindi. Etrafta lüks evler vardı ve bir site içerisinde güvenlikle korunuyordu. Bu evi aldığımızı ya da buradan bahsedildiğini hatırlamıyordum. Annemle en son geçen ay görüştüğümüzde benim odamdaydı ve hiçbir şey değişmemişti. Bu ev nereden çıkmıştı?
Siteden çıktım. Maskeyi bulamamıştım fakat neyse ki kafamda şapka vardı ve kafamı eğerek insanlardan saklanmaya çalışıyordum.
Böyle dolandıkça daha çok dikkat çekeceğim de bariz ortadaydı ama en azından birisi beni tanırsa bir şekilde yolu daha kolay bulabilirmişim gibi hissediyordum. Gördüğüm ve dokunduğum her şey fazla gerçekçiydi. Nasıl bir yol izleyeceğime hala karar verememiştim. Sadece şirket yolunu bulmayı ümit ediyordum.
"Hey, Jeongguk!"
Adım. Adımla seslendi birisi. Kafamı sağa sola çevirdim. Kimseyi görmüyordum. Kaşlarım çatıldı. Bir kol omzuma dolanıp "Neredesin sen sabahtan beri seni kaç kere aradım!" diye sitemini art arda sıralarken şaşkındım.
Eunwoo?
Kafamı kaldırmış yüzüne bakarken sinirlendiğimi hissettim. Nasıl bu kadar rahatça etrafta gezinebilirdi! Şapkası, maskesi hiçbir şeyi yoktu! Tamamen tanınır haldeydi!
"Tanrım, sorumsuz musun sen?!" Parmaklarımla yüzünü kapatmaya çalışıp, onu kenara çekerken bana küfür etmiş, üstüne de nasıl bir manyak olduğumu sorgular tarzda konuşmuştu.
Onu korumaya çalışırken hem de!
"Eunwoo çıldırdın mı? Bu şekilde nasıl gezersin?" Etrafa bakınıp tanınıp tanınmadığımızı tartmaya çalışıyordum. Tekrar linçlenebilirdik. Tekrar kötü yorum alabilirdik. Hem de sırf birlikte yolda yürüdüğümüz için!
"Bebeğim, sana papatya çayı öneririm. Bu gerginliği şaka değil." Ona göre 'normal olmayan' tavrıma karşı söylendi.
"Eunwoo ya tanınsaydın! Birisi tanıdı mı seni yolda gelirken?"
Parmaklarını alnıma çıkardı. "Ateşin de yok ki anlamadım bu salaklığını. Jeongguk tabii ki tanıdılar. Neden tanımasınlar ki?"
"Aptal! Madem tanındın beni neden riske atıyorsun?" Sağa sola baktım tekrar. Kamera ya da fotoğraf makinesi, herhangi bir şey etrafta görünmüyordu. İnsan bile yoktu. "Yıllardır büyüdüğüm mahallede de bir zahmet tanınayım be. Bırak da tanısınlar yani."
"Ne?" Duraksadım. "Büyüdüğün mahalle mi?"
"Evet sayın geri zekalı. Yıllardır büyüdüğümüz mahalle işte. Neyini anlamadın bunun? İyi misin sen? Dün alkol falan da tüketmedin ki. Birlikteydik."
"Büyüdüğümüz derken ne demek istiyorsun? Ben Busan'da doğdum. Ayrıca dün gece birlikte falan değildik. Ne saçmalıyorsun?"
"Busan'da doğdun ve buraya altı yaşında taşındınız Jeongguk. Biliyoruz tam bir milliyetçi Busan çocuğusun. Bu lafı duymaktan gına geldi. Sana laf yetiştirmeyeceğim. Artık gidebilir miyiz? İlk dersi de ektim senin yüzünden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your time
Fanfictionjeon jungkook kendi zamanını bulmak isteyen ünlü bir grubun en küçük üyesiydi. s | 20' •time series