hasta yatagimdan guncelledigim ve word dosyasiyla savastigim upuzun bi bolum oldu..
iyi okumalar🎀
cp'10 "onu bulmak"
•
Min Yoongi ile görüşmemin üzerinden bir hafta geçmişti.
Beni unuttu mu, yoksa hala beyninin bir köşesinde yer alıyor muyum bilmiyordum fakat şu an için onu rafa kaldırmak zorundaydım. Jungkook'un hayatı her ne kadar yoğun gibi görünmese de öyleydi. Eksik çizimleri masanın üzerine saçılmış, sürekli karaladığı kağıtlar yere atılmış haldeydi. Pek düzenli olmasam bile burada yaşayacaksam eğer kendime ait bir düzen oluşturmak zorundaydım.
Bütün odasını toparlamıştım, temizlik yapmıştım ve artık o kadar da fena görünmüyordu.
Okul kötü sayılmazdı. Mingyu ve Eunwoo sürekli etrafımdalardı. Hangi dersleri aldığım hakkında konuşmuştuk fakat hiçbir bilgileri yoktu. Jungkook onlarla ne konuşuyordu anlamıyordum. Ne zaman soru sorsam ikisinin de fikri yoktu. Üstelik o kadar da zor sorular değildi. Muhtemelen internete arattığım zaman kendim hakkında bu bilgiye hemen ulaşabilirdim.
Kilitli dolabı ise hala soru işaretiydi. Etrafı toparlarken özellikle anahtar olup olmadığına bakmıştım, yoktu. Bu çocuğun derdi ne diye düşünmekten kendimi alamıyordum. Eğer o gün rüyamdaki siluetten kaçmamış olsaydım belki de cevabı şu an biliyor olabilirdim fakat hiçbir fikrim yoktu. Bir korkak gibi ondan olabildiğince uzaklara koşmuştum.
Bu anı hatırlamamaya çalışsam da zihnimin bir köşesindeydi. Çok gerçekti. Aynada kendime bakmaktan farksızdı. Beni korkutuyordu ve aynı zamanda heyecanlanıyordum. Bu hala bir ümit yer değiştirebiliriz, kendi evrenlerimize dönebiliriz demekti.
Bütün bu olan biteni tek başıma sırtlanmaktan yorulmuştum.
"Ne yapıyorsun?" Mingyu yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda sigaramı küllüğe bastırıp kara kalemi kağıdın üzerine bıraktım. Bugün hiç dersim olmamasına rağmen evde durmaktansa, okulda çalışmak daha iyi bir fikir gibi gelmişti. Bölüm dersine giren adam beni seviyordu. Çizim konusunda teknik bir bilgiye sahip değildim. Daha önce hiç ders almamıştım fakat bir şeyler karalamaktan hoşlanırdım.
Jungkook'un hayatına uyum sağlamaya çalışıyordum.
"Verilen ödevi bitirmeye çalışıyorum. Ne düşünüyorsun?" Kağıdı ona doğru çevirdiğimde şaşırdı. "Vay be." Dedi. "İyi görünüyor."
"Sence ben mi yoksa o mu daha güzel çiziyor?" Gülerek sorduğum soruya karşı susup omuz silktiğinde tek kaşımı kaldırdım. "Daha önce hiçbir çizimini görmedim."
"Saçmalama." Dedim. "Çocukluk arkadaşı olduğunuzu söylemiştin. Bu ne demek?"
"Bilmem, o bizimle bunları paylaşmazdı." Parmaklarıyla saçını dağıtıp nefesini dışarı bıraktı. "Çizim yapacağı zaman eve kapanırdı ve belki de günler boyunca çıkmazdı. Çizimlerini göstermezdi."
"Sen ve Eunwoo sabırlı insanlarsınız." Dediğimde "Pek öyle düşünmüyorum." Dedi. "Sen geldiğinden beri fark ettiğim bir şey var ve canımı çok sıkıyor. Yakın arkadaşım olmasına rağmen hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Kötü zamanlarında yanında ona destek olmak belki de o kadar önemli değilmiş. Çünkü, kalan bütün günlerde onu yalnız bırakmışım."
"Mingyu, boş konuşuyorsun." Dedim eşyalarımı toplarken. "Sen de Eunwoo da yanında olmuşsunuz fakat arkadaşınız fazla depresif bir tip. Harika bir ailesi var, arkadaşları var ve o sadece gereksiz yere endişeler üreten biri."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your time
Fanfictionjeon jungkook kendi zamanını bulmak isteyen ünlü bir grubun en küçük üyesiydi. s | 20' •time series