"Kızım, kalkmayacak mısın artık?" Annem, üstüne oturmayan aşırı nazik tavrıyla beni uyandırmaya 5. defa falan geliyordu. Halbuki, bir buçuğuncu uyarıda azar veya terlik yiyordum.
Ses vermeyince yatağın ucuna beni rahatsız etmekten korkarcasına oturdu ve parmak uçlarıyla saçıma minik minik masaj yapmaya başladı, "Annecim sana kaç kere söyleyeceğim, önemli olan senin sağlığın, mutluluğun. Bizim için bir kıstas olmadığını biliyorsun, ne olur senin için de olmasın."
Sonunda, ayakta alkışlanacak sözlerin sahibi anneme doğru döndüm ama hala gözlerimi açmak istemiyordum, "Onunla alakalı değil anne, sadece tembellik yapmak istiyorum ve adetimin ilk günü."
"Yaklaştığını fark etmiştim." İleri derecede bozuk olan gözlerimden dolayı annemi göremeyecek olmama rağmen gözlerimi açtım.
"Yalnız agresifliğim aylık değil komple üzerimde oluyor, bunu hâlâ öğrenememen şaşırtıcı."
"Agresifliğinden değil kuzum, azgınlığından." Benim bilmiş çıkan sesimle annem de nezaketi bir kenara bırakıp iğneleyici bir laf attı ortaya ama ne laf. Üstümdeki örtüyü gergin bir heyecanla kenara atıp annemin yüz hatlarını görmek adına elim titrediği için iki elimle gözlüğü kulaklarımın üstüne yerleştirdim.
"Ne... Ne azgınlığı? Tövbe estağfurullah."
Alaycı bir yan sırıtış yaparken alışık olduğum annemi tamamen ortaya çıkaracak bir tavır takındı, "Tövbeyi benim söylediğime değil aşağıda yaptığın şeye çekeceksin."
Ben biliyordum ama birinin gördüğünü hissetmiştim. Panik, utanç ve korku karışımını hep birden yaşarken yatağımda dizlerimin üzerine geçtim ve kaşlarımı zor durumda olduğumu ele veren şekilde çattım, "Anne valla benim değil Emirhan'ın azgınlığıydı."
"E sen de karşılık verdin ama. Emirhan da çok efendi duruyor ama baya azgınmış." Annemin daha ne kadar açık sözlü olacağını bilmiyorum ama biraz da açarsa öksürük kalbime falan vuracak.
"Anne Allah adı vereceğim, sus artık." Derin bir nefes alıp dudaklarını içe çekerek sadece benim ruh sağlığım için susacağını gösterdi.
"Elif teyzen geldi, sabahtan beri seni soruyor. Gel kahve yap sonra fincanları yıkama bahanesiyle kalkarsın." Sanırım burada bulaşık bana kilitlendi.
"Anne neden o kadınla hâlâ görüşüyorsun anlamıyorum, yüzünü gördüğümde nas-felak okumaya başlıyorum. Ve hatırlatırım regl olduğum için okuyamam da."
"Ben senin yerine okurum." dedi gülerek.
"Hep böyle kandırılıyorum zaten, neyse beş dakikaya gelirim."
"Ay kıyamam kuzu, ne olacak seneye girersin. İşte ne diyordum, bizim kız da Diyetisyenlik kazandı." Aslında onu demiyordun ama neyse.
Kahveleri servis eder etmez hal hatır sormayı geçen eski komşumuz asla güncelleme gelmeyen aşağılayıcı tavrını takınarak aklınca yerleşemediğim için beni küçük gördü.
"Zayıflayamayınca son çareyi bölümünü okumakta mı bulmuş?" Çok da yüksek çıkmayan sesimle annemden sert bir dirsek yedim. Edepsiz kız olmak tarzım değil, yani tarzım ama onların bilmesi ihtiyacım olan şey değil. Sesimi onun duyamayacağı kadar kısmıştım, kendimi tatmin ediyorum işte.
"Özel üniversite ama tam burslu, Maşallah Maşallah."
"Tam burs mu? Sırlamasının ona yeteceğini sanmıyorum, benimkinden baya düşük diye hatırlıyorum çünkü. Biz konuşmuştuk da sınav sonrası." Asla gözümde olmayan başarısına kendi annesi nazar değdirmemeye çalışıyordu, yalan dolanla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar II
HumorÖz güvenin vücut bulmuş hali, bedeninden beklenin aksine gerektiğinde sevgilisi için adam bile dövebilen Egenaz'ın hayatı Türk gençlerinin senelerdir savaş verdiği, yenilmez, doğa üstü güç tarafından iki lokmada yendi ve faydalı tarafları sindirime...