Orta Karar II

2.4

 Emirhan da hevesini aldıktan sonra yüzlere yavaş yavaş bir rahatlama gelmişti, Ömer'in yüzünde ise tarif etmek istemediğim bir yorgunluk vardı. Bir de bunu her ay yaptığını düşün bire kafir.

"Sen de denemek ister misin?" Olayın yapışkan kısmına daha önce girişmeyen Sinan çok kısa düşündü ve düşünmek adına yukarı kaldırdığı gözlerini kendine soruyu yönelten Emirhan'a indirdi.

"Benim bir gıcığım yok ama neden olmasın?" Sinan omuzlarını kaldırıp teklifi kabul ettikten sonra yerini Bartu'ya bıraktı ve Emirhan'ın yanına geçti. Devir teslim törenini Buğday Tenli Çocuk, sarışın olanın sırtını iki kere pat patlayarak tamamladı. İnanmıyorum, benim ikisi arasında kurmak istediğim bağı Ömer kurdu. Arada işe yarıyorsun ha.

"Seni de öldüreceğim Sinan." Olaya kendini kaptırmasından dolayı mı bilmem ama Ömer'in sesi pek bir incelmişti. 

"Kız zilli teşekkür edeceğine küfür ediyorsun, ayol mezuniyet partisine böyle kıllı bacaklarla mı gelinir? Birde kısa giymiş." Yüsra beni zorlamasaydı ben de aynısını yapmayı düşünüyordum ama bunu bilmelerine hiç gerek yok. Hâlâ kadınlarda kıl olduğunu hazmedemeyen adamlardan bahsediyoruz şurada.

Artık direnmeye tenezzül etmeyen eski kaptan, kendini yer çekimine bıraktığı için çenesi gerdanına değiyor ve boynu gözükmüyordu. Gözlerine de yansıyan yorgunlukla bana acı içinde göz devirdi.

İstemsizce haline acıyarak tebessüm ederken kafamı sağa sola sallayarak kalktım ve elbisemi aşağı doğru çektim, "Ve sana küçük bir sır vereyim, o giydiğin forma bir maçta değilsen ofsayt oluyor. Takım elbisenin seksiliğini kaldıramazdın zaten, neyse." 

Söylediğimle aynanın yansımasından gördüğüm Emirhan kendi gözlerine bakarak yan sırıttı ve kravatını daha net hareketlerle düzeltti.

"Yapışkan hissin geçmesi için yağlı mendil tavsiye ederim, yoksa zeytinyağıyla idare et. Bak işte o zaman gecenin parlayan yıldızı olursun." Kalın kahkahaların birden yükselmesiyle ben de gülerek kapıyı çektim ve ağdadan nasibini almış ellerimi temizlemek için hemen yan taraftaki kızlar tuvaletini girdim.

Sanırım daha rujlar yenmediği ve dedikodular birikmediği için böyle organizasyonlarda tıklım tıklım olan tuvalet sadece bana özeldi. Aynaya baktığımda hafiften irkilmem ani oldu, resmen dağılmışım. Kimseyi yan tarafta Ömer'e ağda yaptığıma inandıramayacağım için bu geceki şansımı burayı boş bularak kullandım sanırım. 

Şans deyince aklınıza Emirhan'ın geldiğini biliyorum, hadi ama o hayatımın şansı. 

Son bir kez aynada kendime bakıp tatmin olunca kapıyı çektim ve bugünkü korku sebebim olan 15 santim yüksekliklerden dolayı önce yere ardından adımımı sağlama aldıktan sonra bakışlarımı olması gereken yere kaldırdım.

"Sen neden burada dikiliyorsun?" Bugün beni tatmin eden bakışla benzer sahneyle karşılaştığımda şaşkınca boynumu çekip sormama karşın ellerini yana açtı ve sahte şaşkınlıkla sağa sola baktı.

"Kadınları tuvaletin önünde beklemeyi erkeklerin yegane görevi olarak biliyordum ben." Takım elbise fantezim olduğundan mıdır, yoksa beni süzmesinden hoşlandığımdan mı bilmiyorum ama bu gece bana ayrı bir sempatik gözüküyor bu çocuk.

"Ağdadan sonra bir hafifledin sanırım." 

"Hiç sorma, 2 senedir kıllanıyordum." Söylediğiyle boğazımdan gelen kıkırtıyı fazla tutma çabasına girmeden son espriyi ona yapma cömertliğini göstermeye karar verdim.

Müzik tarzının yavaşlamasıyla ikimiz de upuzun süren bakışmalı tebessüm etmeyi bıraktık ve gelen şarkıyı aynı anda kafalarımızı kaldırarak tanımlamaya çalıştık. Sanırım artık içeri geçip ilk dansı yapmamızın zamanı geldi. Derince bir nefes alıp hafif tedirgin bir şekilde sağ elimle eteğimin tek tarafının yere temasını kesecek kadar kaldırdım ve gitmeye hazır olduğumu göstermeye çalıştım.