"Jongin-ah hadi bebeğim geç kalıyoruz." tek aşkım, hayatımda en sevdiğim kadın, hatta tek sevdiğim kadın arabasının camından kafasını çıkarıp seslendi.
"Geliyorum anne!" Bugün cehennemin başladığı gün, okulun ilk günü! Lanet maraton tekrar başladı. Çoğu kişi benim yerimde olsa okulu gayet sevebilir ama ben sevemiyorum işte. O sıkıcı yeri se-ve-mi-yo-rum! Hafta sonunu iple çeken, yaz tatilinin sonsuza dek olmasını isteyen, sınavlardan-egoist hocalardan-özürlü sınıf arkadaşlarından nefret eden tipik öğrenciyim ben. Sahi yaz tatili ne çabuk geçmişti öyle ya. Lanet olsun hayat sana lanet olsun okula.
"Okulla beraber geç kalma ritüellerimiz de başladı sanırım." ben arabaya binince tatlı söylenmelerine başladı valide sultan
"Ayaklarım geri geri gidiyor, ne yapayım?" kemerimi takarken söyledim. Okulu sevmediğimi beni tanıyan herkes bilir herhalde.
"Yakışıklısın, zekisin, okulda popülersindir de şimdi sen. Neden sevmiyorsun okulu söyle bakalım." bu soruyu çokca kişiden duydum diyebilirim.
"Popüler falan değilim." külliyen yalan! Popüler olan herkeste olduğu gibi bende de bu söz ağız alışkanlığı sadece. İşte okulu sevmeme sebeplerimden başlıcası da bu popülerlik olayı. Soran olursa okuldaki kızları redderken öldü dersiniz. Bi ara acaba 'Biz sizi sonra ararız.' diyip mi reddetsem diye düşünmedim değil hani.
"Yatağının altındaki mektupları görmemiş gibi davranmaya devam mı etsem, 'Artık birini bul be oğlum' diye yakınmaya mı başlasam?" işte saçma huylarımdan biriydi bu da. Verilen mektup benzeri şeylerin hepsini saklıyordum. Belki ilerde çocuklarıma 'Bakın babanız nasıl havalı bi adamdı.' diyip göstermek için, belki de gelecekteki eşime 'Bak kaç kişinin içinden seçtim seni.' demek için saklıyorum. Bilmiyorum işte sadece saklıyorum.
"Birinciyi seçersen sevinirim." Telefonumu açıp saate baktım. Erken bile çıkmıştık evden.
"Üzgünüm ikinciyi seçiyorum. Hala yok mu birileri?" ben de isterdim ama yok işte yok! Yalnız öleceğim galibası.
"Hala yok ve sanırım olmayacak da. Kızların nazlarıyla gençliğimi heba edemem." benim mantığım bu işte. İşinize gelirse.
"Belki de ilgilendiğin şey kızlar değildir." diyen anneme 'Aslında biz uzaylıyız, şimdi kendi gezegenimize gidiyoruz.' demişcesine baktım. Öylesine şaşırmış, öylesine garip, öylesine tanımsız bir bakıştı ki hayatımda öyle bir ifadeye büründüğümü hatırlamıyorum. Belki de hayatımda böyle bir şey duymadığımdandır.
"Ne demeye çalışıyorsun anne? Gay falan değilim!" dediğimde gözlerini yoldan çekip gözlerime kenetledi. Gülümsediğinde 'Benimle dalga geçiyor.' diye düşünmeden edemedim.
"Ben öyle bir iddiada bulunmadım." alın işte, dalga geçiyordu!"
"Ama öyle söyledin."
"Öyle bir şey söylemedim. 'Belki ilgilendiğin şey kızlar değildir.' dedim. 'Belki ilgilendiğin şey erkeklerdir.' demedim." dediğinde kendi tükürüğümde boğuldum. Erkeklerden hoşlanmadığım halde öyleymişim gibi olmuştu ve ben bu durumdan gerçekten nefret ettim.
"Kızların haricinde geriye ne kalıyo ki? Köpeklerden veya onun gibi bir şeyden hoşlanan bi manyak falan olduğumu mu iddia ediyorsun?" dediğimde gayet de güzel bi yerden giriş yapmıştım.
"Aslında erkekleri kastetmiştim ama kıvırmaya çalışıyordum." diyip küçük bi kahkaha attı. Okulun önüne gelmiştik. Okulun ilk günü diye gerginken bir de bu muhabbetle iyice stres topu olmuştum. Ne yapacaktım ben bu Bayan Başbelasıyla?
"Ben aseksüelim anne. Kızlar, erkekler, kediler, köpekler hiçbiri ilgimi çekmiyor." diyip tam kapıdan çıkacakken 'Oğlum..' diyip durdurdu annem. Yeniden ona döndüğümde elini omzuma koydu
"Artık gözünü çevrene açsan olmaz mı? Bakarsan birilerini bulursun. Aşk güzeldir, hele bu yıllarında daha güzeldir. Birini bulmaya çalış. Erkek ya da kız diye sınıflandırma, ruh eşini bulmaya çalış. Bulursan da elinden sımsıkı tut ve kaçmasına izin verme." diyip gülümseyerek omzumu pışpışladı. Ve son olarak ekledi. "Köpek veya kedi olmazsa sevinirim."
Eğilip sarılınca 'Anneee...' diye mızmızlandım. Bu kadını seviyorum!
~~~
"Aynı sınıftayızz..!!!!" kapıya asılan listenin önünde kulağımın dibinde cırladı Jongdae. Yeni dönemle sınıfları değiştirmişlerdi anlaşılan. Jongdae bizim sınıftan pek de sıkıfıkı olmadığım biriydi. Sadece ön sıramda oturuyor diye arada bir konuşurdum. Mecbur kaldıkça. Taemin ile takılırdım daha çok ama ailevi sebeplerinden dolayı bu yıl okulunu değiştirmek zorunda kaldı. Yokluğunu hissedeceğime eminim.
~~~
"Başka kimler var?" dedim listeyi inceleyerek. Ama anlaşılan eski sınıfımızdan bizden başka kimse yoktu yeni sınıfta.
"Bizden başka kimse yok." düşüncelerimi onayladı o da. Yandık ki ne yandık. Tanıdığım kimse de yok ne yapacaktım? Welcome to çömez feeling. O an sanki son sınıf değil de ilk sınıfmış gibi hissettim. Hani yeni bir sınıfa düşersin, içlerinden en fazla 1-2 tanesiyle önceden tanışmış olursun onun dışında herkes sana yabancıdır, sen de herkese yabancısındır, kimin kim olduğunu bilmezsin nasıl kişiliklere sahipler bilmezsin. Ulan akraba evliliği sonucundan oluşmuş kişilerle dolu olsa da eski sınıfım bi an burnumda tüttü be.
~~~
"Evet arkadaşlar, yeni bir döneme daha giriş yapmış bulunmaktayız. İlk günden ders işleyerek 'sıkıcı hoca' etiketini üzerimde görmek istemiyorum. O yüzden ne haliniz varsa görün diyip gidiyorum. Sınıftan dışarı çıkan olursa kameralardan görüyor olacağım. Siz de ilk günden disipline gitme fanteziniz yoksa böyle bir şeye kalkışmayın. Hazır fırsatınız varken birbirinizi tanıyın, bi sonraki derse gelecek hocanız benim kadar anlayışlı olmayabilir." uzun boylu, yakışıklı, eğlenceli bir adamdı yeni hocalarımızdan biri. Böyle diyince bi an kendimi taleplisi gibi hissettim be. Töbest. Bunlar hep validenin oyunları.
Hoca sınıftan çıksa bile yerinden kımıldayan ya da ağzını açan olmadı (YN: 9.sınıfta okulun ilk günü bizim sınıf asjdkdk) Şöyle bi etrafı inceliyeyim dediğimde herkesin benimle aynı fikirde olduğunu gördüm. Herkes etrafı inceliyordu. Gözüm birine takıldı. O biri, sadece o, umursamaz bi şekilde kapşonunu başına çekmiş uyuyordu. Ufak tefek olan o kişinin yüzünü çok merak etmiştim.
Şunu söylemeden edemeyeceğim ashdkdl Kyungsoo'nun karakteri benim eski sınıf arkadaşlarımdan biriyle aynı. O arkadaşı çok severdim (arkadaş olarak asfdldş) bu yüzden bu karakterde onu ele almak istedim. Hikayede ilk bölümlerdeki çoğu kesit gerçeklerden alıntı olacak. İlerilere doğru kurgu daha çok kendini gösterir ama kesit kesit yine gerçekliğe döneceğim. Kyungsoo'yu sevin askdşsş Jongin'i ve annesini de tabii... Gerçi anneyi hepimiz seveceğiz orası ayrı ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SECRET√
PertualanganKapşonlu hırkaları vardı, yıkılmaz duvarları olduğu gibi. Dikkatli bakmayınca fark edilmezdi beyaz kelebek misali. O kırılmıştı, o üzülmüştü, o yalnız kalmıştı. Fakat şimdi siyah bir kelebek onu fark etmişti ve hayat griye dönmeye başlamıştı.