-Bana Denis dedin!?
-Bir anda çıktı ağzımdan.Şey bi..
Sinirli bakışlarla sözümü kesti ve
-Sus konuşma.
-Ama..
Sözüme aldırmadan kemerini geri çıkardı ve hızla arabadan çıktı.Bir an ne olduğunu şaşırsamda bir süre sonra dışarıya çıktığını anlamıştım.Olamaz o çalılıkların olduğu yere gidiyordu.Oraya gitmemeli.Hızla bende kapıyı açtım ve peşinden bağırdım.
-Dur...Gitme oraya.Orad...
Sözümü biteremedim çünkü çoktan ortadan kaybolmuştu.Bende o gizemli yaratığı gördüğüm çalıların arasına daldım.Umarım o yaratık orda değildir.Çalılıklarla dolu bir bahçeye girdim.Evden çoktan uzaklaşmıştım.Yürüdüm,yürüdüm ama John'u bulamadım.Artık durduğum tepeden ilerideki ormanı görebiliyordum.Havada kararmaya başlıyacaktı.Belimde çok ağrıyordu.Ve bir anda tam göğsümün ortasına bıçak saplıyorlarmış gibi hissettim.Olduğum yerde çömeldim.Nemli çimenler dizlerimi ıslatıyordu.Dizlerimin üstünde hafif inledim.Ama daha sonra sanki o bıçak dahada içeriye giriyormuş gibi hissettim.Ve ses tellerim yırtılırcasına "John!!!" diye çığlık attım.Sonrada ıslanmış olan dizlerimi göğsüme çekim ve nemli çimlerin üstüne yattım.Yattım,yattım,acının dinmesini beklesemde alışmam dışında hiçbir şey değişmedi.Kafamı yerden kaldırdığımda hava kararmıştı ve etrafta bulutlar çoğalıyordu.Az ilerde ilk yıldızıda görmüştüm.Dilek tuttum hemen."Bu çileden kurtulayım.Lütfen!!" Gözümden bir damla yaş aktı.Ayağa kalkarak ilerideki ormana baktım.Belki oradadır?Buradan geri dönemem.Yolu çoktan unutmuştum.Belki orada bir kulube vardır.Diye düşünüp o ormana yürümeye başladım.Tepeden aşağı yokuştan iniyordum.Her attığım adımda ya da her nemli çimenler yüzünden kaydığımda acım dahada artıyordu.Orman sandığım kadarda yakın değilmiş.Uzun bir yürüyüşten sonra ormana geldim.Nemli çimlerin yerini kuru yapraklar ve sık ağaçlar devre alıyordu.Açıkçası bu güçsüz halimle o ormana girmeye korkuyordum.
******JOHN******
En başından beri onu takip ediyordum.Peşimden gelir mi diye merak ediyordum.Fazla ileriye gittim galiba.Ormana kadar bile sürükledim.Orada ismimi sayıklarken gidip yardım etmeliydim.Ama ne kadar ileriye gideceğini merak ettim.Merak etmeseydim keşke.Ama oda bana Denis dedi.Bana Denis dedi.Onu çok seviyorum.Ama o aşık olduğu kişinin adıyla seslendi bana.Ama..Ama.Şimdi ölmek üzere olan genç bir kız ormana gidiyor.Durdursam mı acaba?Onu çok seviyorum.Ona zarar gelsin istemiyorum.O benim tek varlığım.Onu o gün orada yani uçurumun başında görünce ciddi anlamda onu kaltak sanmıştım.Ama o öyle değildi.O öyle değildi.O bir melekti.Acı çeken melek.Kendini siyah sanıyor ama o beyazdı.Kendini siyah sanıyor ama o aclarından yaralarından kırmızıya bulanıyordu.O suçsuz.O mutsuz olmayı haketmiyor.Napıcağım bu kızla ben?Onu nasıl tekrar hayata bağlıcam?Eğer Denis teklifi kabul etmezse kardeşini öldürmek zorunda kalacak.Ya da o ölecek.Hoş kardeşini öldürürse eğer o tamamen ölücek.Bu acıyla bu pişmanlıkla yaşayamaz.Tek çaresi Denis'ti.Onunla konuşmam lazım.Ben bunları düşünürken o çoktan durmuştu.O kadar acı çekiyor olmalı ki birde dalgın olmalı ki bu bomboş arazide beni farketmedi.Ayak seslerimi duymadı.İnsan bir kere arkasına bakmaz mı?Neyse asıl sorunumuz bu değil.O iyi mi ve ne yapmaya planlıyor?Yavaş yavaş ormana yürümeye başadı.
******JESSİCA******
Evet şuan o ormana girip girmemeyi planlıyorum.O ağaçların arkasında ne olduğunu bilmiyorum.Nelerle karşılaşabileceğimi bilmiyorum.Tek bildiğim bana bir şey olursa iyileşemeyeceğim.Ama emin olmadığım bir şeyde var.Sanki...Sanki biri beni takip ediyor.O varlığı azda olsa vampir duyularımla hissedebiliyorum.Acımdan kulaklarım çınlıyordu ve tıkanmıştı.Göğsüm ve belim hala ağrıyordu.Denis'i bulmam lazım.O lanet şehire geri dönmem lazım.Bunun için saatlerce arabayla yolculuk yapmalıyım.Yürüyemem.Bu imkansız.Ciddi anlamda imkansız.
Ne yapacağım.Kardeşimide öldüremem.Onu öldürürsem kendimi affetmem.Kendim ölürüm ama onu öldürmem imkansız.Hem bu acılarımdan da kurtulurum,insanların önyargılarındanda.Acımasız insanoğlundan kurtulurum.İnsanların bir zavallıymışım bakışlarındanda kurtulurum.Evet aynen herşeyden kurtulurum.Diğer dünyayı hep merak etmişimdir.Nasıl bir yer bilmiyorum.Bunu hiç kimse bilmiyor.Çok garip geliyor bana.Yani evren..Evren sonsuz.Evrenin dışında hiçbir şey yok.Evrenin sonrası da yok.Tüm heryeri kaplayan o.Buradan kurtulamazsın.Buranın çıkışı yok.Ölsen bile.Çünkü evren sonsuz.Çıkamazsın.Kurtulamazsın.Sende buranın bir parçasısın.Bir diğeride ölüler nerede?Yani evren sonsuz ama o ölüler nerede.Cennet ya da cehennem nerede?Hani evrenin sonrası yok.O zaman neredeler.Kötüler iyiler nerede?Bunları hep düşünmüşümdür ve düşünmeyede devam edicem.
Kardeşim henüz küçük.Onun hiçbir şeyden haberi yok.Gelecekte onu neler bekliyor bilmiyor.Ona seni alıcağıma söz veriyorum dediğimde bile neyden bahsettiğimi bilmiyordu.O saf ve küçük.Ona zarar gelmesine izin veremem.Ve çok iyi biliyorum ki ona en çok zararı annem ve baba dediğim adam vericek.Tıpkı bana yaptıkları gibi.Onun sonuda benim gibi olacak.Ben hep ölümün bir çıkış sanardım.Ama öyle değil.Kesinlikle öyle değil.Orada ne olacağını bilmiyorsun.Belki bu dünyadan daha kötü.Bilemezsin işte.Ama şunuda çok iyi biliyorum ki ölürsem eğer üzülecek kimsem yok.Bana yardım edecek kimse yok.Özleyen yok.Bırakıp giden çok ama.Evet kesinlikle bırakıp giden çok.
Bunları düşünürken çoktan sık ağaçları olan ormana girmiştim.İleride yeşil nemli çimleri bırakıp kuru ağaç yapraklarına basıyorum.Havada sis vardı.Karanlıkta çok şey göremiyordum.Tek ışık kaynağım olan ay vardı.Oda sık ağaçlardan işe yaramıyordu.Bir süre sonra John'un bana verdiği telefon aklıma geldi.Hemen cebimden telefonu çıkardım %79 şarjı vardı.Tanrım sonunda...Birisini arıyabilir buradan kurtulabilirim.Ama hayır!Kurtulmayacaktım.Kardeşimi öldürmek yerine kendim ölecektim.Evet aramak yok kimseyi.Sadece biraz müzik dinliyecektim.Birde el fenerini açacaktım.Şarjım uzun dayansın diye ekran parlaklığını en düşüğe indirdim.Tabi müzik dinleyeceğim için bu pek işe yaramayacak.Diğer cebimden kulaklıklarımı çıkardım ve biraz Eminem dinlemeye başladım.Sık ağaçlar yavaş yavaş azalmaya başlamıştı.Ve az ileride kuru yapraklarla boş bir alan vardı.Hemen hızlı adımlarla oraya gittim.Ve oturdum.Bir süre sonra çok yorgun olduğum için uzandım.Hemen tepemde ay vardı.Bulutlardan yıldızlar görünmüyordu.Bende vücut ısımın düşüp ellerimi hissetmemeye başlamamla kendimi uykuya vermeye çalıştım.Evet çalıştım.Sadece çalıştım.Ama beceremedim.Çünkü yan döndüğümde ağaçların arkasında o kırmızı gözleri yine gördüm.O gözleri görür görmez göğsümdeki ağrı felaket arttı ve çığlık atmama neden oldu.Ağlıyordum.Nefesim yetmemesine rağmen ölesiye ağlıyordum.Kırmızı gözler çoktan gitmişti.Ama omzumda bir el hissetmemle yalvarmaya başladım.Ama beni bırakması için değil.Öldürmesi için.
"Al canımı öldür beni.Bu lanet hayatımdan kurtulayim.Bu acılarımdan,bu insanlardan herşeyden kurtuliyim.Lütfen öldür beni.Lütfen..."
Ve yeni bölüm ''-''.Umarım beğenmişsinizdir.Bir kaç bölüme final yapıcağım.Yeni kitap yazıcam.Ama bu vampir falan olmayacak.Kendi hayatımdan ve biraz hayal gücü.Bu kitabın ana karakteri yani Jessica benim gibi.Beni anlatıyor.Neyse.Umarım beğenmişsinizdir.Kitap sayısı acaip arttı.Ama benim için öyle.Okuma sayısı çok olsada vote ve yorum yok.Lütfen biraz vote ve yorum.Lütfen ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Dişler
WampiryHey selam.Bu ilk kitabım ve oldukça kötü olduğunun farkındayım :D Okuyanlara iyi okumalar okumayanlara...Onlar umrumda değil.:D Biraz hikaye hakkında bilgi veriyim :D Başrolümüzde Jessica var.Sürekli sorunlar yaşayan birde sevgilisi Denis.Birde J...