Cemal öldükten sonra herkes dağılmış ve iki kişi cesedi kaldırmaya başlamışlar. Sonra da alıp nehire atmışlar cesedi. O sırada Phill hâlâ düşünüyordu çocukları nasıl bulacaklarını. Sinem ve Can ise ormanda hâlâ saklanıyorlarmış. Tam o sırada aklına şoför olan Cemal gelmiş. Telefon numarası onda vardı. Fakat nasıl arayacaktı ki telefonu almışlardı. Tek çaresi ormanın içinden doğru şehir merkezine gitmekti. Ve bu uzun sürecekti. Çünkü Bayburt'tan ayrılmışlardı. Ve nerede olduklarını bilmiyorlardı. Sinem çare bulmayı düşünürken karınlarını da açtı. Ne de olsa kaç gündür sadece ormandaki böğürtlen tarzı meyvelerle besleniyorlardı. Ve işte Phill sadece tek seçenek kaldığını anlamıştı. Çünkü tüm şehri alt üst etmişlerdi ve hâlâ ses seda yoktu. Tek seçenek otobüsten kaşla göz arasında inip kaçmalarıydı. Fakat nereye kaçabilirlerdi ki? İşte aklına bir fikir gelmişti. Arabaların ikisinde de kayıt cihazı vardı. Otobüsün arkasında duran arabanın içindeki kayıt cihazını alıp televizyona taktılar. Phill ve Tyler patronun sağ ve soluna geçtiler diğer adamlar ise arkada dağınık bir şekilde duruyorlardı. Kayıdı açıp izlediler. Ve çocukların arka kapıdan çıkıp ormana kaçtıklarını gördüler. Patron bir anda ayağa kalktı ve bir hışımla bağırdı adamlara "Ne aval aval izliyorsunuz! Gördünüz işte hadisenize! Arabalara, bulun onları". Adamlar çok korkmuşlardı, elleri ayakları birbirine dolaşmıştı. Hemen arabalara binip ormana doğru hareket ettiler...