Akşam olmuş ve evde bir bekleme havası hissediliyordu. Kapı çaldı ve geldi Can ve ailesi. İçeri girdiler. Sinem'in babası misafirleri oturma odasına yönlendirirken Sinem ve annesi içeri gidecek yiyecekler ve içecekleri götürme hazırlığına girmişlerdi. Sinem'in babası konuyu açtı
Sinem'in babası: Eee, nasıl geri geldiniz, neler oldu?
Can'ın babası: Peki efendim olayları anlatalım. Siz gittikten sonra adamlar bizi bir odaya koydular. Yemek, su gibi yiyecek içeceklerimizi karşıladılar fakat her gün çocuğumu alıp bir miktar kan alıyorlardı. Kan aldıklarını Can'ın kolundaki morarıklardan anlıyorduk ama karşı koyarsak bize daha kötü bişey yapacaklarını düşünerek korkuyorduk. Yaklaşık 1 hafta geçti ve Can yanında normalde iki koruma ile gelecek iken tek başına geldi. Arkadan da beyaz önlüklü bir adam çıktı ve bize kaçmamızı söyleyerek bu bize bu anahtarı verdi. Yan odada bulunan arka balkonun kapısının bir anahtarı imiş anahtar. Hemen kaçmaya başladık. Fakat arka bahçeden kaçarken o patronun oturduğu yerde iki ölü gördük. İkisi de kafasından vurulmuştu. Ben bir anda duraksadım ve cesetlere kitlendim. Fakat eşim acele ile kaçma peşinde idi. Beni kolumdan tutup çekti. O sırada evi artık görüş açımızdan kaybettik. Hızla koşmaya başladık. Bir araba çevirdik ve en yakın şehir merkezine götürdü bizi. Daha sonradan Can ile konuştuktan sonra çoğu şey kafama tam anlamı ile oturmuştu. O önlüklü kişinin doktor olduğunu ve orda duran iki kişinin de biri baş diğeri ise bir alt baş patron olduğunu öğrenmiştim. Doktor ikisini vurduktan sonra Can'ı alıp bize getirmiş. Ve en sonunda da buradayız.
Sinem bu olayların sorumlusu olduğunu söyledi ve özür diledi. Can ve ailesi ise özürünü kabul etti. Daha sonra yiyecekler yenildikten, içecekler içildikten sonra Can ve ailesi evine döndü. Ve daha sonra haberlerde çıkan iki patronun ölüm haberi ailelerin sevinmesine sebep oldu. İki aile artık daha yakın bir komşuluk seviyesinde konuşmalarına, buluşmalarına devam etti.