Bir Hayata Kaç Hayal Sığar?

18 8 2
                                    


Birini anlamak insanın kendisini anlamasından daha zordur.

Bu düşünceyle büyüyen birinin bir anda tüm tabularını kimler yıkabilirdi?Yine insanın kendisi mi?
Yoksa başka biri mi?

Dün Mert'in gidişinin ardından düşündüğüm tek şey,belki de benden daha zor bir hayata sahip olabilecek birinin olduğuydu.Onun yanında şımarık bir çocuk gibi hissetmemin sebebinin bu olabileceği düşüncesi,beni ansızın on iki yıl önce kurduğum hayallerin tam ortasında bırakıyordu.Başarılı,aranan,akrabalar      tarafından gıptayla bakılan bir üniversite öğrencisi.

Masamın sağ kenarına kurulu o kum saatini gördüğümde içimden gelen ağlama isteğini durdurmaya yeltendim.

"Acaba on iki yıl sonra hayal ettiğim yerde mi olacağım" diyen küçük beni anımsadım.18 yaşıma bastığımda bu kum saatine bakacak ve tüm bu başarıyı altı yaşındaki Suna'nın getirdiğini söyleyecektim.

Hayır,şimdi bunu istemiyordum.Bunlar gerçek benim hayallerim değildi ve ben altı yaşındaki çocuk olmayı geçmiştim. Şuan tek yapmam gereken kendimi tanımamdı.Geç kalmış bir arayıştı bu fakat ben kendimi bile tanımıyorken Mert'i nasıl tanımaya cüret edebilirdim?

Aklımdan geçen binlerce soruyu gözardı etmeye çalışarak önümde çözülmek için bekleyen soru bankasına yöneldim.Kendimi keşfetmem için daha uzun bir süre vardı.

"Hanginiz daha zorsunuz,buna karar vermek bile zor."dedim isyankarca.

Çalışma azmim, yavaşaca pılını pırtısını toplayıp benden ayrıldığı bu aylarda çalışmak çok zordu.Üstelik üniversite sınavı yaklaşıyorken içimde biriken vicdan sızısına rağmen.

"Yine iyisin.Sınav yaklaşıyor diye annem senin için misafirlere uyuduğunu söyledi.Stajyer avukat olmak zor iş.Beni de zorla çıkarıyor misafirin karşısına."
diyerek bu ailenin bir başka isyankar üyesi abimin odaya girişiyle aklımdaki tüm soruları durdurabildim.

"Sarmaları,kısırları,börekleri götürürken hiç sızlanmıyorsun ama."dedim sakince.

Odaya,çalışıyorum bahanesiyle tıkılı kalmak kolay mı sanıyordu?

"Peki ya sen,miras kalan tarlasının tüm problemlerini sana anlatan insanları dinlemek kolay mı sanıyorsun?Tarladan girip kambiyo senetlerinden çıktık.En son da bir tanıdığın boşanma işlemleri hakkında konuştuk.Avukat olmak zor iş.Kendimi bedavaya kullanılmış gibi hissediyorum."

"Yanında staj yaptığın avukat da iyi kullanıyor seni"dedim acımasızca.

"Doğru,bu ayın maaşını da vermeyeceğini söyledi.İnsanların paralarını harcayarak yıllar sonra elde edebildikleri tecrübeyi ben anında,harcama yapmadan elde ediyormuşum.Teşekkür bekliyormuş bir de benden.Şu stajım bir bitsin ilk ona dava açacağım,kendime de bir büro.Bir de ev alayım diyorum.Triplex mi dublex mi pek karar veremedim ya,neyse."

Bedavaya çalışmanın öfkesiyke yatağıma uzanıp içinden sızlanan ardından kurduğu hayallerle yüzünde gülücükler açan abime gülümseyerek baktım.26 yıllık yaşantısına kaç hayal sığdırmıştı?
İlk kez onu on saniyede bu kadar çok hayal kurarken görüyordum.

"Okulun nasıl gidiyor senin?Bu aralar iyi çalışıyorsun."

Başımı salladım.Birden değişen konuya ayak uydurmakta zorluk çekmeden.Onun gördüğü dışımdı,içimi göstermeye ise benim hiç niyetim yoktu.

"Öyleyim.Hadi çık artık odamdan,ben de yatayım artık."

"Tamam."

Abimin usulca benim sözümü dinleyip odamdan çıkacağını sanmak ne büyük aptallıktı.Sandalyemden kalktığımda yüzüme yediğim yastıkla geri tökezledim.
Roket gibi odamdan fırlayan abime kızgınlıkla bakarken ona bağıramamanın öfkesiyle hâlâ oturan,ev halkının birer üyesi haline gelen misafirlere saydırıyordum.
Kim gecenin birine kadar bir başkasının evine misafir sıfatıyla oturabilirdi.Ailenin üyeliğine geçiştir artık bu.

BİR DEMET DERTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin