"Felsefe de önem verdiğim iki kavram var.Doğruluk ve gerçeklik.Sizce bunlar ne olabilir?"
Yanağımı sağ avucumun içine alarak baygınca hocanın arkasındaki saate baktım.Son 5 dakika..Sabahları otobüs saatini itinayla takip eden zaman nedense şimdi akıcılığını konuşturmuyor,hocanın konuşmasını bitirmesini bekliyor gibiydi.
"Okul çıkışı birşeyler yapalım mı?" diyen Meryem'e bakış atıp olumsuzca başımı oynattım.Sömürülmüş enerjim birşeyler yapma arzumu içimden söküp almıştı.
"Yapalım işte.Bir haftadır okul dışında hiç buluşmadık.Katık alalım,gidelim deniz kenarına.Yarın hafta sonu hem."
İsteksiz halimi görünce sertçe elindeki kalemi sıraya bıraktı.
"Senin yanında kemikleştim iyice."
Başımı sağ avucumdan kaldırıp bana söylenen Meryem'e döndüm ki felsefe hocasının bakışlarının bana döndüğünü hissettim.Tam da konuşmak üzereyken..
"Birilerimiz dersten çok fazla verim alıyor olmalı.Suna,arkadaşına açıkladığın bu iki kelimeyi bize de açıklamanı isteriz.Eğer ders hakkında konuşuyorsanız tabi..."
Konuşmadığımı söylesem kaç yazar bilemem ama hoca mezun olana kadar performans notlarıma kırkı yazardı.Bu tepkilerine alışmış olmanın rahatlığıyla sıramda gerildim ve sorduğu iki kelimeyi açıklamaya kalkıştım.Hayatımın hatasıydı.
"Mesela sınavda hak ettiğim notun 40 olmadığı doğrudur,ama sizin verdiğiniz bu olduğu için aynı zamanda gerçektir."
Doğaçlama konuşmalarda oldukça kötüydüm.Hocanın gözlerindeki alevin iyice arttığını görünce konuyu nasıl çevirebileceğimi düşündüm ki bu oldukça yersiz bir düşünceydi.
"Sana verdiğim notu mu sorguluyorsun?"diyen sesle yerimde büzüştüm ve hızlıca gözlerimi saate çevirdim.Gerçekten iki dakika mı?Zaman bu kadar yavaş akıyorsa bana sabahları otobüs saati yaklaşırken yaşattıkları da neyin nesiydi?
"Hayır hayır!Asla hocam.Ben sadece felsefenin ne kadar sorgulanabilir olduğunu sorguluyordum."
Hocanın sert bakışlarına istinaden ağzını eliyle kapatıp bana fısldayan Meryem'e bakamadım.
"Susmak iyi bir yoldur.Dene istersen."
Zilin çalmasıyla bana sert bakışlarını atıp masasına giden felsefe hocasıyla yüzümü Meryem'e çevirdim.
"Keşke beş dakika önce kendin için de bu cümleyi kurabilseydin."dedim arsız gülüşünü görmezden gelerek,çantamı toplarken.
Önümüzdeki sırada oturan Derya çantasını omzuna alıp merakla bizi bekleyen Kayra'nın omzuna elini attı.
"Susmayı hiç bilmiyor cancağızım."diyerek gülüşürken Kayra'nın yüzünün düştüğünü gördüm.Umarsızca çantamı toplayıp sırtıma aldığımda orta sıralarda oturan Yaman'ın yanımıza doğru geldiğini fark ettim.Okuldan çıkışım on dakikayı anca bulurdu.
"Senle biraz konuşalım mı?" dediğinde başımla onayladım,içimden hayır demeyi bilmeyen sesime kızarak.
Esmer teninde kızarmaya başlayan yüzü utançla bulanmış gibiydi.Arkadaşlarıma küçük bir vedadan sonra onun peşi sıra bahçeye çıktım.
Gözden uzak olmayan bir yerde ağacın altındaki banka oturduğunda ise karşısında ayakta kalmayı tercih ettim.
"Biliyorum, sevmiyorsun böyle şeyleri ama şimdi söylemezsem hep içimde kalırmış gibi hissediyorum.En azından mezun olmamıza üç ay kalmışken bilmeni istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR DEMET DERT
Novela JuvenilBisikletime bindiğim zaman saçlarımı rüzgarın akımına bırakır,dünya turuna çıkan bir gezgin gibi bütün mahalleyi dolaşırdım.Çocukluğun baharıydı o zamanlar. Büyüklerin yüzündeki hasedi,oyunbozanlığı, umursamazlığı görmeden yaşamak en güzeliydi. Faka...