Mehmet

105 23 6
                                    

Daha yakından tanımak ister misiniz Mehmet'i ?
Buyurun size kendi hikayesinden o bahsetsin...

Kalbinin sesini dinleyip yine mutsuz olanlar burda mı?
Güzel. Topladık yine bir kağıt kalem arasında, umutlarımızın tek sığdığı yer burası değil mi ?

Biraz acınası olsa da gerçeklere boyun eğmemiz gerekir bazen. İşte şimdi size onun vücut bulmuş halini göstereceğim.

Boyun eğe eğe kambur olan Mehmet Uğur. Evet o ben oluyorum.
Çocukluğum çok iyi geçmese de kuzenlerim sayesinde taçlandırdım çoğunluğumu.
Kuzenlerim Bekir abi ve Mesut Can ile çok iyi anlaşırdık onlarla. amca çocuklarımdır. Babamın bende açtığı yaraları onlar sayesinde kapatırdım. Annem her gün fıstık veya ceviz belinde on kilo çuvalları taşır ve evin garajında onları kırardı. Babam ise fabrika işçisiydi. Kıl kanat olsada geçinirdik.
babam çok agresifdi. Her Gün bir kavga, her gün bir dövüş. Babamdan çok dayak yedim ve bu tüm hayatıma bedel oldu. En başta psikolojim bozuldu, belimin iki yerinde fıtık oldu ve bunları ben sekiz yaşında iken yapmıştı. O yaşlarda bir çocuğa ne öğretilir?
Okuma yazma.
Örf ve adetlerimiz öğretilir.
Ama benim babam bana esrar nasıl yetiştirilir. bunu öğretirdi ve onu içmediği zaman beni döverdi.
Sadece bir gün hariç beşiktaşın maçı olduğu zaman. Babam o zaman sakinleşir ve maça odaklanır.
Koyu beşiktaş taraftarıydı ama gün gelir yenildiğinde beşiktaş sanki biz o golleri yedik veya biz o pozisyonları kaçırdık.

Bize patlardı ve yine döverdi bizi o yüzden ben beşiktaş fanatiğiyim. Hep gördüğünüz gibi millet bu takımın kadrosu daha iyi veya bu takımın daha çok kupası var veya renkleri güzel diye tuttuğu takımı ben dövülmeden geçirdiğim günler için tutuyorum beşiktaşı ama herşeye rağmen.
memnunum halimden tek arkadaşım kuzenlerimdi taaki altıncı sınıfa başlayana kadar.
Farklı bir eve taşındık
Yeni mahalle yeni bir ev ve yeni okul.
Altıncı sınıfa kayıt olduktan sonra sınıfımı bulmak için müdür yardımcısının yanına gittim ve bana 6/A
sınıfında olduğumu söylediler. Nöbetçi kız öğrenciye seslenerek;
-Kızım Mehmet'e sınıfını gösterirmisin dedi. Kızda nazik bir ses tonuyla
-Tabi hocam
Dedi.
Ben erkeklik dürtülerime hakim olamayıp
-Gerek yok teşekkür ederim ben bulabilirim.
Dedikten sonra tek tek sınıflara baka baka,o kata inip bu kata çıkarak buldum 68/A sınıfını. İçeri girer girmez onu gördüm, hayatımın en güzel hissini yaşadım, yani aşık oldum evet on bir yaşındaki bu çocuk aşık oldu. O düz, kumral saçlı ve kahverengi gözlü kıza Birsen Can'a.
O bilmiyordu ona aşık olduğumu tabiki "Sana aşık oldum Birsen" yazmıyordu anlımda .Birsen ile aramı çok iyi tuttum hep. Ona en sevdiği çikolataları aldım ve her yediğinde içimden "keşke beni de o çikolataları sevdiğin gibi sevsen" diye geçirmeden duramazdım içimden. Sonra bir gün canıma tak etti ve ben duygularımı Birsen'e anlatmaya karar verdim ama nasıl olacaktı bu. Zaten çok utangaç bir insanım, sonra bir plan yaptım. Din kültürü dersiydi. İki ders idi. Birinci ders bitmiş ve teneffüse çıkmıştık. Sınıf neredeyse boş onun oturduğu sıraya
yöneldim ve kitabının arasına "gökyüzümdeki yıldızım olurmusun M.U" yazılı bir kağıt bıraktım .
Sanmayın ki bu Mehmet çok romantik biri, alakası yok sadece utandığım için böyle yapmıştım. Neyse;

Teneffüsün bitiş zili çaldı ve ben yerimde duramıyorum kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu, tıpkı şuan bunu yazdığım zaman gibi. Ve içeri sanki mozartın senfoni sesini duyar gibi.ilk önce sesini duydum ve çok geçmeden geldi ve oturdu sırasına.

Tabi o anda da elimde hiç hoşnut duymadığım bir dersin kitabı olan matematik kitabı ama sadece onu izlediğimi fark etmesin diye okuyormuş gibi yapıp bir yandan da nasıl bir tepki vereceğini izliyordum.
Sırasına oturdu ve kitabını açıp notu gördü. Okumayı bitirip ince bir tebessüm edip yanıma doğru yaklaştı ve şunları dedi.
-Duygularımızın karşılıklı olduğuna sevindim. dedi
Sözlerime onun sevdiği bir şarkı sözüyle devam isterim.

Düşünce KurbanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin