Terastaki konuşmadan sonra-her ne kadar belli etmesek de- masadakiler de gerginliğimizi fark etmişti. Güzelce sohbetimize devam ettiğimiz sırada konu lisede yaptığımız çılgınlığa geldi.
"Şeyi hatırlıyor musunuz ya? Hani okuldan kaçtığımızda babamın bizi yakaladığı zamanı."
Namjoon'un dediğiyle aklımıza doluşan anılarla hep birden gülmüştük. Bu sırada Jin ve Kunpimook ise anlamaz ve meraklı bakışlarla bize bakıyordu. "Bize de anlatsanız ya!?" Jin'in söylediğiyle Namjoon söze başladı.
"Biliyosun babam polis. O günde zaten yaz sıcağı dersler de sıkıcı mı sıkıcı. Jackson da aklımıza dersten kaçalım diye girince..."
Hepimiz toplu bir kahkaha patlattık."Jackson hyung çok mu yaramazdı?" Mook'un sorusuyla tekrar güldüğümüzde Jooheon "Hem de nasıl. Başımıza gelen dertlerin yarısı Jackson yüzündendi." dedi.
Namjoon da söze devam etti. "Neyse sonra dedik kaçalım kimse anlamaz. Aileler de nerden anlayacak bilecek felan derken kaçtık. Bizim de o zaman sık sık gittiğimiz bir mekan vardı. Yine oraya giderken babam mesaj attı. Dedi 'napıyosun?' Ben de işte çakmasın diye 'dersteyim' deyince demesin mi 'benim de arkadaş arkadan seni takip ediyor' diye. Bizim arkamızı dönmemizle koşmaya başlamamız bir oldu. Neden koştuğumuzu da bilmiyoruz ama nasıl korkmuşuz. Sonra baya azar yedik hepimiz."
"Ya o değilde babam işte diye Joheon'ın babası azarlamıştı beni." Jaebum'un dediğiyle gülümseyip ona baktım.
Hepimiz gülüşerek sohbete devam ederken Mook'un uyuklamaya başladığını fark ettim. "Gençler ben artık kalkayım. Mook'un da uykusu geldi zaten."
Hepsi kalmam için küçük ısrarlarda bulunduktan sonra vedalaşabilmiştik. Jooheon'ın ısrarıyla beni eve o bırakacaktı. Mook'u kucaklayarak arabaya bindirdikten sonra ben de yerleştim.
Yola çıktıktan kısa bir süre sonra Jooheon konuşmaya başladı. "Jaebumla ne oldu?" Ne dediğini anlamıştım ama hiç işime gelmiyordu. Ellerimi yüzüme kapatıp bir sûre bekledikten sonra cevapladım.
"Eskisi gibi sakinleşmek isteyip istemediğimi sordu. Ben de reddettim." Sesimdeki kırgınlığı saklayabildiğimde kendimle gurur duydum. "Sizi gerçekten anlayamıyorum. İkinizde birbirinize aşıksınız ama sürekli geri çekilip duruyorsunuz."
"Yok öyle bir şey. O benim için geride kalan aptal ergenlik saçmalıklarından biri." Yüzüme gözlerini devirip kısaca baktıktan sonra geri yola çevirdi. "Hadi ama Jackie~ Kreşindeki çocuklardan biri değilim. Beni kandıramzasın"
Haklıydı. Kimi kandırmaya çalışıyordum ki? Onu geride bıraktığımı kendime bile kanıtlayamazken neyin inadındaydım. Ağlıyacağımı hissettiğim an ellerimle yüzümü kapattım. Kısa bir süre sonra ise araba durmuştu.
*
Elimdeki kupalardan birini Heon'a uzatıp koltuğa yerleştim. Gerçekten hem mental olarak hem de fiziksel olarak yorulmuştum. Zihnimdeki anılar yemekten beri tekrar oynat yapıp duruyordu. Ve tahminimden çok daha yorgundum.
"Yaşadıklarınız kolay değildi. Seni sıkıştırdıysam üzgünüm."
Kafamı soluma çevirip gülümsedim. Ardından tekrar önüme dönüm bakışlarımı ayaklarıma diktim. Kahvemden küçük bir yudum alıp "Aslında haklıydın..." diyebildim.
"Yaşadıklarım gerçekten çok zordu ve toparlamam çok uzun zaman aldı. Buraya geri döndüğümde ise işi kabul etmek zorundaydım. İlk başlarda yüzünü görmek bana acı veriyordu. Zamanla yavaş yavaş azaldı ama tekrar aynı şeyleri yaşamak istemedim. Sanırım biraz da bu yüzden aramızdaki saygı çerçevesini korumaya çalıştım. "
Dudak büküp geri ona döndüm. Bakışlarında acımdan çok şefkat ve sevgi vardı. Elindeki kupayı masaya koyup kollarını açtı. Ben de elimdekini bırakıp kollarının arasına yerleştim. Belki eskisi gibi değildi bağzı şeyler ama değişmeyen tek şey Heon'un kucaklamalarının beni -onunki kadar olmasa da- iyi hissettirdiğiydi.
----------
Yaa şuan o kadar mutluyum ki ağlayabilirimmm
Oy ve yorumları görfükçe o kadar mutlu oluyırum ki anlatamam
Teşekkür ederim..💝

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLAYPEN |Jackbum
Short Story[Tamamlandı] "İnanın çocukları çok seviyorum ama hiç bir bilim adamı bana beş tane -en büyükleri beş yasında- çocuğun nasıl bu kadar ses çıkarabildiğini açıklayamazdı. Youngjae ile olan uzun sohbet ardından da kunpimook ve Yugyeomla olan kovalamaca...