İnanın çocukları çok seviyorum ama hiç bir bilim adamı bana beş tane -en büyükleri beş yasında- çocuğun nasıl bu kadar ses çıkarabildiğini açıklayamazdı.
Youngjae ile olan uzun sohbet ardından da kunpimook ve Yugyeomla olan kovalamacadan sonra kendimi yeşil armut koltuğa attım.
Kendimi atar atmaz ise içeri bayan wee girdi. "Yemek hazır bay Wang." Kafamı sallayıp ayağa kalktım. "Ah çocuklar toplanın!"
Hepsi etrafıma toplanınca el ele tutuşup yemek salonuna gittik. Kendi sınıflarının masasına oturup beklemeye başladılar.
Her birine tek tek siyah fasülyeli ramenlerini verip kendi masama geçtim. Masadaki Yixing ile konuşmaya başladım.
"Yorgun görünüyosun?"
"Suho ile sorunlar yaşıyoruz."
"İlişkinizin gayet iyi ve sağlıklı olduğunu düşünüyordum."
"Biliyosun babam için Çin'e dönmem gerekti ve o zaman diliminde bazı sorunlar yaşadık."
Elimi omzuna atıp hafif sıktım. Suho'nun onu ne kadar sevdiğini ve aynı şekilde Yixing'in de ona bağlılığını biliyordum.
"Siz birbiriniz olmadan hiçbir şey yapamazsınız. Eninde sonunda hallolur."
O da başını sallayıp boş tabağını alıp kalktı. Kendi önümdeki tabağı da bitirip çozuklara bakmak için ilerledim. Gördüğüm manzara ise içimi ısıtmıştı.
Jaebum Yugyeom ve Kunpimook'a çubuk kullanmalarında yardım ediyordu. Ben de yanlarına yaklaştığımda Yugyeom bana bakıp elindeki çubukları gösterdi.
"Bay Wang artık çubukları düzgün tutabiliyorum." Şaşkınlıkla açılmış gözleri ile o kadar sevimliydi ki...
"Bay Wang ben hala tutamıyorum." Kunpimook üzgün ve ağlamaklı bir halde konuşunca yanına diz çöktüm. "Bunun için üzülmemelisin mook. Zamanla öğrenebileceğin bir şey bu."
Hızla bana sarılıp kafasını boynuma gömdü. Ben de ona sarıldığımda yavaşça kendini çekti. Benden ayrılır ayrılmaz Yugyeom sıkıca sarıldı.
"Üzülme mook ben sana öğretebilirim."
İkisinin yanından ayrılıp Jaebum'un yanına gittim. "Yemek yediniz mi?" Kafasını bana çevirip olumsuz anlamda salladı. Daha sonrasında odasına doğru yol aldı.
Hızla tabağa yemekten koyup onu da tepsiye koydum. Yanına çubukları ve suyu da koyduktan sonra odaya gittim.
Ne kadar zor da olsa kapıyı çalabilmenin gururunu yaşıyordum. İçerden gelen komutla kapıyı açıp zar zor girdim. Jaebum bu halimi görür görmez yerinden kalkıp elimdekileri aldı.
"Teşekkür ederim Jacky."
Kafamı sallayîp koltuğa oturdum. "Şey... Bay Im bu sene bahar şenliği olacak mı? Çocuklar çok hevesliler."
Biraz durup ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra bana döndü. "Devlet ödeneği oldukça kıstı. Geçen yıl ki gibi büyük olmasa da çocukların eğlenmesini sağlamaya çalışıcam."
Kafamı salladıktan sonra cümlesine devam etti. "Ah bu arada Jacky bana resmi olma. En azından veliler yokken. Lisedeki gibi seslen mesela?"
Kafamla onayladıktan sonra son dediğine takıldım. Ona lisedeki gibi seslendiğimde yakın arkadaşlardık. Daha sonrasında Hong Kong'a gitmem ile aramız az da olsa açılmıştı.
"Emin misin? Yani sana lisedeki gibi seslenmem konusunda." Tekar olumlu anlamda kafa salladıktan sonra son lokmasını almış suyunu içiyordu. Onun bu kadar çabuk yemesine şaşırmamayı da öğrenmiştim artık.
"Pekala Bumie~"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLAYPEN |Jackbum
Short Story[Tamamlandı] "İnanın çocukları çok seviyorum ama hiç bir bilim adamı bana beş tane -en büyükleri beş yasında- çocuğun nasıl bu kadar ses çıkarabildiğini açıklayamazdı. Youngjae ile olan uzun sohbet ardından da kunpimook ve Yugyeomla olan kovalamaca...