--Arsu'dan--
Sadece üşütmüşüm.. Serum takılınca kendime geldim. Eve geldik ve hepimiz çok açtık. Ben tam kahvaltıyı hazırlayacakken sen otur dinlen dediler.
Bir süre sonra Furkan yanıma geldi ve beni kucağına aldı." Sevgilimi yoramam. " dedi ve kocaman gülümsedi. Bende kollarımı boynuna dolayıp başımı göğsüne koydum. Beni sandalyeye otutturdu ve bana tabak hazırladı. O arada da Mert Şule'ye bir şeyler yediriyordu. Çok tatlılardı.
Kahvaltı yaptık ve ilaçlarımı içtim. Ondan sonra da biraz gezmeye çıktık. Akşam Şule Mert'e gitti kalmak için bizde Furkan ile kaldık.
Uzanırken Furkan bi elini öbür tarafıma attı ve üzerime geldi. Sonra bana nefeslerimizi hissedene kadar yaklaştı. Sonra biraz dudağımdan öptü. Sonra tshirtümü çıkardı. Ve ben yanıyordum. Kollarımı iyice açtım ve kendimi ona bıraktım. Bir süre sonra o da aşağılara doğru indi ve göbek deliğimin orda durdu. Benim nefesim iyice düzensizleşmişti. O da orada durup nefes alışverişlerimi dinleyince iyice düzensizleşti. Yukarı geldi ama kollarını koltuğa koyup vücudunun geri kalanını üzerime koydu. Ve gözü göğsüme kaydı ve yüzünde ufak bi gülümseme oluştu. Başını göğsüme yaslamıştı ve kollarını belime dolamıştı. İçimde çok değişik ve daha önce hiç tatmadığım hisler vardı. O öyle sarılınca ben de ona sarıldım.
O arada istemsizce saçlarını okşamışım. Furkan kafasını kaldırdı ve saçımı okşadı.
" İyi ki tanıdım seni " dedi ve bi elini yanağıma koydu. Ama ağlarım ben şimdi.Biraz yukarı çıktı gözlerimin içine baktı ve sonra dudağımdan öpmeye başladı. Ben de onu öpmeye başladım. Ve bir süre öpüştükten sonra Furkan bıraktı.
" Aşkım çok yorulma." dedi ve beni kendisi yavaşça kaldırıp tshirtümü giydirdi ve sanki kucağında bir bebek varmış gibi çok yavaş ve nazik bir şekilde yatırdı beni. Sarmaş dolaş uzandık biraz. Bir süre sonra uyumuşuz. Sabah uyandığımda Furkan yanımda değildi. Mutfaktan sesler geliyordu. Gidip baktım ve Furkan kahvaltı hazırlıyordu.
Beni fark edince yanıma geldi tek kolunu belime doladı, yanağımdan öptü ve
" Günaydın aşkım." dedi.
" Günaydın aşkıım." dedim ben de.
Beraber kahvaltıyı hazırladık tam oturacakken kapı çaldı. Tam kalkıyordum Furkan beni engelledi ve kapıyı açtı. Ben de hiç yerimde durur muyum? Tabiki hayır, peşinden gittim.
Şule ve Mert gelmişti. Ve simit falan da almışlardı. Şule ile öyle bir sarıldıkki sanki 3 yıldır görüşmüyoruz. 10 dakika sonra Mert gülerek
" Arsucum izin verirsen sevgilimi alabilir miyim?" dedi.
" Alabilirsin enişte. " dedim ben de.Ve kahvaltıya oturduk. Çok güzel bi kahvaltı yaptık.
Mutfağa su almaya gittim. Tam suyu doldururken Furkan'ın kollarını belime sardığını fark ettim. Boynumu koklayıp öptü ve sonra
" Seni çok özledim aşkım." dedi
" Ama hiç ayrı kalmadık ki daha. " dedim.
"Olsun." dedi ve derken içi gitmişti , hissedebiliyordum.
Okulu iyice aksatmıştım. Bugün bi gitsem iyi olacaktı.
--14.20--
Furkan ve Mert, Şule ile beni okula bıraktı. Tüm yılın sınavlarına girmem gerekiyordu doğal olarak. Hepsine 1 ay sonra girecektim ve 2 hafta içinde bitecekti sınavlar. Notları aldım ve Şule ile biraz sahilde dolaştık.
Mağazalara baktık. Daha sonra Furkan ve Mert geldi.
Onlarla dolaşırken kafelerin birinde kendini kamufle etmeye çalışmış birinin sert ve acımasız bakışlarıyla karşılaştım.Çok kindar bakıyordu. Bir anda içim ürpermişti.
Furkan bir şey mi oldu diye sorunca kendime geldim. Hiiç sadece dalmışım dedim. Biraz dolaştık. Bir kafeye oturduk ve bir şeyler yiyip içtikten sonra eve geçtik.
Banyoya girdim. Banyodayken başım çok ağrımaya ve dönmeye başlamıştı. Tam Şule'ye sesleniyordum ki gerisi kapkaranlık. Hiçbir şey hatırlamıyorum.
Başucumda bir makine sesi vardı. Böyle nabız ölçen sanırım. Gözlerimi çok zor açabiliyordum hatta açamıyorum bile.
Zorlada olsa Furkan'a seslenmeyi başarabildim.
Furkan hemen başucuma geldi ve saçlarımı okşadı.
" İlaçlarını almayı unutmuşsun birtanem. Merak etme her şey geçicek. " dedi o naif, kalın ve insana huzur veren sesiyle.Elini tuttum. O da bi eliyle elimi tuttu, diğer eliyle de saçımı okşamaya devam etti.
Kendimi çok halsiz hissediyorum.
Ertesi gün hep beraber bir kafede kahvaltı yapalım dedik. Kafede buluşacaktık.
Hepimiz gittik kafeye. O kindar bakışarla tekrardan karşılaştım. Güneş gözlüğünün altından biraz belli oluyordu bakışları ama kim olduğu tam belli değildi. Sanki Berra gibiydi ama.
Uff bana neydi o sürdükten. Kahvaltımızı yaptık.Biraz sahil kenarında dolaştık. Haftaya sınavlara gireceğim için pek dolaşamadan eve döndük.
Hemen ders çalışmaya başladım. Akşam dokuz gibi kapı çaldı. Ben kapıyı açmak için gittiğimde Furkan kapıyı açmıştı. Ve gelen babaannemdi. Onu görünce hem şaşırmış hem de çok sevinmiştim. Direk boynuna atladım. Onu bol bol öptüm. O da benim saçlarımı okşamıştı.
Hemen çay demledim. Şule ve Mert'i de çağırdım. Furkan bana
" Aşkım, Bora'yı da çağırabilir miyim uzun zamandır görüşemiyoruz da? " dedi.
Bana sormasına gerek yoktu ama sormuştu. Yerim ben bu adamı çok tatlıydı.
" Aşkım kuzenini çağırmak için bana sormana gerek yok tabi ki çağırabilirsin." dedim ve bana sarıldı.
Bana sarıldığında kalp atışlarını duyabiliyordum. Kalbi çok güzel atıyordu. Ve çok huzur vericiydi. Ve tam o anda bir de üstüne saçlarımı okşamaya başladı. Nasıl içim eriyor anlatamam. Ay bir de saçlarımı koklayıp öptü. Resmen içim eridi içim. Sonra kulağıma kısık bir sesle
" Kalbin çok güzel ve heyecan verici atıyor. " dedi. Ve kalbim iyice hızlı atmaya başladı.
Sımsıkı sarıldıktan sonra beni bırakıp içeri geçti. Sıcaklığı hâlâ üzerimdeydi. Çayları alıp içeri geçtim. Birkaç saat sonra Bora'dan geldi. Bora'ya bi olgunluk gelmişti sanki. O eski şımarık çocuk gitmişti. Sebebi bence Şule'yi Mert ile birlikte olmasıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Biraz Sen
Chick-LitBana bakan buz gibi bir çift kahverengi göz... Tüm mutluluğum orda mı gizliydi? Onun o gözlerinde miydi? Ben ona aşıktım... O başkasına... o kızı hiç sevmemiştim zaten ona zarar verecek diye korkuyorum...