"Burası."
Yani telefonumdaki konuma göre evi burasıydı ve çevresindeki yüksek duvarlar yüzünden gizlense bile çok büyük olduğu belliydi. Zaten bulunduğumuz yer zengin insanların yaşayabileceği bir mekandı.
River arabasını durdurup hoşnutsuz bir tavırla eve bakarken "Bu durumdan hiç hoşlanmadım." diye itiraf etti.
Bir iç çekerek ona döndüğümde elini avuçlarımın arasına almıştım. "Sadece bir hafta. Fırsat bulursam mutlaka yanına geleceğim. Bana güven."
"Eva, sana zaten güveniyorum ama o..." Yüzünü karşıya çevirdi. "Onun kadınların üstündeki etkisini biliyorum ve ısrarla neden seni istediğini anlamıyorum."
"Bana güvendiğin sürece düşünmene gerek yok. Ben de bundan memnun değilim ama ajansın geleceği de önemli."
Hayır, kazandığım bu hayatı kaybetmemek benim için önemliydi. Kendimi suçlu hissediyordum. Gerçekleri anlatmadığım için ona haksızlık yaptığımın farkındayım. Eğer onun eski sevgilim olduğunu bilseydi böylesine sessiz kalmazdı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Beni River' la da tehdit etmişti.
"Biliyorum." dedi sessizce. Tekrar bana baktı ve sonra üzerime gelerek beni öptü. Öpüşüne istekle karşılık verip ardından vedalaşarak eşyalarımla birlikte arabasından çıktığımda duvarın çevrelediği büyük ve siyah demir kapının karşısına geçtim. Yaklaşık dört metre sağda, duvara monte edilmiş güvenlik kamerasına bakarken kapının yanındaki metal tuşa basmıştım. Tuşun altında, üzerinde numaralar olan tuşlardan oluşmuş bir şifre sistemi de vardı. Acaba evin etrafında korumalar geziyor muydu?
Demir kapının açılmasını beklediğim o birkaç saniye benim için korkunçtu. Bir haftadır tüm ajans olarak bu güne hazırlanmıştık. Her şey benim üzerimden gittiği için de zamanım çok yoğun geçmişti.
Ve yedi gün. Yedi koca gün uyandığı andan gece yatağına yattığı o ana kadar, bir bebek bakıcısı gibi yanında olacaktım. Korkunç geçecek. Karanlıkta kalmış derin yaralar kurcalanacaktı ve bunun sonucunda ne olacaktı bilmiyorum. Ama şimdiden korktuğum bir gerçekti. Karşısında güçlü durmak, özellikle tüm gün ve hiç ara vermeden...
Kapının açıldığına dair bir ses duyduğumda son kez arkama dönerek arabasının içinden beni izleyen River' a el salladım. Huzursuz bir tebessümle o da bana karşılık vermiş ve ardından içeri girmiştim.
Güzel ve bakımlı bahçenin iri taşlardan yapılmış yolundan ilerleyerek sarayı andıran evin giriş kapısına doğru yürüdüm. Varmama birkaç adım kala kapı açılmış ve yeni uyandığı her halinden belli olan Zayn karşıma çıkmıştı. Erken bir vakitti zaten.
Beni gördüğünde donuk bakışlarında hiçbir değişim olmadı. Benim de ondan bir farkım yoktu.
Kapıyı tamamen aralayıp içeri girmem için kenara kaydı. Gergin bir şekilde içeri attığım ilk adımda elimde tuttuğum kamera çantasını istemsizce sıkmıştım.
"Hemen başlayalım. Yatağında yeni uyanırmış gibi kayda geçeceğim. Doğal ol ve gülümse."
"Bana ne yapacağımı öğretme." dedi soğuk bir sesle. Arkasını dönüp yürümeye başlayınca onu takip ettim. Büyük salonun ardındaki merdivenlere yönelmiştik. "Sen de rol yapman gerektiğini unutma. Kamera arkasında olsan da samimi davranmalısın."
"Ne yapacağımı biliyorum."
"İyi."
Evinin dekoru abartılı değildi. Hatta beklediğimden daha az eşyası vardı ve bunun ferahlatıcı olması gerekirken hissettirdiği tek şey soğuk bir yalnızlıktı. Her şey çok donuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
persona • zm
FanfictionSev beni. Çünkü aşk yok ve ben elimden gelen her şeyi denedim. -Jonathan Safran Foer 25920