until the sun goes down

1.9K 189 59
                                    

Arabamı uygun bir yere park edip yan koltuktaki çantaları alarak dışarı çıktığımda arabayı kilitledim ve eve doğru yürüdüm. Her şey dünkü gibi başlamıştı. Bahçenin kapısından içeri girişim, güzel bahçede yürüyüşüm ve sonra da eve varışım... Yeni uyandığı belli olacak şekilde kapıda bekliyordu.

Hiçbir şey söylemeden odasına çıktık. Ne yapacağımızı ikimiz de biliyorduk. Dolayısıyla doğruca yatağının içine kıvrıldı ve ben de bu sırada çantadaki kamerayı çıkararak son ayarlamaları yaptım. Bir an önce bugünün bitmesini diliyordum. Akşam olduğunda eve gidecek ve River ile pasta yapacaktım. O saate dek Zayn' e katlanacak olmanın gücünü bana veren şey de buydu zaten.

Kamerayı açıp yatağının yanına gittiğimde gözlerinin kapalı olduğunu gördüm. Şimdiden role girmişti anlaşılan.

Kaydı başlatıp "Kayıttayız." dedim. Ama gözlerini açmamıştı.

Gerçekten uyuyor muydu lanet olsun?

"Zayn?" dedim yumuşak bir sesle. Tepki vermeyince bir kez daha ona seslendim. Bu da yeterli olmayınca kamerada elim görünmeyecek şekilde eğilerek belini dürttüm. Gözlerini yavaşça aralayarak anlık bir şaşkınlıkla bana baktı. Uyku sersemliğinden olsa gerek bir an için neden burada olduğumu unutmuş gibiydi.

"Günaydın."

Gülümsedi. Tebessümü sıcacıktı. "Günaydın. Yine çok erken geldin."

"Bence sen çok uykucusun."

Ya da gece eğlencelerinden uyumaya vakit bulamıyordu.

"Olabilir."

İç çekerek üzerindeki pikeyi ittirdi ve yataktan sıyrılarak odasındaki tuvalete doğru yürüdü. "İşeme zamanı."

Tuvalete girip kapıyı kapattığında kaydı durdurarak mutfağa indim. Onu beklerken dünkü gibi bir ilgiyle bu metal mutfağı inceliyordum. Ama bu olumlu anlamda değildi. Buradaki her şeyde bir iticilik vardı. Belki de bunun sebebi benden kaynaklıydı, bilmiyorum.

Daha dinç bir şekilde mutfağa girip buzdolabına yöneldi. Dolabı açmadan önce kaydı tekrar başlatıp "Bugün nasıl hissediyorsun?" diye sordum.

"Harikayım. Her zaman iyiyim."

"Diğer oyuncular gibi fazla yorgun hissettiğin çöküşler yaşar mısın?"

"Ben kelimelere inanırım." dedi iki tane yumurta çıkarıp. "İyi olduğumu söylüyorsam iyiyimdir. Burada önemli olan söylediklerine duyduğun inanç."

"Pozitif sözler, pozitif hayat. Ne demek istediğini anladım."

Gülümseyerek bana baktı. "Aynen öyle."

Birkaç malzeme daha alıp ayağıyla buzdolabını kapattıktan sonra elindekileri tezgaha koydu.

"Sen de bahsettiğin çöküşlerden yaşar mısın?"

Kamerayı indirip sertçe ona baktım. "Bana kişisel sorular sorma. Sadece senin hakkında konuşacağız."

"Doğal olmamı istemiyor musun amına koyayım?"

"Kes sesini ve dediğimi yap."

Gözlerini devirerek duyamayacağım sözler mırıldandı ama kamerayı kaldırdığımda yüzünü iyi bir hale getirmişti. Yiyeceklerle uğraşırken ona sorular sormaya devam ettim.

"Bugün neler yapacaksın?"

"Kahvaltı yapıp biraz oyun oynayacağım. Sonra spor yapacağım ve ardından da sete gideceğim. Uzun bir gün beni bekliyor."

persona • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin