things that arise

2K 209 42
                                    

Karavanın arka tarafında kalan geniş koltukta uzanırken hayatımın boktanlığını düşünüyor ve sık sık iç geçiriyordum. Neden burada olduğumdan da bir fikrim yoktu üstelik. Saatlerce süren çekimlerinin olduğu anlarda burada beklemem saçmalıktı fakat gitmeme izin vermiyor, gidersem de beni ajansıma şikayet edeceğini söylüyordu. Bu tehditlerden bıkmıştım. Bu karavanda olmaktan da bıkmıştım.

Sigara içmek ve biraz da hava almak için dışarı çıkmaya karar verip koltukta oturur pozisyona geçtiğimde karavanın kapısı açıldı ve yüzünde sahte kan ile topraktan oluşmuş kirli makyajıyla içeri girdi. Kirli görünmesine rağmen hoş kokulu parfümü anında karavana dolmuştu.

Kapıyı kapatıp büyük aynalı masanın önündeki sandalyeye oturduğunda umursamaz gözlerini üzerimde dolaştırdı. Aynı zamanda masadaki paketten aldığı bir sigarayı kanlı dudaklarının arasına sıkıştırıp çakmakla ucunu ateşlemişti.

"İçeride sigara içiliyor muydu?" diye sordum biraz şaşırarak.

Aralıklı ağzından dumanı serbest bırakıp "İsteğini yap." dedi öylesine.

Ben de bir sigara yakmıştım. "İstediğim şey bu cehennemden gitmek aslında."

Rahatça arkasına yaslanıp ezici bakışlarla beni izlemeyi sürdürürken "Gidersen ne yapacağımı söyledim." dedi.

"Şımarık ve bencil çocuklar gibisin."

"Yani?"

"Sana katlanamıyorum."

"Duygularımız karşılıklı Eva."

Abartılı bir şekilde gözlerimi devirip öfkeyle gülmüştüm. "Bana katlanamıyorsan gitmeme izin ver amına koyayım."

"Bu belgeseli umursuyorum. Anlayacağın gidemezsin."

"Belgesel sikinde bile değil. İstediğin tek şey beni çıldırtmak."

Aldığı yeni nefesten sonra dumanı dışarı bırakırken dudaklarında lanet bir gülücük oluşmuştu. "Seni çıldırtmakla değerli zamanımı harcayamam. Kendini çok önemsiyorsun."

Gözlerimi kısıp hırsla "Seni öldürmek istiyorum." dedim.

Cevapsız kalıp sigarasından bir derin nefes daha çekti.

"Neyse ki üç gün sonra bu saçmalık bitecek."

Kendimi avutabileceğim tek şey buydu.

"Benden bu kadar kolay kurtulabileceğini düşünmüyorsun değil mi?"

Bu söylediği şey beni öyle şaşırtmıştı ki, birkaç saniye boyunca herhangi bir tepki verememiştim. O da bu tepkisizliğimi şeytani yüzüyle izleyip bitmemiş sigarasını tablaya bastırdıktan sonra ayağa kalkmıştı. Karavanın kapısına doğru yöneldiğini görünce ben de hemen ayaklandım.

"Ne demek istiyorsun?"

Cevap vermeden kapıyı açıp dışarı çıkınca tereddüt etmeden ben de çıktım ve birkaç adım öne atılarak kolunu yakalayıp onu kendime çevirdim.

"Ne yapacaksın lanet olsun? Bana tekrar şantaj yaparsan-"

"Benden bu kadar çok korkma." dedi gülümseyerek.

"Korkmak mı?" Güldüm. "Elimde kariyerine büyük zarar verebilecek bilgiler var. Dünyanın, senin ne kadar boktan birisi olduğunu bilmesini ister miydin? Bence sen benden korkmalısın."

Eliyle sahte kılıcının kabzasını tuttu. "Zorbalık videosu bir kanıttı, evet. Ama elinde başka siktiğimin bir kanıtı yok."

Sırıtarak kollarımı birbirine bağladım. "Naomi' yi hatırlıyor musun? Naomi Carroll."

persona • zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin