Kulaklık kulağımda, son ses müzik dinlerken büyük bir çarpışma sesiyle irkildim. Kulaklığın tekini çıkarıp etrafıma bakındım. Yaklaşık 20 metre arkamda, duvara çarpmış olan bir araba gördüm. Çok kötü bir kazaya benzemiyordu, ama o sesten sonra emin olamadım. Gidip bakmaya yeltendim. "Ya okula geç kalırsam?" diye geçirdim içimden. Biraz sonra "AMAAN, KİMİN UMRUNDA" dedim ve çantamı yere bırakıp kazanın olduğu yere doğru yürümeye başladım.
Oraya yaklaştıkça farklı bir his kaplıyordu içimi. Gözümün önünden bir şeyler geçiyor gibi oldu. Hislerim beni yanıltmamıştı yine. Bir anda gündüz, karanlığın içine sindi adeta. Etraf karardı, o sırada adımlarımı yavaşlattım. Geriye doğru yavaşça birkaç adım attım arkamı dönmeden.
Gözlerimi kapatıp, olanları görmezden gelmeye çalıştım. Çantama doğru yöneldim ve eğilip çantamı aldım. Halen çalan müzik, bir şeylere işaret ediyor gibiydi.
"GÖZÜNÜ AÇ ÇOCUK, GÜNAHLARIN YAZILMADAN. ELİMİ TUT ÇABUK, MELEKLERİN RUHU DUYMADAN, VE SONRA..." (maNga- Gözünü Aç Çocuk)
Evet ya. Cidden, vardı bir şeyler. Yani, tesadüf olamazdı, öyle değil mi? Çantamı tekrar bırakıp, herhangi bir olay karşısında kaçmaya hazır halde bir kez daha yöneldim oraya doğru. Oradan uzaklaştığımda etraf düzelir gibi olmuştu, ama yaklaştıkça yine kararmaya başladı. "Ne olacaksa çabuk olsun ya, kendimi germenin bir anlamı yok" diye geçirdim içimden. Korkmuyor değildim hani. Zaten korku üzerine kuruluydu her şeyim bu hikayede.
Her neyse. Arabaya yaklaştığımda -o sırada kulağımda bir çınlama sesi de başlamıştı, ve en çok korktuğum şeylerden biriydi bu- etrafta kimsenin olmadığını gördüm. Evet, arabanın içinde de yoktu kimse. "Aptal mıyım ben, niye geri döndüm ki göz göre gör---" derken iç sesim dahi sustu. Nefes almayı dahi kestim. Arabanın ön camında parlayan bir kağıt vardı. "Beni al" dercesine duruyordu orada. Camlara dokunmamaya çalışarak aldım kağıdı oradan. Aradığım şey buymuş, sanki bir zafer kazanmış gibi hissettim.
Sadece o kağıdı alıp uzaklaştım oradan, kurcalamadım etrafı. Zaten bir şey parlaksa güzeldir, dikkat çekmeye çalışıyordur ve önemlidir öyle değil mi?
Kağıtta yazanları okumaya çalışıyordum, ama bildiğim bir dil ya da alfabe değildi. Kendi kendime "Bir ara tekrar bakarım" deyip çantamın içine attım kağıdı. Okula geç kalacağım kesindi, ama acele edersem yetişebilirdim belki.
Sınıfa öğretmenden saniyeler önce girip yetiştim derse. En arkalara oturdum, ve kağıdı açıp incelemeye başladım. Yanımdaki arkadaşım "O ne?" diye sordu fısıltıyla. "Ş-şey. Oyun için nakit kodu sadece." gibi bir yalan savurdum gelişigüzel. İnanmış mıydı bilmiyorum, ama umursamıyormuşçasına kafasını çevirdi.
Zil çaldığında hemen Aleyna'nın yanına gittim elimde kağıtla birlikte. Dışarı çıktığımızda kağıdı gösterdim ona. "Aaaa ben bunun ne olduğunu biliyorum gibi!" dedi. O an her şeyin bittiğini hissettim. Kutulduğumuzu düşündüm. Biraz sonra da "Vazgeçtim, bilmiyormuşum." diye ekledi. "E ama oldu mu şimdi? Hevesim kursağımda kaldı." deyip güldüm. Biraz ciddiyet takınarak "Peki, sana çağrıştırdığı herhangi bir şey var mı?" diye sordum daha sonra. Çünkü bizim birbirimizi kaybettiğimiz sırada bir şeyler görmüş olabilirdi. Ben buna benzer bir şey hatırlamıyordum. Yani, en azından öyle bir şeyi kaydetmemişti hafızam.
Gün boyu kağıt hakkında konuştuk. Bu bir işaret olmalıydı, çünkü yaşadıklarım hiç normal değildi. Ayrıca başka bir açıklaması da yoktu. Dünyada kaç kişi bizim gibi bir hayata sahipti ki? Üstüne üstlük duvara çarpan arabanın içinde hiç kimsenin olmaması... Başka bir yola çıkmıyordu hiçbir ihtimal.
Okul çıkışında birbirimizi görmeden gittik ve bu dönem dersleri hiç umursamadığımızdan ikimizin de notları yerlereydi. Rüyanın içine kendimizi kapatmış, bu tarafta, gerçek yaşantımızda hiçbir şeyi takmaz olmuştuk. Ha, rüyanın da gerçekten bir farkı yoktu, ama yine de yaşamamız gereken bir hayatımız vardı bizim...
--------
Eve geldiğimde kağıtta yazanların ne olduğunu bulmak için biraz araştırdım, ama hiçbir sonuç alamadım. Son çare olarak, farklı alfabeleri araştırmaya başladım. Burada yazanlara benzer bir resim gördüm. Aynı kağıt internette, bir başkası tarafından paylaşılmış, kısaca "bu ne" diye sorulmuştu. Fotoğrafa tıkladım, kaynağı görüntüle'ye basar basmaz "Aradığınız sayfaya ulaşılamıyor, sayfa mahkeme kararı veya içerik sahibinin telif hakkı nedeniyle kaldırılmış olabilir." gibi bir yazı çıktı karşıma. Detaylar saklanıyordu demek ki biri tarafından.
Sadece resmi bilgisayarıma kaydedip, tamamen yakınlaştırarak incelemekle yetinebildim. Gözlerimi kapattığımda bir şeyler görmeye başladım. Yüzü bembeyaz boyalı bir adamın (?) suratındaki bütün deliklerden bir ışık çıkıyordu. Gerçekten korkunç görünüyordu. Gözlerimi açmayı denedim, ama olmadı. Hareket dahi edemedim, olduğum yere yığıldım. Bilincim açıktı, ne olduğunu hissedebiliyordum ama fiziksel olarak tepki vermem imkansız gibi görünüyordu.
Biraz sonra , beynim adeta beni ele geçirdi. Hislerim yok olmuş, karanlık bir boşlukta yürürken buldum kendimi. Gerçek olmadığını biliyordum bunun. Rüyada da değildim, çünkü buranın orayla hiçbir alakası yoktu. Hem, Aleyna da yanımda değildi. Kendimi buna inandırmıştım. Etrafa bakındım. Tüm karanlığın içinde, çok uzakta, kalem ucu büyüklüğünde bir ışık görüyordum. Koşmaya başladım. Karanlığı sevmiyordum da zaten. Kurtulmak istiyordum. Işığa yaklaştıkça daha da belirginleşiyordu.
Işığa ulaşıp ona dokunduğumda ise, bir şeyler görmeye başladım. Yine o kağıt parçası vardı. Fakat, bir şey daha vardı. O da kağıda benziyordu, ve onun üzerinde de okuyamadığım yazılar vardı. İkisi, arka arkaya konulduğunda birbirini tamamlıyordu.
Bir kuvvetin beni çekmeye başladığını hissettim. Gerçekten güçlüydü. Gittikçe güçleniyordu da. Son bir hamleyle, iki kağıdı da aldım elime. O sırada o karanlık yerden de kurtuldum. -gibi görünüyordu yani...-
Kendime geldiğimde gözlerimi odamda açtım. Evet, bu sefer gerçekten açtım gözlerimi. Yerde yatıyordum. Ayağa kalktım ve ellerimde bir şeyleri sıkı sıkıya tuttuğumu fark ettim. Aynen öyle! Son bir hamleyle aldığım iki kağıt da elimdeydi. İkisini arka arkaya koydum, yine karışık bir şeyler yazıyordu, ama bu sefer okunabiliyordu. Bir çeşit bilmece gibiydi. Kağıtları rastgele bir defterin arasına sıkıştırıp, kafamı dağıtmak için bir şarkı açtım.
"HALİM ORTADA YİNE, ELLERİMDE KAN
HİÇ DERİNLERE İNEN, KALMADI YARAM
BEN Kİ KALBİNE GÖMÜP, İÇERDE AĞLAYAN
ŞİMDİ AKSİNE ÇIKIP, ZİNCİRLERİNİ KIRAN..." (maNga- Işıkları Söndürseler Bile)SELAMLAR HERKESE! HİKAYEYE UZUN SÜREDİR YENİ BÖLÜM ATMIYORDUM, AMA ARTIK O EKSİĞİ KAPATICAM. YAKLAŞIK 3 HAFTADA 2K'DAN 3.1K'YA ULAŞTI HİKAYE. OKUYAN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜRLER. AYRICA, 2-3 GÜNDE BİR YENİ BÖLÜM BULABİLECEKSİNİZ ARTIK. BİR DE, HATALARIM VARSA BANA BİLDİRİRSENİZ SEVİNİRİM. SON OLARAK, VOTE VEREREK HİKAYEYE DESTEK OLURSANIZ DAHA ÇOK SEVİNİRİM. KENDİNİZE İYİ BAKIN, BOL BOL SU İÇİN. HOŞÇAKALIIIIN! :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Science Fiction"Bir rüya ne kadar gerçek olabilir?" "Sizi ne kadar kendi içine hapsedip, geri dönüşü olmayan bir çukura sürükleyebilir?" "Sizi içten içe nasıl yok edebilir?" Belki de, asla bitmeyecek olan bu korkunç rüyanın, iki insanı sonsuza dek birbirine bağla...