[14. BÖLÜM]

271 21 7
                                    

        Aleyna'yı yargılayamamıştım yaptıklarından dolayı, bu da bana çok kötü hissettiriyordu. Gözlerimin önünde bir arkadaşımın yok olmasını görsem de, ona kızamıyordum. Çok ani olmuştu çünkü her şey. "Beni cidden sevdiği için mi yapmıştı, yoksa sadece çıkarları için mi?" sorusu beynimi kazıyordu adeta. Kendi kendime "İyi de, neden biz dedi ki? Ya cidden 'biz' olmak istiyor, ya da burada birbirimize bağlı olduğumuzu kastediyor." diye geçiştiriyordum, ama bu hiçbir işe yaramıyordu. Daha o cesareti gösterip soramamıştım da bunları Aleyna'ya. Büyük ihtimalle de asla soramayacaktım zaten.

       Belki bunları ondan beklemediğimden öyle düşünüyordum. Onun beni değil de, benim onu korumam gerektiğini yazmıştım kafama. Kesin yargılar oluşturduğum için farklı geliyordu bana. Ayrıca, yaşadıklarım nedeniyle kendimce kurduğum parodiler de doğru olabilirdi. Her şeyin bir anlamı olmalıydı burada.

        Hem bunlardan daha öneml bir sorunumuz vardı, Yağız buraya geldiyse başka birileri de olabilirdi. Ayrıca Yağız bildiklerini kimseye anlatmış mıydı, o da bir soru işaretiydi bizim için.

        İkimiz de o olaydan sonra, sessizce bir köşeye çekilmiştik. Şokunu atlatmak kolay değildi. Az önceki soğukkanlı Aleyna'dan eser kalmamış, aksine yüzü bembeyaz olmuş biri duruyordu karşımda. Yüzünde cidden dehşete düşmüş bir ifade vardı. Biraz sonra bana dönüp derin bir nefes aldı konuşmak için, ama konuşamadı. Ondan önce ben başlayıp "Söyleyebilirsin." dedim. "İkimizin de konuşması gereken çok şey var."

        Tekrar derin bir nefes aldı ve başladı konuşmaya. 

        "Ben... Ben gerçekten Yağız'a bunu neden yaptığımı bilmiyorum. Sanki, o an oradaki kişi ben değildim, başkası yönetiyordu beni." dedi. Gözlerinin içine baktım sadece. Hiçbir şey söylemeden öylece baktım. Evet, ağlamaya hazırdı. Zaten, titreyen dudaklar da destekliyordu düşüncemi. Galiba az önce birini öldürmüş olsa da, onun bir kız olduğunu unutuyordum. O da gayet normal bir kızdı ve onun da duyguları en az diğerleri kadar hassastı. Öyle olmalıydı yani. İçimdeki "O az önce birini öldürdü, sence o normal bir kız mı?!" dürtüsü sürekli beynimi didikliyor olsa da, iyi düşünmeye çalışmıştım.

        Belki kendimce benim onu korumaya söz vermiş olmamdan böyle hissediyordum. Dediğim gibi, onun beni değil, benim onu korumam gerektiği düşüncesi yüzündendi bu beynimdekiler. Buradan kurtulacak olan kişi oydu, ben değildim. Kafamda öyle olmasını planlamıştım. Kısaca onun için benim birilerine kıymam gerekiyordu, sadece rolleri değişmemiz korkutucu derecede şaşırtıcıydı. Bundan memnun olmam gerekiyordu, beni korumaya çalışmasından yani, ama bu bana biraz garip gelmişti.

        O an istemeden ağzımdan birkaç kelime döküldü: "Yağız gibi, beni de öldürecek misin?" dedim istemsizce. Bunu neden dediğimi bilmiyordum, ama gerçekten söylemek isteyeceğim en son şeydi bu. Tam o sırada, Aleyna'nın dökülmeyi bekleyen gözyaşları tek tek süzüldü yüzünde. Bana dönüp, hıçkırarak ağlarken "Olayı yaşadığımızdan beri beni bir seri katil olarak görmenden korkuyordum, şimdi de o oldu. Lanet olsun!" dedi ve hemen sonrasında kafasını kollarının arasına gömdü. Orada sessizce ağlıyordu ve bunun sorumlusu olduğum için gerçekten çok kötü hissediyordum.

        Aradan biraz zaman geçmiş, ama Aleyna hala en ufak bir tepki vermemişti. Biraz sonra yerinden kalktı ve yürümeye başladı. "Nereye gidiyorsun?" diye sorduğumda cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Biraz uzaklaştığında kalkıp arkasından yürümeye başladım. Giderek hızlanan adımları, gözden kaybolabilme riskini artırıyordu. Nereye gittiğini kendi de bilmiyor gibi bir hali vardı. "Nereye gidiyor ki bu?" diye içimden geçirirken koşmaya başladı. Ben de peşinden tabii.

        "Beni de bekle!" diye bağırdım, ama yine tepki vermedi. Gerçekten korkuyordum. 

        Uzun soluklu bir koşunun ardından, istediği yere ulaşmışçasına durdu. Ben de yanına kadar koşup olduğum yere yığıldım. Normalde ben koşmaktan asla yorulmazdım, ama bu sefer öldüğümü hissediyordum işte. Aleyna'ysa hiçbir şey olmamış, sanki o hiç koşmamış ve yorulmamış gibi dimdik ayaktaydı. "Acaba robot mu bu kız?" diye düşünmemiş değildim.

        Nefesimi toparlayınca ayağa kalkıp "Sen şizofren misin kızım?" diye çıkıştım. Sonunda bana cevap verdi, ama verdiği cevabı pek beğenmemiştim. Bir yeri işaret etti ve "Kes sesini de şuraya bak." dedi. Baktım, gösterdiği yer bir mezarlıktı. Evet, cidden bir mezarlık. Burada, bir mezarlık...

        Ben "Buradan hemen tüysek iyi olac---" derken sözümü kesti ve kolumdan çekiştirerek "Gel benimle!" dedi. "Farkındaysan bir mezarlığa doğru gidiyoruz. Bu göre göre ateşe atlamak gibi bir şey!" dediğimde ise "Sadece gel!" diye karşılık verdi. Gördüğü ya da bildiği bir şey olmalıydı.

        Mezarlığa yaklaştığımızda ise birçok açık mezar gördüm. Sadece 2 tanesi doluydu ve mezar taşlarında "Yağız Gökalp" ve "Ada Şimşek" yazıyordu. İkisi de okuldan arkadaşımdı benim. Yağız'ı biliyorduk, tamam. Ama... Yoksa, gelecekte miydik biz? Ada ölmüş olamazdı. Hem, Ada'nın burayla ne ilgisi vardı ki? 

        Hemen dönüp Aleyna'ya "Bizi buraya sen getirdin, hadi söyle şimdi. Anlat olayı tüm ayrıntılarıyla." dedim. "Yemin ederim ki bir şey bilmiyorum." diye karşılık verdi. Yalan söylese anlardım, çünkü insanların yalan söylediğini anlamak hiçbir zaman zor gelmezdi bana. "Peki öyleyse, neden buraya getirdin bizi koşa koşa?" dedim. "O sesi sen de duymadın mı? Kaynağı bu taraftaydı ya işte." dedi. "Hayır, duymadım. Ayrıca bu lanet rüya ne zaman bitecek?" diye bağırdım. "UYANMAK İSTİYORUM ARTIK!"

------------

        Yavaş yavaş akşam oluyordu. Biraz mezarlığın etrafında dolandık, ama bir şey bulamadık. Sonunda buranın yakınlarında bir yerde biraz konaklama kararı aldık ve konaklayacak bir yer aramaya başladık. Saklanmamız gerekirdi, yoksa olacakları ve bu gömülü ve açık mezarların sırrını çözemezdik. O sırada Aleyna "Belki de koskoca bir ölüm oyununun içindeyizdir, ha?" dedi. "Kim bilir..." diye cevap verdim. "Belki de bizim sonumuz bile çok yakın..."

        Tam o anda Aleyna'nın arkasından bir bıçak fırlatıldığını gördüm. O anki refleksle birden Aleyna'yı yere itip bıçağın önünden çekilmesini sağladım, ama aynı çevikliği kendim için gösterememiştim. Bıçak tam boynuma isabet edecekken son bir hamleyle sağa doğru atıldım. Evet, boynum kesilmişti, ama sadece bir sıyrıktı. Derin bir sıyrık...

        Büyük sızı içinde yere düştüm. En son kulaklarımın çınlamaya başladığını, ve gözlerimin ağırlaştığını hatırlıyorum. Ben yerdeyken Aleyna bir yandan etrafı kolaçan ederken, bir yandan da uyanmam için sarsıyordu beni. Sonrası büyük bir boşluk, ama o boşluktan sonra birisi tarafından sürüklenerek götürüldüğümü hatırlıyorum. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Belki de ölüme doğru gidiyordum...

 VOTE VE YORUMLARINIZLA DESTEK OLURSANIZ SEVİNİRİM. ^^ *multimedya o bıçak sahnesi işte*

SELAM HERKESE! 15 TATİLDE BİRDEN FAZLA BÖLÜM ATMA GİBİ BİR PLANIM VARDI, AMA DERSHANE FALAN FİLAN DERKEN ZAMANIM OLMADI.  AYRICA BÖLÜM BİRAZ KISA, FARKINDAYIM. BİR DE, LİNKTEKİ KİTABA GÖZ ATARSANIZ ÇOK MUTLU OLURUM. ARKADAŞIMIN KİTABI. ŞİMDİDEN ÇOK TEŞEKKÜRLEER. ^^ http://www.wattpad.com/story/31779108-%C3%BCtopya ( justlionessx / Ütopya )

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin