Bölüm 1; Tanışma

86 10 9
                                    

 Uykusuz kaldığım için sandalyemden düşünce, aklıma saatin kaç olduğu geldi. Saat 2.27'ydi ve ben bu saate kadar 2 ay sonra katılacağım resim yarışması için onlarca tuval harcamıştım. Bir türlü ilham gelmiyordu ve henüz ne çizeceğime bile karar verememiştim. Bu işe kesinlikle yarın devam etmeliydim çünkü çok uykum vardı, bu hâlde resim çizmek sadece daha çok uykumu getiriyordu.
 Ertesi gün ise yine hiçbir şey değişmedi. Yine tek işim yalnızca fırça ve tuvale bakmaktı ve bu hiç iç açıcı görünmüyordu. Bugün mutlaka dışarı çıkıp hava almam gerekliydi çünkü kaç gündür evde resim çizmeye çalışıyordum ve ilham bulamamak; beni daha da karamsarlaştırıyordu, ayrıca tuvalim ve boyam da bitmişti. Evet, kesinlikle dışarı çıkmalıydım..
 Tüm bu düşüncelerimden annemin sinirli sesiyle sıyrıldım. "Kumsal, gelsene kızım duymuyor musun beni, kahvaltı hazır diyorum!" Annemin dediğine göre tam 3 dakikadır beni çağırıyordu ama ben duymuyordum. Hâliyle biraz sinirliydi, ama bence bu huyuma 16 yıldır alışması gerekiyordu.
 Üstünkörü bir kahvaltı yaptıktan sonra anneme dışarı çıkacağımı söyledim. "Vaay kızım senin dışarı çıktığın günleri de mi görecektik!" diye içeri giren babamın keyfi gayet yerindeydi. Annem de babamın kahkahasına katılarak onu tasdikledi. Evdekiler -kedim Biftek de dahil olmak üzere- şaşkındı ama bir yandan da mutluydular çünkü çok asosyal bir kızdım ve tek aktivitem evde oturup resim çizmekti.
 Bizimkilerin şakalarından kurtulup nihayet evden çıkabilmiştim. Aldığım şeyleri tekrar kontrol ettim. Kulaklığım, telefonum, malzemeler için para, yedek anahtar.. Evet, sanırım hepsi tamdı. Ve asansöre binmeden önce her zaman yaşadığım tâlihsizliği yaşadım; asansör üçüncü kattaydı ve bizim evimiz apartmanın on beşinci katıydı.. Buna şaşırmadım çünkü hep başıma gelen bir saçmalıktı. Apartmanın ikinci asansörünü ise kullanamıyorduk çünkü aylardır bozuktu ve cimri yöneticimiz hâlâ yaptırmamıştı.
 Listemden bir şarkı seçip açtığım sırada, aynı zamanda asansörü çağırmıştım. Sanırım bugün kötü geçecekti çünkü yaklaşık beş dakikadır asansör üçüncü kattaydı ve meşgul görünüyordu. Biraz daha bekledikten sonra daha fazla dayanamayacağımı anladım ve merdivenlerden inmeye karar verdim. Bundan nefret ediyordum ama başka şansım yok gibi görünüyordu.
 Üçüncü kata ulaştığımda kesinlikle çok sinirliydim çünkü benim yaşlarımda bir çocuk kapının orada bir şeyler yapıyordu. Bu çocuk yüzünden akşam ayak ağrısı çekecektim. "Hey! Ne yapıyorsun sen?!" Çocuğa buz gibi sesimle bağırdım. O ise benden daha sinirli görünüyordu. Nedenini anlamak için biraz daha yaklaştım. Çocuğun elinde bir kablo vardı ve çekiştirip duruyordu. 
 "Ne yapıyor gibi duruyorum?" sesi, sebepsizce çok garibime gitmişti.
 "Asansörden kablo çalıyor gibi duruyorsun." cevabıma sinir bozukluğuyla güldü fakat ben gayet ciddiydim.
 "Bence sıkışan kulaklığımı çıkarmaya çalışıyorum." Ne yani kulaklığını asansöre mi sıkıştırmıştı?
 "Bu çok saçma!" dedim fakat bunu aslında içimden düşünmüştüm..
 "Bence de öyle." bu çocuk kesinlikle çok şımarıktı. Onu burada ilk defa görüyordum acaba apartmanda mı yaşıyordu, yoksa sadece misafir miydi?
 "Ben Arda, memnun oldum. Şimdi kulaklığım ile bakışman bittiyse başımdan çekilir misin?" farkında olmasam da bir süredir gerçekten kulaklığı ile bakışıyordum. Bunu fark edince kaşlarımı çattım ve merdivenlerden koşarak indim çünkü kızardığımı görmesini istemiyordum.
"Sanırım senin bir adın yok?" anlamlı bir şekilde sorduğu bu soruya; "Evet, ismim yok." gibi saçma bir cevap verdim. Şuan ne kadar kızardığımı hissedebiliyordum çünkü çok terlemiştim. Dilediğim tek şey, bugünün bir an önce bitmesinden başka bir şey değildi..

Hayatımın TuvaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin