Bölüm 7; Yarışma Başlasın!

45 5 48
                                    

Yazarken en eğlendiğim bölüm olabilir, umarım siz de okurken eğlenirsiniz, okuduktan sonra oy vermeyi ve düşüncelerinizi yazmayı unutmayın, iyi okumalarrrr.



Yarışma Başlasın!


İçimde kendimce bir savaş verirken, yarışma alanına yaklaştığımızı fark ettim. Alan, boş bir arazinin doldurulması ile oluşturulmuştu ve festival havası veriyordu. Kış olmasına karşın, insanlar ilkbaharın gelişini kutluyor gibiydiler ve tüm bu renk cümbüşünün arasında ben kendimi, rengarenk bir tuvalde siyah-beyaz bırakılmış zavallı karakter gibi hissediyordum. Bir yandan da içimden kendi kendime telkinler veriyordum.

"Tamam Kumsal, karamsar olma, yapabilirsin, başarabilirsin, aylardır bu yarışma için çabaladın ve amacına ulaşacaksın.."

Annem ve babam da bu müsabakanın benim için çok önemli olduğunun farkındaydılar ve heyecanlı olmam onlar için gayet normal görünüyordu. Annem ve babam beni aralarına aldı;
"Kızım, sana güveniyoruz, sen elinden geleni yaptın ve emekler elbet karşılığını alır. Asla telaşa kapılma, kalemin çok başarılı ve istediğin yere geleceksin." dediler. Daha doğrusu babam dedi ve annem her cümlesinden sonra onaylarcasına başını sallayarak gururlu bir şekilde bana baktı. Babamın bakışları o kadar derin ve sıcaktı ki, o an yalnızca gözlerinin samimiyetine bile inanarak bu yarışmayı kazanabilirdim.

Hani bazı bakışlar vardır ya, kendinizi ne kadar teselli etseniz de o bakış kadar yeterli gelmez size. Binlerce cümle, bir bakış kadar avutmaz sizi.. Babamın bakışı da, kendime verdiğim telkinleri tamamen önemsiz kıldı benim için. Tam o an arkadaşlar, tam anlamıyla 'Bu yarışmayı kazanacağım!' dedim. Buna tam anlamıyla o an emin oldum.

"Biliyorum baba, iyi ki varsınız."

Sonra üçümüz sarıldık ve kendimi artık çok enerjik hissediyordum. Kendime, bu günün tadını çıkaracağıma dair bir söz verdim. Annem ve babamın arasındayken, karşımdaki boş sandalyelere baktım, yarışmacılar oraya oturacaktı. Seyirciler ise bu sandalyelerin solunda bulunan diğer sandalyelere geçecekti, bu sandalyeler futbol sahasındakiler gibiydi; ama sadece bir kenardaydı ve daha azdı. Ortam 'Survivor Final' alanı gibi dekorize edilmişti, ama daha süslü ve daha renkliydi, ayrıca gerilimi daha azdı. Sandalyeler boştu, fakat ortalarda birinde biri oturuyordu. Gözlerimi kısarak baktığımda, Arda olduğunu gördüm. Arda bize bakıyordu ve muhtemelen uzun zamandır -yaklaşık beş dakika- bizi izliyordu. Acı bir tebessümle bana baktı. Nedenini bilmiyordum, ama çok üzgün görünüyordu. Tam seslenecektim ki annem benden önce davranarak beni çağırdı;

"Kumsal, hadi kızım tablonu bırakman gerek."

Yarışmacılar, sandalyelere geçmeden önce tablolarını jürilerin bulunduğu standın önüne bırakacaktı ve jüriler 'on' üzerinden puanlayacaktı. Yarışma toplam üç aşamadan oluşuyordu. İlk önce 50 kişiden 12 kişi seçiliyordu, -ben burayı geçmiştim- ardından 12 kişiden 4 kişi bir sonraki tura geçmeye hak kazanacak ve ilk dörde ödüller verilecekti. Ama benim hedefim birinci olmaktı ve olacaktım da.

"Geliyorum anne."

Tablomu dikkatlice bırakırken, diğer yarışmacıların da tablosuna göz attım. Benimki kesinlikle çok daha iyi görünüyordu. Arda'nın tablosunun karikatür olduğuna emindim, onunkini görebilmek için biraz daha göz gezdirdim. Sonunda karakalem bir tablo gördüm ve hızlıca önüne gittim. Biraz inceledim tabloyu, çok amatörce çizilmişti, yarışmada üçüncü tura atlayacağını düşünmüyordum. Kaşlarımı çattım. Allah'ım, gerçekten çok berbattı! Arda nasıl böyle bir şey çizdi, aklım almıyordu..

"Acaba sen kazan diye kötü mü çizdi?"

Saçmalık! Neden böyle bir şey yapsın ki? Sonra aklıma Arda'nın imzasına bakmak geldi. Yarışma kuralıydı, her yarışmacı tablosunun sağ ya da sol altına imza atmak zorundaydı. Sağ alt köşeye baktım, hiçbir şey yoktu. Başımı sol alt köşeye çevirdiğimde ise "Ataman Güner" adının altında rastgele atılmış bir imza duruyordu. Bu ismi nereden tanıyordum? Bu Arda'nın değilse, Arda'nınki neredeydi?

"Kızım hadisene, bari bugün dalma düşüncelere. Jürilerin gelmesine yarım saat kaldı. Sandalye bulamayacaksın."

Fark etmesem de yaklaşık on beş dakikadır domates seçer gibi tablo arıyordum. Dönüp arkama baktığımda dokuz yarışmacı yerini almıştı, ama Arda az önce oturduğu yerden kalkmış seyircilerin oturacağı bölüme geçmişti. Neden oradaydı? Yarışmayacak mıydı? Pes mi etmişti? Ne olmuştu da yarışmayı bırakmıştı?

Hayatımın TuvaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin