Vazgeçiyor gibiyim, ne olur izin verme.
***
Ertesi sabahın ilk ışıklarıyla diğerlerinin bizi bulacağını ümit etmiştim. Ama kimse gelmedi. Ya kokumuzu alamıyorlardı ya da başka bir şeyle meşguldüler. Pencerelerden içeri vuran güneş ışığı yüzünden gözlerimi kıstım. Kali ve adamları bizi bırakıp gitmişti. Anlaşılan Scott'ı bulup şantaj yapmayı planlıyordu.
"Günaydın." dedi Allison. Ağrıyan sırtından dolayı inledi ve boynunu esnetti. Bütün geceyi sandalyeye bağlı vaziyette geçirince insanın bütün vücudu ister istemez tutuluyordu. Ona "Günaydın," diye karşılık verdikten sonra ayağımla Lydia'nın dizine vurdum. İrkilerek uyandı ve etrafına bakındı. "Sana da günaydın." Hâlâ olduğumuz yerde saydığımızı hatırlayan Lydia yüzünü buruşturdu. "Lanet olsun! Hâlâ gelmediklerine inanamıyorum." Omuzlarımı silkip bacaklarımı uzattım. Bomboş katta görebildiğim tek şey gri duvarlardı. Allison üstümüzü işaret ederek "Kurtboğan," dedi. "Hepimizin üzerine yerleştirmişler. Muhtemelen bizi bulamama sebepleri de bu."
Başımı eğip gömleğimin cebine baktım. Bir şey göremeyince üfledim ve yüzüme doğru uçan tozla öksürdüm. "Siktir," diye mırıldandım, boğulurken. Burnumu omzuma sildikten sonra bağırdım. "Lanet olsun dostum! Burada öylece bekleyemem!" Tam o sırada alt kattan sesler gelmeye başladı. Kaskatı kesildik. Birbirimize bakarken Kali'nin geri geldiğini, Scott'la anlaşmazlık yaşadıkları için bizi öldüreceğini, ikisini korumak için hiçbir şey yapamayacağımı, kapana kısılıp kaldığımızı düşündüm. Neredeyse diz çöküp yalvarmaya hazırdım. Neredeyse. Sonra merdivenlerdeki ayak sesleri yaklaştı ve nihayet birinin kafasını gördük.
Gözlerimi birkaç kez kırpıştırmam gerekti çünkü gelen Derek'ti. Jennifer'ı da yakasından tutmuş sürüklüyordu. Kurtboğan kokusunu alınca yüzünü buruşturdu ama bizi görünce "Nihayet." diye mırıldandı. Jennifer'a ters bakışlar atarak kenara fırlatırken bize yaklaştı. "Sen- ne? Nasıl?" Lydia sormak istediklerimi benim yerime sorarken dilim tutulmuş gibi oturmaya devam ettim. Derek'e bağırmak hayatımda yaptığım en rahatlatıcı şeydi ama şimdi haksız çıkmıştım. Yanlış yaptığımı gözüme sokuyordu. En kötüsü de onun haklı olmasıydı. Bütün bunlar benim suçumdu.
"Haftalarca bu kadına nasıl katlandım sanıyorsun." dedi Lydia'ya. Bir yandan da beni çözüyordu. Beni çözünce Allison'a geçti. Ben de Lydia'nın ellerini çözdüm. Hâlâ tek kelime edemiyordum. "Sağ ol Derek." dedi Allison. Yüzünde mesafeli ama samimi bir bakış vardı. Derek ona hafifçe gülümseyerek karşılık verdikten sonra üstümüzü işaret etti. "Şu şeylerden kurtulun da gidelim. Kali ve Scott birbirini parçalamadan önce acele etmeliyiz."
Bir şey söylememi beklermiş gibi yüzüme baktığını fark ettim. Bakışlarımı kaçırarak alelacele gömleğimi çıkarıp silkeledim. Allison ve Lydia da ceketlerini silkeliyordu. Merdivenlerden telaşla indim ve gömleğimi giyerken binadan çıktım. Şimdi onun yüzüne asla bakamayacaktım.Arabaya bindiğimizde öne oturmayı reddettim, biz de üç kişi arka koltuğa sıkıştık. Jennifer önde oturuyordu ve etrafa yaydığı auraya bakılırsa hepimizi öldürmek istiyordu. Derek'in dikiz aynasından bana baktığını üçüncü yakalayışımda sabrım taştı ve bir volkan gibi patladım. "Bize neler olduğunu anlatacak mısın?" Ani ve yüksek çıkışım karşısında herkes kısa bir şok geçirdi. Kafamı cama vurmama engel olan tek şey Derek'ten açıklama bekliyor olmamdı. Dudağı alaycı bir başkaldırışla yukarı kıvrıldı. "Jennifer'ı inandırmak için önce sizi inandırmam gerekiyordu. Kali'nin yerini öğrenmeyi onun sayesinde başardım."
"Neden?" Öfkemi güçlükle kontrol etmiştim. Sesim fırtınadan önce esen rüzgar gibiydi. Derinden geliyordu. "Onu sevdiğini söylemen gerçekten gerekli miydi?" Neredeyse kendi kendime mırıldanmıştım ama Derek'in kulakları bunu gayet net duymuştu. Jennifer göz devirerek "Sizin de icabınıza bakacağım," dedi. "Sevgili Derek, hayatının hatasıydı." Derek onun kafasını torpidoya vurdu ve kadın inleyerek burnunu tuttu. Küfretmesi beni garip bir şekilde mutlu etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
they can't take you from me [sterek] b×b
FanfictionTeen Wolf Fanfiction | Sterek Derek'in sesini tünelin ucundan geliyormuş gibi duydum. "Yapma Stiles." dedi. İçlerinde en güçlü duran oydu, her zamanki gibi. Ama konuştuğunda sesindeki çaresizliği gizleyememişti. Şeytanla anlaşma yapabilseydim o an...