Kurtadamdan daha tehlikeli bir şey varsa o da bütün ailesini aynı evin içinde ateşe veren Derek Hale'di. Babamın elindeki bütün belgeleri incelemiştim ve o zamanlar kâbuslarımın en büyük nedeni bu adamdı. Bazı geceler rüyamda ateşler içinde yanıyordum. Derek karşıma geçmiş sırıtıyordu ve çığlıklarımı dinliyordu. Uzunca bir süre en büyük kâbuslarım bununla ilgili olmuştu.
Şimdi daha iri bir Derek karşımda dikiliyordu. Geceyi ve ormanın derinliklerinde silahsız olmamı görmezden gelmeye çalıştım ama imkansızdı. Terleyen ellerimi pantolonuma silerken, "Hey, yo," dedim. Ellerimi nereye koyacağımı bilemiyordum. "Sen Derek'sin."
Karşımdaki adamın yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Gölgelerin arasında daha da ürkütücü görünmeyi başarmıştı. Yine de Stiles Stilinski olmanın bir getirisi olarak korkumun arasında, onun kadar yakışıklı olabilmeyi umdum. Derek Hale bir katil olabilirdi ama kesinlikle çok yakışıklı bir katildi.
"Sokağa çakma yasağı için anons geçtiler," dedi. Sesinden gizli bir alay okunuyordu. "Yanlış hatırlamıyorsam iki saat önce başladı." Ellerini cebine sokmuş söylediğinin doğruluğundan emin değilmişçesine omuzlarını kaldırmıştı. Ona bakarken kalbimin göğüs kafesimden çıkacak kadar hızlandığını anlamamasını umdum. Tiz bir sesle çığlık atarsam şaşırmayacaktım.
Babamın Şerif olmasını umursamadan, "Hadi ya," dedim. "Hiç haberim yoktu. Biraz gece havası almak istemiştim ama şu saate bak-" derken ellerimi havaya salladım. Saatim yoktu. Kahretsin. "Gece yarısı olmuş bile." Derek bu hâllerimle eğleniyordu. Kaçmak için bir yol bulmalıydım.
Sonra işler daha da korkutucu bir hâl aldı. Derek'in eğlenen suratı ortadan kayboldu ve onun yerine ciddi bir ifade yerleşti. Güçlükle yutkundum. "Yalan söylediğini anlayabiliyorum, Stiles." İsmim dudaklarından dökülür dökülmez arkamı dönüp nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başladım. Bütün gücümle dalları savuruyor, yaprakları eziyor ve ertesi günü görebilirsem bütün kaslarımın ağrıyacağını biliyordum. Takıldım ama durmadım. Arkama bile bakmıyordum. Kurtadamla karşılaşma riskimi bile unutmuştum.
Keşke biraz daha dikkatli olsaydım. Çünkü nasıl yaptı bilmiyorum ama Derek bir anda önümde belirdi. Yavaşlayacak vakti bulamadım ve öyle bir hızla tosladım ki birlikte yere devrildik. Burnumu tutarak yana doğru yuvarlandım ve "God!" diye mırıldandım. Sanırım kırılmıştı. Ya da benim drama kraliçesi olan Stilinski tarafımla alakalıydı. Emin olamadım. Derek hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalkarken üzerini silkeledi. Oturur pozisyona geldim ama hâlâ burnumu tutuyordum.
"İsmimi biliyorsun." diye mırıldandım boğuk bir sesle. Hâlâ burnumu tutuyordum. Göz devirdiğini fark ettim. "Bırak burnunu, Stiles. Kırılmadı." Parmaklarımı burnumdan çektim ama inatla "İsmimi biliyorsun." demeye devam ettim. Ellerini cebine soktu. "Sen de benimkini biliyorsun." dedi alayla. Sonra da yuvarlanırken çantamdan düşen cüzdanımı kucağıma attı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kıstım. Boğazımı temizledim.
"Senin ismini bilen çok kişi var, inan bana. Pekâla. Peki bu saatte, sokağa çıkma yasağı varken sen ne halt ediyorsun?"
Bir uluma sesi duyuldu ve ben ayağa fırlarken, "Aman. Tanrım." diye fısıldadım. "Güzel sohbetti, Derek. Şimdi gitmem gerekiyor. Ocakta yemek vardı, şimdi hatırladım." Gitmek için hareketlendim ama elini omzuma koyarak beni durdurdu. Kaskatı kesildim. Üzerimize gelen bir kurtadam vardı. Derek Hale de bir katil olarak arkamda duruyordu. Bu gece ölecektim ama Scott'ın kıçını tekmelemeden ölmek istemiyordum.
"Kurtadamlardan bahsettiğini duydum." dedi. Yutkundum ve gülmeye çalıştım. "Haha! Ne? Kurtadam da ne?" Sonra da hazırlıksız yakalayacağımı umarak omzumdaki bileğini tutarak kolunu çevirdim ve takla atmasını sağlayarak yere serdim. Sırtı yere çarpan Derek hafifçe inledi. Başardığım şeye şaşırırken "Vuhu!" diye bağırdım. Babamla yaptığımız çalışmalar işe yarıyordu. Ama Derek çok çabuk kendine gelmişti. O ayağa kalkana kadar dönüp koşmaya başladım.
Bu kez nereye gittiğimi biliyordum ama kurtadama ya da Derek'e yakalanmadan ormandan çıkabileceğime inanmıyordum. Ama hangisinden daha çok tırstığımı da bilmiyordum. "Stiles!" diye kükredi, Derek. Çok yakınımda olduğunu hissediyordum ama birdenbire omuzlarımdan tutulup fırlatılınca neye uğradığımı şaşırdım. İnleyerek düştüğüm yerde büzüştüm. Her yerim ağrıyordu. Bir uluma daha.
"Kurtadam,Stiles." dedi. Ulumayı kastettiğini anladım. Bir kolumdan destek alıp hafifçe diklenirken "Yani senin de kurtadamlardan haberin var." diye şüpheyle konuştum. Başını iki yana sallayarak güldü. "Uluyan bir kurttu. Kurtadam değil." Kaşlarımı kaldırarak, "Öyleyse ne?" diye çıkıştım. Bu gece yediğim dayaklar sabrımı tüketmişti. Derek eğildi ve beni dirseğimden yakalayarak ayağa kaldırdı.
"Scott'ın yarın akşam dışarı çıkmadığından emin ol," dedi, ciddi bir sesle. Bakışlarındaki keskinlik aramızdaki kısacık mesafeden anlaşılabiliyordu. Bir katil için fazla yakışıklıydı.
"Dışarı çıkarsa birine zarar verebilir." Bu beni neredeyse güldürecekti. "Ha ha," dedim, onu ittirip kendimden uzaklaştırarak. "Bunu söyleyenin sen olması komik. Bilirsin, katil-"Hırlayarak dişlerini gösterdiğini fark edince nutkum tutuldu ve geriye doğru sendeledim. Gözleri masmavi parlıyordu ve ay ışığından daha fazla aydınlatıyordu. "Kurtadam." Sesim bir fısıltı için bile çok alçaktı. Derek hırıltılı sesiyle, "Acele et," dedi. "Git!" O zamana kadar yaklaşan sesleri duymamıştım ama şimdi, bir hayvana ait olduğuna yemin edebileceğim homurtuların yaklaştığını fark edebilmiştim. Ve o şey her neyse, Derek'i rahatsız etmişti. Geriye doğru sendelerken koşmaya çalıştım ama bir yandan da "Scott'ı ısıran sen misin?" diye bağırıyordum. Derek karanlığa karışmadan önce bana son bir kez baktı.
Cevap vermedi ama onun suçu olmadığını anladım.
****
Üzerim batmış hâlde eve vardığımda saat çoktan sabaha dönmüştü. Yüzümde ve vücudumda morluklar vardı. Bu yüzden babam uyanmadan evden çıktım ve Jeep'i okul bahçesine park edip kestirmeye çalıştım. Scott gelip camımı yumruklayana kadar uyumayı başardım. Önceki gece yaşadıklarım beni paranoyaklaştırmıştı. Cam vurulunca bağırarak uyandım. Gelenin en yakın arkadaşım olduğunu fark edince sakinleşip kapıyı açtım.
"Tanrı aşkına," diye çıkıştım. "Sesli mesaj bırakmaktan boğazım acıyordu ama sen bir türlü telefona bakamadın!" Allison okulun kapısından el sallayınca sinirli bir gülümsemeyle, "Harika!" diye çıkıştım. "Odaklan Scott! Konuşmamız gereken önemli şeyler var."
Onu çekerek sürükledim ve erkek soyunma odasına varana kadar durmadım. İçeride kimsenin olmadığından emin olunca Scott'a döndüm. Dün gece olanları kısaca anlattıktan sonra, "Derek, seni bu gece evde tutmam konusunda beni uyardı." dedim. Aval aval suratıma bakan arkadaşımın olanları sindirmesi için zaman tanıdım. Nihayet Scott konuşmayı başarınca, "Derek kim?" diye sordu. İki elimi de yüzüme kapatarak boğuk bir ses çıkardım.
"Yıllar önce ailesinin içinde olduğu evi ateşe veren çocuğu hatırlıyor musun?" Scott bunu çabuk hatırladı çünkü ben kâbus görürken bisiklete binerek evin kalıntılarını incelemeye giderdi. Gözlerinin iyice açıldığını fark ettim. "Derek Hale mi? Dostum, o bir manyak!" Alaycı bir sesle, "Ya ne demezsin." diye mırıldandım.
Gözlerim Scott'ın parlayan gözlerine takılınca ellerimi yüzünün önünde salladım. "Dostum, gözlerin."Scott aynaya bakarken saçlarımı karıştırdım. "Derek de bu konuda uyarı yapıyorsa dolunay gerçekten seni vahşileştirecek. Şu hâline bak! Scott, seni bağlamamız lazım." Soyunma odasında aşağı yukarı yürürken elim telefonuma gitti. Scott'ın dün gece şarjım yokken attığı mesaja baktım. Sonra da başımı hızla ona çevirip, "Ne?" diye bağırdım. "Sen aklını mı kaçırdın?"
Çekingen bir sesle, "Allison'la çıkma şansını geri tepemezdim Stiles." dedi. Ensesini kaşıyordu. Güldüm ama alaycı bir gülüştü. Başımı sallayarak, "Oh evet, tepebilirsin," dedim. "Ve tepeceksin. Öyle yemeğinde Allison'a istediğin yalanı söyle ama iptal et."
Scott bu durumdan hiç memnun değildi ama umursamadım. Büyük problemlerimiz vardı. Bayağı büyük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
they can't take you from me [sterek] b×b
FanfictionTeen Wolf Fanfiction | Sterek Derek'in sesini tünelin ucundan geliyormuş gibi duydum. "Yapma Stiles." dedi. İçlerinde en güçlü duran oydu, her zamanki gibi. Ama konuştuğunda sesindeki çaresizliği gizleyememişti. Şeytanla anlaşma yapabilseydim o an...