S4 [bölüm 53] to love and be loved in return

2K 198 230
                                    

y/n : ben bir şey yaptım...

*****

[çalıyor...]
nf ft. britt nicole - can you hold me

tears on my face i can't take it
if lonely is a taste then it's all that i'm tasting
do you hear my cry?
i cry, oh

can you hold me?
can you hold me?
can you hold me in your arms?

******

Dehşet Doktorları'nın kimeraların işini devralıp ortaya çıkmaya karar verdiği gün Derek'le Jeep'te oturuyorduk. Elimi kucağına çekmişti, parmaklarımız birbirine kenetli vaziyette dışarıyı izliyorduk. Derse girme vaktim gelene kadar oyalanıyordum, böylece sürüden hiç kimseyi görmek zorunda kalmayacaktım. Derek de bunun farkındaydı ama üzerime gelmiyordu. Günden güne çöküyordu. Gücünü kaybetmek onu yıkıyordu, bunu biliyordum. Ama acısını paylaşmıyordu. Bazı geceler pencereme tırmanıyordu, birlikte uyumanın ikimiz için de daha iyi olduğunu görmüştük. Şikâyetçi değildim, yüzümü boyun girintisine gömerek kabus görmeden uyuyabiliyordum.

"Belki de bugün derse girmemeliyim," dedim. "İçimde kötü bir his var. Günün kalanında birlikte takılabiliriz." Elimi kavrayan parmaklarını sıktı ve başını iki yana salladı. Gülerek "Unut bunu Stiles," dedi. "Kaçamazsın. O derse gireceksin." Kaçmak için fırsat kolladığımı bilmesi beni huzursuz etti. Yine de koltukların arasından eğilip dudaklarımı çenesine bastırdığımda tedirginliğim uçup gitmişti. Başını eğip dudaklarını benimkilere bastırdı ve geri çekildi. "Dikkatli ol, tamam mı? Problem çıkarsa beni ara. Silahı senden çok daha iyi kullanıyorum." Göz devirdim. Ben arabadan inince sürücü koltuğuna geçti. Camdan kolunu uzatarak saçlarımı karıştırdı ve Jeep'e otoparktan çıkardı.

Bay Argent'tan ona silah kullanmayı öğretmesini istemiştim ama Derek'in bu konuda zaten yetenekli olduğu ortaya çıkmıştı. İki günlük antrenmandan sonra birlikte atış yapmıştık ve bilin bakalım kim bütün hedefleri, hem de hareket edenleri, tam on ikiden vurmuştu? Doğru bildiniz, Derek Hale. Ben de tek bir hedef dışında hepsini vurmayı başarmıştım ama Derek'in sarsılmaz duruşunun yanında vasattım. İç çekip sınıfa giderken çantamdaki silahın ağırlığından güç aldım. Dersin başlamasına bir iki dakika kalmıştı, tam vaktinde sıramdaydım. Danny bana selam verip defterini çiziktirmeye devam etti. Ama sonra ani bir kararla "Hey," dedi fısıldayarak. "Derek ne alemde?"

Çantamı sıramın yanına bırakırken "İyi olmadığı kesin," dedim. "Gücünü tamamen kaybetti dostum. Senden benden bile daha insan." Derek doğuştan kurtadamdı ve hayatı boyunca bu güçlerin varlığıyla yaşamıştı. Hayatı o güçler olmadan bambaşka bir hâl alıyordu ve buna ayak uydurması çok zordu. Danny anlayışla başını salladı. "Buna alışacaktır adamım, inan bana. Geçenlerde abimle konuştum. Derek'in zamanında bir alt sınıftaymış. Tanıdığı hiç kimse benzemediğini söyledi. O zamanlar hepsi Derek'e hayranmış." Hoca gelince konuşmamız bölündü ama teneffüste sınıftan onunla birlikte çıktım.

"Abin Derek'i tanıyor muydu? Yani hiç konuşmuşlar mı?" diye sordum. Bir yandan da birkaç adım ilerimizde olan Boyd'u görmezden gelmeye çalışıyordum. Danny dolabını açarken düşündü. "Evet," dedi. "Sanırım ailesi öldükten bir hafta sonra karşılaşmışlar." Derek o zamanlar mezuniyetine bir hafta kala okulu bırakmış olmalıydı. İç çektim. "Ne konuşmuşlar?" Kitaplarını dolabın içine tıkıp spor çantasını alırken onu bekledim. Malia ve Kira yanımızdan geçip biyoloji laboratuvarına girdi. Diğer yanda Isaac ve Scott dolaplarını kapatıyordu. Danny iç çekip "Şerif departmanının oralarda karşılaşmışlar sanırım," dedi. "Derek sorgulamadan dönüyormuş. Abim onu görünce olanlar için çok üzüldüğünü ve bunun gibi şeyler söylemiş. Derek de terslemiş sanırım. Kimsenin üzülmesine ihtiyacım yok, gibi bir şey söylemiş. Üzülmeniz hiçbir şeyi değiştirmiyor."

they can't take you from me [sterek] b×bHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin