Tüm gün boyunca çok eğlenmiştim. Güldük, kahkaha atarken yerlere düştük, gülmekten gözümüzden yaşlar geldi ve her şeyiyle harika bir gündü.
O buz gibi Daktır Oğuz gitmiş, bambaşka bir Oğuz gelmişti resmen. Nasıl bu kadar fark olabilirdi ki arada? Yeni bir Oğuz tanıdım, yepyeni bir Oğuz.
Sahilde oturduk. Denizi izledik. Başım omzundaydı. Güven veriyordu. Mete'den sonra hiçbir şekilde bende olmayan hislerim birden geri gelmişti ve tüm bunlar bana çok fazlaydı. Gün sonunda ağladım. Arabadan inmeden hemen önce hem de. Aptalım.
Tam kapıyı açacaktım ki gözümden yaşlar düştü. Ama bu kez mutluluktan falan değildi. Tüm duygusuzluğumun aniden yüklenmesi gerçeğiyle yüz yüze gelmek ağır gelmişti.
Derince yutkundu Oğuz.
"Sinir boşalması... Yaşıyorsun değil mi? Çok fazla geldi bugün, biliyorum."
Ellerim titriyordu,buz kesilmiştim.
"Anlamıyorum Oğuz, hiçbir şey anlamıyorum! Tüm günün acısı böyle çıkmamalıydı! Bu çok, çok haksızlık..."
Kendine çekti beni, sarıldı. Sıcacıktı bedeni. Buz gibi olan ben anında erimiştim kolları arasında. Nefes alıp verişlerim düzeldi, gözyaşlarım durdu, ellerim de titremiyordu artık. Neydi bu adam? Bana ne yapıyordu da böyle her şeyi anında düzeltiyordu?
"Çok uzun zaman duygusuz, dümdüz bir şekilde yaşadın Eliz. Birden bu kadar duygu... Hatta bu kadar mutlu olmak... Ağır geldi sana. Garipsedin, farkındayım. O yüzden bu ağlaman. Onca zaman ruh gibi gezdin. Sadece yaşıyor olmak için nefes aldın,karnım tok demek için yedin,uykumu aldım demek için uyudun. Mutlu olmak için niye yaşamadın? O kadar süre boyunca nasıl mutlu olmayı denemedin? Bu kötülüğü niye kendine yaptın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldız Tozu
Teen FictionBir kazayla başladı her şey. Kazayla tanıştılar,kazayla sevdiler,kazayla aşık oldular. Parçalanan yıldız tozları kazayla bir araya gelir mi? Evrene dağılan tozlar Eliz'in hayatında birleşecek.