Bölüm 8: çok güzel gülüyorsun

14 1 0
                                    

(Mehir'in anlatımıyla)

Son ders biter bitmez koşar adımlarla çıktım derstten. Bugün çok yorulmuştum. Okulun bahçesine yürürken gözüm telefonumun ekranına kaydı. Oha saat 6 olmuş.
Ciddi olamazsın iç ses. Bahçeye çıktığımda yağmur başlamıştı hafiften . Yağmuru çok severim, toprak kokusu yayılır hemen her yere.

Tüm gün okadar derslere yoğunlaşmıştımki sabah üzerine düştüğüm ayak bileğimi bile unutmuştum. Şimdi aklına geldi afferin sana.

Kulaklığımı taktım hemen eve gidip kahvemi yapıp rahatlamayı dört gözle bekliyodum. Taki arkamda bir ses duyana kadar.

"Mehir!" Dedi beni heyecanlandıran ve aynı zamanda  korkutan ses.

Önümü daha dönemeden Gece yanıma geldi.

-"Selam"

"Selam, iyi misin?" Sesi endişeliydi.

-"Evet...niyeki?" Niye mi çocuk sana iyi misin diye soruyo tekrar sormak yerine sorgulamakta nedir salakmısın ya.

"Yani öylesine, merak ettim sadece."

Tuhaf bir sessizlik oluştu...derken.

"Vampiiir!" Doğanayı okulun bahçesindeki herkez duydu. Sesi resmen yankılandı.

Gece gözlerini devirdi onu görür görmez, ama nasıl devirmek off.

Doğanay: "hiç yanımıza uğramıyosun bakıyorumda, hangi ara unutulduk?"

-"Ya ne alakası var, ders çoktu bugün."

Doğanay: "Gece bey ile baya samimiyiz bakıyorumda, yoksa siz..."

Doğanay cümlesini bitiremeden elimle ağzını kapattım. Tam o sırada Gece kahkaha attı. Heyt be dumanlar bu kadar güzel gülermiydi. Okadar güzeldi ki gülüşü ona öylece bakakaldığım sırada Doğanay kafama vurdu.

Doğanay: " Kızım hayatında ilk kez bi erkeği güldürdün diye mi bu şok, yoksa karşındaki Gece diye mi?"

Okadar utandımki. Işte Doğanayın kötü huylarından biride buydu. Düşündüğünü pat diye söylerdi. Yerin dibine girelimmi? Henüz erken
sayılmaz.

Gece: "rahat bırak kızı."

Doğanay: "bu kız beni küçüklüğümden beri tanır, böyle bazen patavatsız olduğumu da bilir. Yani sıkıntı yok, kendi dertlerinle ilgilen Gece kardeş."

Gece: "birini iyi tanıman için, küçüklüğünden beri onu tanımana, bilmene gerek yok Doğanay kardeş."

-"Ay tamam, beynimi yaktınız. Yoruldum ve eve gitmek istiyorum." Dedim dikkatlerini dağıtmak için. Işe yaradı ha..

Doğanay: "akşam annemlerle sizdeyiz haberin olsun. Ayla teyzenin haberi var zaten."

-"Tamam."

Busefer aynı hataya düşmicektim, Geceyi yok saymayacaktım. Doğanay gittikten sonra Geceye biraz baktım, etrafa bakınıyordu, sanki herşeyi ilk defa görüyormuş gibi.

Gece: "akşam seni istemeye geliyolar herhalde?"

-" beni mi?...ne alaka?" Dedim anlamayarak.

Gece: "Doğanay annemlerle geliyoruz deyince nebilim."

Busefer kahkaha savuran ben oldum. Nedense bu bana okadar komik gelmişti ki anlatamam.

Gece: "çok güzel gülüyosun..." deyince, yok olmak istedim sadece inanılmaz utanmıştım.

-"Doğanay benim kuzenim, Gece. Teyzemin oğlu olduğu için bize gelmeleri gayet normal değilmi sence?"

Çok şaşırdı "Doğanay senin...kuzenin mi? Ciddi misin? Vay anasını.."

-"anlamadım?"

"Kendi kendime söyledim yanlış anlama."

Fark etmiştim şoka girmişti. Beklemiyordu, bende ona söylemedim, yani hiç aklıma gelmedi söylemek. Hatta rahatlamış bile görünüyordu. Ne tuhaf...

-"Neyse ben artık eve gideyim, geç oldu.

"Tamam, yarın görüşürüz." Keyfi yerindeydi. Bu anlamadığım bir şekilde benide mutlu etmişti.

Kahretsin! Topallıyorum.

"Ayağına ne oldu senin?" Diye sordu Gece hemen fark edince.

-"Hiç...sabah öyle üstüne düştüm önemli bir şey değil."

"Olurmu öyle şey, dur bakayim." Derken üstüme yürüyünce aniden arkaya doğru adım atınca, üstelik incittiğim ayağıma basınca dengemi sağlayamayıp düşücekken, elimden tutup beni kendine doğru çekti.

Boyu benden uzun olduğu için, o hızla çekince kafam göğsüne çarptı. Daha rezil bir duruma düşemezsin sanırım.

-"Özür dilerim...çok özür dilerim.."

"Sorun değil, eve kadar seninle yürüyeceğim."

-"Hayır! Yani hiç gerek yok.."

"Gerek var!"

Ben inatçıysam o benden daha inatçıydı...

Karanlık çökünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin