Bölüm 6: Doğanay

17 1 0
                                    

(Mehir'in anlatımıyla)

Kahvemi yapmış odamda oturuyorum. Gözüm saatlerdir telefonumda. Arayacakmı dersin? Umarım iç ses...nedenini bilmiyorum ama aramasını istiyorum, üstelik dün gece Doğanayla sohbete dalmam dumanıma çok ayıp olmuştu. Onun gidişini görmemiştim bile. Sence onu aramalı mıyız Mehir? Bu soru kafamda adeta yankılanıyodu. Tam düşüncelerime daldığım sırada telefonumun çalmasıyla yerimden sıçradım, öyle bir sıçradımki kahvemi üstüme döktüm. Neyseki çok sıcak değildi.

Kahveyi umursamayıp heyecanla telefonumu elime aldım. Ne bekliyodun, dumanını yok saydın, oda seni arayacakmıydı? Arayan Doğanaydı. Biraz üzülerek telefonu açtım.

Keyfi yerindeydi "SELAAAM!"

-"Çuş sakin ya, buda kulak!" dedim sinirlenerek, sanırım Gece aramadığından hayalkırıklığına uğramıştım ve Doğanaya buyüzden bukadar sert bir tepki vermiştim.

"Woow, yine çok keyifliyiz bakıyorum..."

-"Özür dilerim" dedim suçumu kabul ederek.

"Tamam sıkıntı yok, yarın pazartesi ve okul var."

-"Yani...ne yapabilirim...okul olduğunu hatırlatmak içinmi aradın?"

"Bazen çok komiksin Mehir. Konya'dan yeni geldim ve dönem ortasında okula geliyorum. Ama okula dağir hiçbirşeyim yok.."

-"Seninle cici bir kırtasiye alışverişi mi yapmamı istiyosun?"

Dalga geçer gibi ciddi bir sesle şöyle dedi "Ha Ha, Mehir gelecekmisin gelmeyecekmisin?"

Aslında hiç gidecek halim yoktu, evde kalıp kitap okumayı tercih ederdim. Fakat Doğanay hep her istediğimi yapmıştı, teklifini geri çevirmek olmazdı.

"On dakkikaya hazırım" deyip telefonu kapattım. Üstüme bir kot pantolon, bir siyah kazak giydim, pek uğraşasım yoktu oyüzden saçımı hemen yukarıdan topladım. Ayakkabılarımı giyerken korna sesi duyunca, gelenin Doğanay olduğunu anladım.

"Selam vampir, nasıl olduda çıktın, aman güneşe dikkat her an toz olabilirsin..." Doğanay kahkaha atarak gülerken suratımı asıp arabaya bindim.

Yol boyunca sorular sorarak, saçma espriler yaparak kafamı şişirdi. Avm'ye girer girmez Doğanay restoran bölümüne koştu, pek şaşırmadım, yemek yemeyi seviyodu. Bu kadar yemek yemesine rağmen fiziği çok güzeldi, ne kilolu ne fazla zayıf, kaslarıda vardı hafiften. Esmer teni, ela gözleri, siyah saçları ve uzun boyuyla tam kızların ideal tipiydi. Eskiden onunla okulda çok dalga geçerlerdi çirkin buldukları için şimdi ise kızlar peşinden koşuyordu. Hayatımda en çok değer verdiğim insanlardan birisi Doğanaydı. Onu en iyi ben tanırdım, beni de en iyi tanıyan oydu. Küçüklüğümüzden beri birlikte hayaller kurardık, Roma'ya gidip makarna yemek, Norveçe gidip kuzey ışıklarını izlemek, ama en büyük hayalimiz Adana'ya gidip koca bir menü kebap yemek. Beklemezdiniz dimi? Bana biraz uzak bir hayal İstanbulda yaşamama rağmen, annem biraz korumacıdır, oyüzden pek gidemiyorum uzaklara.

"Şşşt..aloo...Geceni mi düşünüyosun vampir?" Doğanayın durtusüyle daldığım anılardan geri döndüm.

-"Kurt adamı düşünüyorum..." dedim gözlerim kısılı alaycı bir şekilde. Onu kast ettiğimin farkındaydı ve kaşlarını çatıp sorgular gibi baktı.

-"Yani kurduğumuz hayalleri..." diye devam ettim.

"Aynen, onları yapıcaz daha listemizi unutma...önce Adana" dedi heyecanla.

Ha bu arada Doğanaya neden kurt adam dediğimi anlamamış olabilirsiniz. Kurtlar dolunayda ortaya çıktığından Doğanaya kurt adam diyorum, tabi bazen fazla kaba olduğu içinde. Oda bana vampir diyo, geceyi sevdiğimden, ama Geceyi kast etmiyorum tabi.

Sahi Gece nasıldı, ne yapıyordu? 

.....

Karanlık çökünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin