Bölüm 11: güneş tutulması

10 1 2
                                    

(Mehir'in anlatımıyla)

Yaşadığım şok bitmek bilmiyordu. Bedenim titriyor, beynim düşünemiyordu. Kan mı o? Evet. Kumral saçlı, güzel zarif bir kız, çok saf ve çok narin yüz hatları...
Gözlerim tekrar kafasının yanındaki kana takıldı, donmuş bir şekilde öylece durmuş onu izliyodum. Oda beni izliyordu, göz bebekleri oynamıyor nefes almıyor, hareket etmiyordu. Ama beni izliyordu.

"Mehir düşündüğün gibi değil!" Duyduğum ses okadar tanıdık okadar korkunçtu ki, kafamı sesin geldiği yöne çevirmekten çok korktum. Ama yaptım. Gözlerim duman gözlerle buluştu. Önce yüzündeki korkuyu ve endişeyi gördüm, izledim. Gözlerim titreyen ellerine kaydı. KAN! Elleri kanlar içerisindeydi. Inanamıyordum kâbus gibiydi.

Gecenin ellerinde kan vardı. Ve o kan muhtemelen yerde yatan kızın kanıydı. "S...sen...sen naptın?" Sadece bu cümle çıktı dudaklarımın arasından.

"Mehir ben hiçbirşey yapmadım sana yemin ederim!" Bana kendini kanıtlamak için uğraşıyordu fakat ben ne yapabilirdim ki, yerde kanlar içinde yatan bir kız, karşımda duman gözler ve ellerinde kan...

Biraz donduktan sonra gözümün ucuyla odada bir başkasını görmüştüm. Âniden irkildim. O kişinin kim olduğunu idrak edince daha çok korku kapladı bedenimi.
Ateşti. Karşimda duruyordu.

1 sene önce...

"Mehir kahve içelim mi?"

Kalbim deli gibi çarpıyordu onu her gördüğümde. Hep güzel giyinirdi ama bugün ayrı bir güzeldi. Siyah bir kot üstünde bordo boğazlı kazak ve siyah mantosuyla göz alıcıydı. O çok güzeldi.

"Olur, içelim..."

Ateş adı gibiydi işte ateş gibi yakıp geçiyordu etrafı. Benim o zamanlar bilmediğimse ateş etrafındakileride yakar... ve ben onun etrafındaydım.

"Sen sütlü içiyordun değil mi?"

-"Evet evet."

Ateş kahveleri almaya giderken bende kafede güzel bir köşe bulup oturdum, onu bekliyordum. Yaklaşık 1 gündür beraberdik. Evet, 1 gündür. Daha 24 saat bile olmamıştı. Gece konuşurken ikimizde birbirimize telefondan birbirimzden hoşlandığımızı açıklamıştık. Ve sabahında normal bir şekilde kahve içmeye gelmiştik. Oyüzden heyecanlıydım ama onunla öncesinde arkadaş olduğumuz için rahatsız olmuyordum, birbirimizi tanıyorduk. En azından ben öyle sanıyordum. Telefonumdan gelen mesaj sesiyle birlikte hayata geri döndüm. Mesaj Işıktan geliyordu.

Işık benimle aynı sınıfta olan bir kızdı. Ondan pek haz etmezdim. Her gördüğü erkeğe sülük gibi yapışırdı.
Mesaj yerine açtığımda bir fotoğraf attığını gördüm bastım ve açtım. Açmaz olaydım. NASIL YA! Fotoğrafta Ateş yatakta uyuyor, üstünde elbise yok ve Işık ona sarılmış gülümsüyo. Inanamadım daha sevgili olalı 24 saat bile olmamıştı. Sözde beni gördüğü ilk andan beri seviyordu. Hepsi yalanmış! Sonrası zaten belli, kafede bağırdım, çağırdım. Tartıştık ve gittim. Bidaha asla ona bakmadım, duymadım, görmedim.

Ondan öylesine iğrenmiştim. Işte buydu. O güneşti. Güneşte bir ateş topu değilmidir? Ateş bana göre bir güneşti. Ama ben güneşi sevmezdim hemde hiç. Ay neden güneşi sevsin ki? Zaten hiç yaklaşamicaklar. Ben Mehir, adımın anlamı ay parçası, ufak çaplı bir güneş tutulması yaşadım ama geçti.

Karanlık çökünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin