Bölüm 9: Mehir

16 1 1
                                    

(Mehir'in anlatımıyla)


Arabanın camına vuran yağmur damlalarına dalmış, hayatımı sorguluyodum. İlerde hangi mesleğe sahip olacaktım? Hangi şehirde kalıcaktım? Evlenecek miydim? İğrenç hayır!  Kaç tane çoçuğum olacaktı?...

"Nedir kafanı bukadar karıştıran?" diyen bir ses işitti kulaklarım, daldığım saçma soru dalgasından kendimi kurtarıp -"Hayatı..." dedim derin bir nefes alarak.

"Hayatın nesini düşünüyorsun?" dedi meraklı bir sesle, gözleri yolu takip ederken.

-"Bilmem...herşeyini..." hiç tanışmamamıza rağmen oldukça rahattık. Sanki birbirimizi yıllardır tanıyormuşuz gibi. Nekadar tuhaf. Evim okula çok uzak değildi buyüzden varmamız çok sürmedi, ona yolu çok karışık ve saçma anlatmış olsamda, beni anladı. Arabayı kapının önüne durdurduktan sonra şiddetli yağmura rağmen çıktı ve kapımı açıp inmeme yardımcı oldu.

-"Çok teşekkür ederim, sanada iş çıkartmış oldum resmen." 

"Bir işim olduğunu kim söyledi? Size yardım etmek benim için büyük bir onur Mehir hanım." dedi gözünü kırpıp dudağının kenarından gülerek. 

Bende oyununa dahil oldum -"Sizinle arabaya binmek ne büyük şeref Gece bey, teşekkür  ederim ."

Apartmanın kapısına vardığımızda bana döndü ve bir kaç saniye gözüme baktı "Rica ederim hanımefendi." Bunu nasıl bukadar etkileyici söyleyebildi anlamadım. Yuh, bu kalp atışı ne yaa. At mı kovalıyo! Hayır, Gece kovalıyo...

"Görüşürüz" dedikten sonra kendimi nasıl apartmanın içine attım, hiçbir fikrim yok valla.

Eve girer girmez elimi yüzümü yıkayıp yemek  masasına oturdum. Annem yine o güzel yaprak sarmalarından yapmıştı. Hem kardeşim ile didişiyor hem sarmaları gömüyordum. Kardeşimden  hiç bahsetmediğim aklıma geldi şu an. Hatta beni de tanımıyorsunuz. Başlıyayım ozaman...

Ben Mehir Işık, 17 yaşında lise öğrencisiyim. Annem ve kardeşim Mete ile yaşıyorum. Babam yok. Annem Meteye hamileyken, birgün hiçbirşey demeden gitmiş, ne bir not, ne bir mesaj. Gerek bile duymamış. Yaklaşık 7 senedir görmedim onu, merakta etmiyorum, annem onun gidişinden sonra çok dağıldı, neyseki toparladı artık kendini, unuttu sayılır. İstanbul'da çok aile fertlerimiz yok. Sadece Ayça teyzem var, oda Doğanay'ın annesi işte. Çoğu Konya'da, annem burda bir düzenimiz olduğundan taşınmak istemedi. Mimarlık okuyorum, istediğimden değil, bana kalsa okumam ama annemi üzmeye niyetim yok. Benden mimar olmamı istedi, bende onun için çabalıyorum.Annem için...

Yemeğimi yedikten sonra kahve yapıp kitap okudum. Zil'in çaldığını duymama rağmen kitabımı okumaya devam ettim. Çok geçmeden kapıma vurdu birisi nazikçe.

"Helluu...bir vampiri ziyarete geldim, müsaade varmıdır?"

-"Yok!" dedim sinirli ve sert bir şekilde.

Aniden kapım açıldı sertçe "Biz hanımefendinin ayağına kadar gelelim, oda bizi içeri almasın. Pislik!" Doğanayı böyle sinir etmek okadar hoşuma gidiyordu ki anlatamam.

Günümün geri kalanını onunla film ve dizi izleyerek geçirdim.

Şimdi size sorum...Dünya'ya nasıl bir iz bırakmak istiyorsunuz?



Karanlık çökünceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin