Kendime geldiğimde çoktan sabah olmuştu. Zannettiğimden daha kolay uyumuştum ve daha iyisi Gözde' yi görmemiştim , onun sarhoş haliyle uğraşmamıştım. Belki de hala eve gelmemişti. Koltuktan kalkıp banyoya gittim. Yüzümü soğuk suyla yıkadım. Gözde' nin kapısı açıktı. Göz ucuyla odasına baktım. Uyuyordu. Demek içkiyi fazla kaçırmamıştı. Sonra kendi odama geçtim. Dün iş ilanları için aldığım telefon numaralarından birini arayacaktım. Erken davranmam lazımdı. Birkaç dakikalığına olsa bile daha önce arayan birine işi kaptırabilirdim. Çünkü şanssızlık benim göbek adımdı. Telefonu cebimden çıkardım. Numarayı tuşladım ve ara tuşuna bastım. Çaldı , çaldı ve " Alo " diyen bir ses. İş için aradığımı belirterek konuşmaya başladım. Konuşma sonu ise benim için hüzünlü olmuştu. Beni ararlarmış... Nedense hiç aradığınızı duymadım. Hızlı adımlarla mutfağa gittim. Bu iş arayışı ve adamın " Daha sonra ararız " demesi bile iştahımı kaçıramamıştı. Buzdolabından kahvaltılık bir şeyler çıkardım. Çay suyunu koydum. O kaynayana kadar ben diğer numaraları arayabilirdim. Odaya geçip kağıttaki ikinci numarayı aradım. Bu adam " Sizi daha sonra ararız " bile dememişti. Ne kadar umut kırıcı... Tamam beni aramayacak olabilirlerdi ama umutla "belki" diye bekleyen bir tiptim ben. Eğer bir insan umudunu kaybederse yaşamak için bir sebebi kalmazdı. Biraz hayal dünyasında yaşıyordum. Dünyanın kirli emellerini görmektense hayallerimle siyahları renklileştiriyordum. Benim için imkânsız diye bir şey yoktu. İnsanlar kolaya kaçmak için , yapamayacaklarını zannettikleri için imkânsız diyorlardı. Aslında her şeyi onlar imkansizlaştırıyorlardı. Ben ise Oğuz belki beni sever diye iki yıl onun peşinden koşmuştum. Belki ararlar diye iki gün beklemek hic zor değildi. Çay suyuna bakmak için mutfağa gittim. Su kaynamıştı. İçine çayı attım. Sıra en zor işte, Gözde' yi uyandırmaktaydı. Odasına gidip seslendim. Gözde benim sesimle uyanır mıydı ? Tabi ki hayır. Yanına oturup onu gıdıklamaya başladım. Gözlerini açtı. Öldürücü bakışları altında eziliyordum resmen. Biraz daha bu odada kalırsam Gözde beni öldürecek ! "Kahvaltı hazır" diye bağırıp koşarak odadan çıktım. Mutfağa girip tost makinesini fişe taktım. Tost makinesine birkaç ekmek koyup kızarmalarını bekledim. Ardından çayları koydum. Gözde de ayaklarını sürüyerek ıslak suratiyla sandalyeye oturdu. Ekmekleri tost makinesinden alıp ben de Gözde' nin karşısına oturdum. Kahvaltı boyunca bizim için klasikleşmiş şeylerden konuştuk. Telefonumun melodisi kulaklarımı doldurdu. Koşturarak telefonu açtım. Belki biraz önce aradığım iş yeri geri dönmüştür diye heyecana kapılmıştım. Ama arayan iş için değildi. Mutfağa geri döndüm. Gözde meraklı gözlerle bana baktı ve " Kimdi o ?" diye sordu. Umursamazca " Hiç kimse " diye mırıldandım. Açıkçası küçük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. " Ne oldu ?" dedi Gözde tekrar. " İş için geri döndüler zannettim ama bir bankaydı." Gözde gülümsedi. " Bunda gülünecek ne var ?" diye cırladım. Gözde yüzündeki gülümsemeyi bırakmadan " Ben senin için bir iş buldum zaten " dedi. İçtiğim çay boğazıma kaçmıştı. Kısa bir öksürük krizine girdim. Öksürük krizim geçince Gözde' ye 5N 1K sorularımı sorduktan sonra " Şakaysa seni gebertirim" tehditini ekledim ve Gözde' nin cevaplarını bekledim. Şaka değildi. Ama ben daha önce hiç sekreterlik yapmamıştım ki. En iyi bildiğim şey garsonluk ve yemek yapmaktı. Yanaklarımı şişirip pufladım.
" Ama ben hic sekreterlik yapmadım " dedim.
Gözde sandalyeden kalkıp yanıma geldi. Kollarını boynuma sardı. " Sen her şeyin üstesinden gelirsin merak etme. Zaten bir hafta sana ne yapacağını anlatırlar. saat 10'da iş görüşmen var. Şimdi hazırlan. " Gözde' nin söyledikleriyle biraz rahatlamıştım. Sonuçta ameliyat yapmayacaktim. Masa başı bir iş... Hem fazla da yorulmazdım. Masadan kalktim. " Bunları toplamak sana düştü artık " deyip odama geçtim.
Siyah kalem etek , beyaz gömlek ve siyah ceketi dolabımdan çıkardım. Bunlar çok mu resmiydi ? İş manyağı , kontrolcü, kırk yasında bir kadın gibi olmak istemiyordum. Sonuçta ben yirmi iki yasında renkli bir kızdım. Çıkardıklarımı dolaba geri koydum. Lacivert kumaş dar pantolon - ceket ve sarının en güzel tonunda bir salaş tişört .. Sanırım bunlar daha iyiydi. Saçlarıma da şekil vermek için maşayı fise taktım. Isındıktan sonra saçlarımı dalgalandırdım. Ve makyajımı yaptım. İste hazırdım.
![](https://img.wattpad.com/cover/20705283-288-k31766.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansız
RomanceBir bar ortamındaki yakınlaşma onların tüm hayatını değiştirecek. Kim bilebilirdi ki birbirlerinin ruh ikizi olduklarını ? Kim bilebilirdi ki ruh ikizini bulmaktan korkup şans eseri tanışacaklarını ? Kim bilebilirdi ki birbirlerine bağlanacaklarını...