İş

388 17 0
                                    

Çalan telefonum beni düşüncelerimden ayırmıştı. Ekranda Gözde nin ismini gördüğüme neredeyse hiç şaşırmamıştım. Telefonu açtım. Sadece dediklerini dinliyordum. Sonunda telefonu kapattım. Oturduğum yerden kalktım. Eve doğru yürüdüm. Geldiğimde cebimden anahtarı çıkarıp apartmana girdim. Ardından da daireye. Gözde koltuktaydi.

"Çöp atmak bu kadar uzun mu sürüyor ?"

"Hava çok güzeldi ben de biraz oyalandım."  Odama girip kendimi yatağa attım. Yarın iş vardı. Ve yatıp dinlenmezsem imkanı yok ayakta duramazdim. Kulaklığımı takıp bir müzik açtım. Müziksiz uyuyamiyordum. Tabi çok yorgun olmadıgım zamanlarda. Garip ama gerçek.

Belimde hissettiğim acıyla uyandım. İnsan dürtülerek uyandırılır mı yaa ? Gözlerimi ovusturup yatağın başına sırtımı dayadım.

" Hadi hazırlan artık geç kalacaksın"

komidinin üstündeki saate baktım. 8:37... Benim işte olmak için sadece 23 dakikam var. Son günlerde sürekli geç kalıyorum ve bugün ne yalan uyduracagimi bilmiyorum. Yataktan hızla kalktim. Üstüme bulduğum ilk şeyleri geçirdim. Aynaya bakıp saçlarımı ellerimle düzenledim. Göz kalemini de sürüp hemen odadan çıktım. Vestiyerdeki çantamı alıp taksi beklemeye başladım. 5 dakika içinde gelmişti taksi. En azından saatlerce taksi beklemedigime sevindim. Çalıştığım cafenin adresini verdim. Yarım saat içinde gelmistim. Tamam biraz geç kalmış olabilirim ama sadece 5 dakika... Taksiciye parayı ödeyip kosturarak cafeye girdim.  Arkada giyinmemiz için yapılmış küçük odaya girdim ve üstümü değiştirdim.  Patronun bugün burada olmadığına dua ederek her zamanki işleri yapmaya başladım. Gelenlerin siparişlerini aldım.  Saat baya ilerlemişti.  Ayaklarim sızlıyordu artık. Her zamankinden daha fazla kişi vardı bugün ve benim nefeslenecek vaktim bile yoktu. Cafe biraz boşalınca tezgahın arkasına geçtim. Arkamdaki elle irkildim. Ani bi hareketle arkama döndüm. Patronum bana bakıyordu. Acaba ne diyecekti ?

" Seninle arka odaya gidelim yerine biri bakar." Kafamla onaylayıp peşinden gittim. Odanın kapısını sakince açtı. Oda güneş görmediği için ışıkları da açtı. Sonra kendi koltuğuna oturdu. Ben de karşısında dikiliyordum. Bana oturmami işaret etti. Karşısındaki deri tekli koltuğa oturdum.

" Aslında sen benim en sevdiğim çalışanlarımdansın fakat son günlerde sana bir şey oldu sanki... Aklın başında değil yanlış sipariş almalar, tabak kırmalar, iki-üç gündür ise geç kalmalar. Sana yeterince süre tanıdığımı düşünüyorum. Bugün de ise geç geldin zaten." Sözünü kesip konuşmaya başladım.

" Şey aslında bugün geç kalmadim yani sadece 5 dakika"  Konunun nereye gideceğini anlamıştım ve bu işten çıkmak istemiyordum. Tamam çok yorucu olabilir ama bulabildiğim işlerin en iyisi buydu ve bu iş benim tek gelir kaynağımdı.

" Sana şans verdim. " dedi ciddi bir sesle " Biliyorum ama bir şans daha istesem " Yalvarır gibi mi olmuştum ? Sesim sanki öyle çıkmıştı. " Maalesef " dedi. Peki o zaman... Kendi basımın çaresine bakabilirim. " Bu da son maaşın" elindeki zarfı bana uzattı. Zarfı alıp odadan çıktım. Üzerimizi değiştirmek için olan odaya girip iş kıyafetlerini çıkardım. Ve cafeden çıktım. Eve gitmek için ise pek acele etmedim. Yorulmuştum ama eve yürüyerek gidecektim. Zaten yakın vakitte bir iş bulmazsam dinlenmek için yeterince vaktim olacaktı. Yavaş adımlarımla cafenin önünden uzaklastim. Çantamın içinden kulaklığımı ve telefonumu çıkardım. Müzik dinleyerek ilerliyordum. Apartmanın önüne geldim. Kapıyı açıp içeriye girdim sonra da evin olduğu kata çıkmak için asansöre bindim. Kapının önüne geldim. Uzun uğraşlar sonucu bulduğum anahtarla kapıyı açtım. Gözde daha gelmemişti. Ben de banyoya girdim. Sıcak su yorgunluğumu almak için en iyi fikirdi. Suya girdigim anda vücudumun gevsedigini hissettim. Kısa bir dustan sonra banyodan çıkıp kendi odama geçtim. Dolaptan pijamalarimi çıkardım ve giydim. Yatağıma uzandim. Evet dünyadaki en güzel his buydu bence. Fazlasıyla yorgundum uykuya dalmam en fazla beş dakika alırdı. Sağıma döndüm ve gözlerimi kapattım. Uyandığımda her taraf kararmıştı. Ayaklarımı yataktan sallandirdim ve oturur bi pozisyon aldım. Sonra da ayağa kalkıp kapıyı açtım. Salondan televizyonun sesi geliyordu. O kadar derin uyumasaydim eğer kesin duyardım. Kumandayı alıp televizyonun sesini kıstım. Adımlarımı mutfağa yönlendirdim. İçeriden güzel kokular geliyordu. Mutfağa girip masaya oturdum. 

" Şşşttt" diye seslendim. Geldigimi fark etmemişti bile. Acaba görünmez miyim ?

Bu kız yemek yaparken kendinden geçiyordu. Arkasını dönüp bana baktı.

" Uyanmışsın." Kafami salladim. " Bugün çok durgunsun bir şey mi var ?" Bir şey olduğunu o kadar belli ediyor muyum yaaa ? Yoksa bu kız medyum falan mı ?  " Yemekte anlatirim." Dedim kısık bi sesle. O da "Tamam " deyip önüne döndü. Yaklaşık on dakika daha yemeklerin olmasını bekledik. Daha sonrasında masayı hazırlayıp yemeğe geçtik. " Eee anlat ne oldu?"  Kafami kaldırıp ona baktım. O da meraklı gözlerle bana bakıyordu. " İşten kovuldum. " dedim. " Zaten çok yoruluyordun orda sana başka bir iş buluruz." Gülümsedi. " Bu iş tek gelir kaynağım olmasaydı ben de işten çıktığıma sevinidirdim." Çatalımla oynuyordum. İstahim kapanmıştı. "Takma kafana" dedi. Benim aksime neşeli çıkan bir ses tonuyla. " Bugün bi yerlere gideriz. Kafani dağıtırsın." 

" Benim kafami dağıtacak tek şey uyku." dedim sızlanarak.

" Egoisti buluruz hem." Egoistle ayni ortamda olmak ve kafa dağıtmak. Çok uyumsuz duruyor. Hem onun peşinde kosmayacagima kendime söz verdim. " O hic olmaz" deyip ayağa kalktim. Odama gidip uyumak ya da başka şeylerle ilgilenmek iyi olabilirdi. Hem is bulmam lazımdı. İş ilanlarına bakmam gerekti. " Niye ?" diye bi ses geldi arkamdan.  Gülüp Gözde ye baktım.

" Çirkin dediği için intikam almak sana da fazlasıyla saçma gelmedi mi ? Hem ben o gittikten sonra hak verdim bile... O halimi gorseydin sen de öyle derdin. Hem benim bulmam gereken bir is var. Yani saçma intikam işiyle ugrasamayacak kadar meşgulüm." Deyip odama girdim.

Telefondan da iş ilanlarına bakiyordum. Bana uygun is yerlerinin telefon numaralarını alıp bir kağıda yazdım. Yarın arayacaktim. Kapının tıklatılmasını duydum. Ve içeriye Gözde girdi. " Eğlenmek istemiyor musun ? " gülümsüyordu. " Maalesef halim yok. Sen benim yerime de eglenirsin " deyip güldüm. " Yapma böyle hadi canlan biraz. " yanıma yaklaşıp yatağın ucuna oturdu. " Yarın da ikimiz gideriz bugün iyi değilim tamam mı ?" dedim. "Söz ver" yüzünde çocukça bir gülümseme oluşmuştu. "Bakarız " dedim sırıtarak Gözde yi sinir etmek istiyorsanız BAKARIZ demeniz yeter. "Bakma. Söz verdin ve tutacaksin."

"Yoo ben söz vermedim. Neyse şimdi sen git hazırlan. Yoksa gelmen gereken saatte yeni gidiyor olursun." Eğer böyle demeseydim büyük bir ihtimalle sonu yastık savaşıyla biten bir tartışma yaşayacaktık. "Tamam o zaman öpüldün." diyerek odadan çıktı. Ben de ilanlara bakmaya devam ettim. Yarım saat sonra Gözde kapimdaydi nasıl gözüktüğünü soruyordu. Birkaç iltifatla başımdan onu savuşturdum. Gittikten sonra her yer karanlık ve sessizdi. Telefondan yüksek sesle bir müzik açıp salona ilerledim. Sessizlik benim en büyük korkumdu. Televizyonu açıp sıkıcı olan ama o diziden başka hicbir şey olmadığı için izlemek zorunda kaldığım diziyi izledim. Konu hep aşk hep ikisi arasında kalan kız ya da erkek. Ne şanslılar diye düşündüm. Biz birini bulamazken onlar ikisi arasında kalıyor. En sonunda sıkıcı bulduğum diziyi kapattim ve üçlü koltukta uykuyu bekledim.  Gözde eminim sabaha karşı gelirdi. Onunla uğraşmak için enerji toplamak lazımdı. Umarım sarhoş olarak gelmez diye düşünüp sağ tarafa döndüm. Bugün biraz uyudugum için kolay kolay uyuyamacaktım. Gözlerimi kapatıp egoistleri saymaya başladım.

İmkansızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin