BU BÖLÜM VE 3. BÖLÜM GERÇEKTENDE KISA OLDU FARKINDAYIM, FAKAT ŞU İLHAM DENİLEN FİKİR ZENGİNLİĞİ BİR TÜRLÜ UĞRAMADI BANA. BUNUN İÇİN ÜZGÜNÜM. İYİ OKUMALAR..
4 gündür pes etmeden, umudumu yitirmeden bekliyorum. Yani bekliyordum.
Ama gelmiyordu işte, gelmeyecekti. Bu umudumu kırmaya yetiyordu ve artık gelmeyeceğini biliyordum. Aslında ilk günden beri biliyordum ama işte kabul etmek istememiştim.
Cafeye girip arka tarafa geçtim. Bugün fazla cupcake yapmıştım ve üzgün olduğuma işaretti bu. Çünkü ne zaman üzgün olsam bol bol cupcake yapardım. 17 cupcake kalmıştı çünkü 3 tanesini ben yemiştim. Allah'tan çok tempolu bir işim vardıda kilo almıyordum. "Yine n'oldu Gri saldırmışsın keklere." gülen bir Deniz vardı karşımda.
"Ya neye gülüyosun sen hem kek değil cupcake onlar ya hadi içeri gidelim müşteriler var."
Neye gülüyodu lan acaba diye düşünürken camdaki görüntümde ağzımın çikolata olduğunu gördüm. Kaç kaç içeri kaç Güneş rezillik ya!! Adi Deniz!!
"Ağzını yüzünü kırarım Deniz! Niye söylemiyosun lan?!" Ups. Müşteriler..
Müşterilerden utanıyordum işte. Hemen soğukkanlı birine dönüşüverdim. Yüzüm düşmüştü. İnsanlarda yavaş yavaş gidiyordu artık.
Bu saatlerde çokta yoğun olmuyordu durgun saatlerdi bu saatler.
Deniz'e 'ben biraz hava alıp gelicem' işareti yaptım ve önlüğümü çıkarıyordumki kapı açıldı. Kapıya yönelen gözlerim şu an faltaşı gibi açılmıştı.
İçeriye giren, gri saçlı kadındı. Gelmişti, tamda umudumu kaybettiğim anda gelmişti. Sanırım bu yüzden demişler 'asla umudunu yitirme.'
Önlüğümü üzerime nasıl geçirdiğimi bilemedim. Ama aptalca davranamazdım. Sakin olmalıydım. Derin bir nefes aldım ve yanına gittim "Hoşgeldiniz."
Deniz 'hani gidiyodun lan sen' bakışlarını göndersede umurumda değildi şu an.
Ellerim titremeye başlamıştı. Bana neden böyle bakıyordu, bir eli çenesindeydi. "Elmalı turta vişneli meyve suyu."
Yüzünde bir gıdım ifade yoktu, ve hemen gidip istediklerini getirdim. "A-afiyet olsun."
Ya Güneş aptal mısın!? Neden kekeledimki şimdi. Bu kadın elimi ayağıma dolaştırdı bir anda.
Kasadan kadını izliyordum, hatta öyle bir izliyordumki sanırım anlamış olacakki gözlerini bana çevirdi bi anda. Tabi ben hemen Deniz'e döndüm.
"Gri n'oluyo?"
"Yok bişey Deniz. Çıkmaktan vazgeçtim hava biraz soğukta." Uf gerizekalı Güneş yazın ortasındayız ne soğuğu. Gittikçe saçmalıyordum.
Şu kadınla gözgöze geldiğimizden beri aklımda bin türlü şey dolanıyodu. Neden böyle olmuştumki.
Saçlarından dolayı olabilirmiydi? Griye olan takıntım yüzünden olabilirmiydi? Bilmiyordum. Şu an hiç birşey bilmiyordum. Sanırım gerçekten hava almaya ihtiyacım vardı.
Aramızda birşey olmazdı, olamazdı. Ben eşcinsel değildim. Değilim!
Çıkıyorum ben. Ayağıma gelen şansı geri teptim. İşte gerizekalı bir insan olduğumu buradan anlıyoruz. Neyse ne ya bu kafakarışıklığından kurtulmam lazım!
Ya ne güzel yaşayıp gidiyordum ben nerden çıktın karşıma.
Eve gidip kafamı dinlemem lazımdı ama olmazdı. Deniz'i birdaha yalnız bırakmak istemiyordum. Tamam tamam o kadın orada diye gitmek istiyordum. Geri dönüyordum. Cafeye girerken kadın çıkıyordu. Yerdeki gözlerimi kaldırıp gözlerine baktım. Artık gidiyordu, birdaha göremem değil mi?
O yüzden son birkez daha baktım. Oda baktı, gri saçlarının arasından ellerini geçirerek yürümeye başladı. Yürürkende bir sigara yaktı ve içerek gitti. Gitti, gitti ve artık göremiyordum onu, bundan sonra hiç göremeycektimde.
Artık gitmişti. Ayağıma kadar gelen şansı geri tepmiştim. Aman ne güzel!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Hayat
RandomSiyahmısın, beyazmısın yoksa grimisin? O ise siyahtan beyaza, beyazdan siyaha gidiyordu hep. Sonunda dediki, ben griyim. Ama oda henüz farkında değildi gerçeğin. Zamanla öğrenecekti. Herşey zamanla keskinleşir.