Meral teyzeyi çıkardılar evden. Cansız bedenini. Ona son sarılışım olmuş meğer. O, ölmüş. Ani kalp krizinden. Onu morga götürdüler. Meral teyze artık yaşamıyordu. Yalnızdı ve yalnız öldü. Eşiyle birliktedir artık değilmi?
Ölümlerden çok etkilenen bir yapım yoktu. Ama bu ölüm beni derinden etkiledi, ağlamaya başladım bir anda. Gözyaşlarım sel oldu sanki. Asel napıcağını şaşırdı. Eve götürdü beni, bağırıyordum. 'Hayır gitmeyeceğim, gitmek istemiyorum bırakk..'
Yatağa uzandık. Bacağım ıslandı gibi birşey hissettim. Lanet olsun renklimi oluyordum yoksa. Hızlanarak tuvalete gittim. Evet renkli olmuştum. Neden bu kadar ağladığım belli oldu. Salona gittim ve Maral iki koltuğun arasında uzanmıştı. Mazlum mazlum oturuyordu karanlıkta. Meral teyzeyi hissetti belkide. Biraz okşadım Maral'ı. Sonra odamıza taşıdım. Asel ve Maral uyudular yatakta. Bende Meral teyzeyi düşündüm, camın önünde. Birazda ağladım. Uyuyamıyordum zaten karnımdaki ağrı yüzünden.
Sabah olduğunda giyindim ve Asel'e küçük bir not bırakıp çıktım evden, biraz yürümeliydim. Meral teyzeyi düşündüm. Meral teyzenin ölümüne alışırdım, belki bir boşluk olurdu ama alışırdım zamanla. Sonuçta bu her ölüm için aynı oluyor, zamanla alışılıyor. Annemin ve babamın ölümünü kabullendiğim gibi, Meral teyzenin ölümünüde kabullenirim elbet. Sadece, biraz zamansız oldu. Beklemiyordum. Bu çoğu ölüm için, hatta her ölüm için aynı belkide. Kim sevdiği birinin ölmesini beklerki? Ama alışmak gerek. Doğru demişler, 'hayat devam ediyor.'
Cafemdede biraz oturduktan sonra hazırdım. Artık enerjik olabilirim, o zaman turta malzemelerini hazırlayayım.
İnsanlara gülümsüyorum, siparişleri alıyorum ve getiriyorum. Gülümsemem ise sahteydi bugün. Ağlamak istiyordum. Deniz keşke burada olsaydı. Şuan Asel'i değilde Deniz'i istiyordum. Ve Deniz gelmiyordu iki gündür. Deniz'i özledim belkide biraz ve şuan gurur yapamazdım, yapacak bir halde değildim.
"Alo Deniz, bugün gelebilir misin? Çalışmana gerek yok sadece gel lütfen. Sana ihtiyacım var, lütfen gel."
"Güneş noldu? Güneş iyi değilsin sen tamam geliyorum en fazla 15 dakika sakin ol."
İçerideydim, sanırım uykusuz olduğum için biraz yorgundum. Duvara yaslanmıştım. Sürekli ağlama hissi geliyordu, ama geçiriyordum. Deniz koşarak içeri girdi ve biranda yanımda beliriverdi. Bir saniye bile beklemeden sarıldım. "Kalbin çok hızlı atıyor Deniz." Bir andada gözyaşlarım sel oldu.
"Gri, benim aşkımdan bu kadar harap olacağını bilmiyordum kusura bakma ya."
Omzuna hafifce vurdum beni güldürmeyi başarmıştı. Dost demek buydu kesinlikle.
"Meral ablayı biliyosun dimi, dün vefat etti Deniz. Çok kötüydü dün gece. Uyuyamadım hiç. Belki bilmek istersin diye düşündüm."
"Gençti daha, beklemiyordum ama Allah ailesine sabır versin."
"Ailesi yoktu."
Meral teyzenin arkasından tek benmi üzülmüştüm? Yalnızların sonu böyle demekki. Ön tarafa çıkmadan önce son bir kez sarıldım. Özlemiştim Deniz'i ama sarılmasam daha iyi olabilirdi. Bu ses Asel'in sesiydi.
"Güneş!!" Ne vardıki bu kadar kızacak, suç işlemiş gibi hissettim.
"Sanada günaydın Asel."
"Napıyodunuz siz lan az önce!!"
"Asel sakin ol hemen yanlış anladın ve gerçekten açıklama yapmıcam. Saçma düşünmeyi bırakta gel sarılayım bi."
Gelmemişti. Öylece çıktı gitti cafeden ve şuan bunu düşünemeyecek kadar uykum vardı. Çok yersiz bir kıskançlıktı bu yaptığı. Al işte şimdide içime bir kurt düştü. Cafeyi kapattıktan sonra hemen eve gitmeliydim.
Cupcake yapıp Asel'e götüreyimde affeder umarım beni. Bazen gerçekten bıkıyorum, yani etrafı dağıtıp uçurum kenarına gidip kendimi o boşluğa bırakmak istiyorum. Ama olmaz, çünkü Asel hayat dolu biridir. Hep neşelidir, hiç üzülmez. Daima mutludur ve mutluluk saçar etrafa. Herneyse, bunlar gerçek değildi. Bunlar sadece beni basit biriymişim gibi gören insanların görüşüydü ve madem öyle bende aynen devam ederim. İnsanların içimi bilmesine gerek yoktu.
Sahte gülmeye devam ettim ve sonunda bitti. Hem gün bitti, hemde daha fazla sahte gülemeyecektim. Cupcakeleride aldım Deniz'e sarıldım, öptüm. Cafeden çıktım. Ve Asel bunu yanlış anlıyordu. Deniz'e karşı aşk anlamında hiç birsey hissetmiyordum gerçekten. (!)
Eve girdiğimde içim rahatlamıştı, Asel evdeydi. Maral'la oynuyordu. "Aseeel ben geldim sevgilim,"
"İyi gel napabilirim?"
"Böylemi olacak gerçekten? Gerçekten tripmi atacaksın?"
Cevap vermedi, ama iyide oldu. Cevap verse eminimki kavga ederdik. Üzerimi değiştirdikten sonra mutfağa girdim. Dapdağınıktı, fakat sorun değildi toplardım. Cupcakeleri hazırladım ve içeri gittim. Televizyon açık bir vaziyette, Asel ve Maral'da koltuğa uzanmış bir vaziyetteydiler. Beni zerre takıyor gibi görünmüyorlardı.
"Asel, yanlış anladın derdim ama bunu seni gerçekten aldatsaydım derdim. Demiyorum çünkü öyle birşey yok. İçim rahat ben seni aldatmadım. İyi geceler sevgilim."
Maral'ı öpmek için yanlarına gittim, Maral'ı öptüm tam gidecekken Asel beni çekip üzerine düşürdü. Sonra dudağımı öptü. "Affedildim o zaman?"
"Sana dayanamıyorum be Gri. Çok aşığım."
"Bende sana çok aşığım Asel, iyiki hayatıma girdin. Henüz hiçbirşey yapmamış olsakta sana çok alıştım. Sahi biara birşeyler yapmalıyız?"
Asel'i uzun süredir tanımıyordum, bu kadar kısa sürede kimseye alışmam mümkün değildi ve Asel'e yalan söyledim. Bunu görmezden gelirsem daha iyi olur yoksa düşündükçe kafayı yiyebilirim. Kendimi adi biri gibi hissettim ama alışırdım zamanla değil mi? Zaman zamanla diye diye ne yapmaya çalışıyorum? Gitgide bok çukuruna batıyorum sanırım. Hadi hayırlısı.
"Yaparız bizde o zaman. Yarın işe gitmiyorsun. Benlesin."
İstemiyordum, ama kabul ettim. Bu kadar isteksiz olmamın nedeni Meral teyzenin ölümüydü sanırım. Birnevi yas tutuyordum kendimce. Eğer birşeye üzgünsem üzgünlüğümü böyle atıyordum. Neden bu kadar çok düşünüyordumki, sadece boşvermeliydim. Sadece boşver Güneş. Derin bir nefes aldım ve nihayet daha iyiyim. Ve uyursam sabaha birşeyim kalmaz.
"Uyan Gri, ne kadarda tembelsin kalkk." Cafeye gitmiyeceğim için alarmı kurmamıştım, haliyle uykunun tadını çıkardım.
Duvarları öperek içeri gittiğimde çoktan hazırlanmış bir Asel vardı. Popoma vurduğunda çok tuhaf olup direk kendime geldim. Bu şapşal bir şekilde gülmemi sağladı hemen hazırlandım bende. 'Nereye gidiyoruz?' sorusunu sormadım çünkü sevmediğim bir soruydu. Nasıl olsa gittiğimizde görecektim.
Vay canına çok mükemmel biryere geldik. Tam bir canavarlı evdi burası. Birsürü örümcek ağı vardı. "Lütfen önceden burada yaşadığını söyle.."
"Maalesef, ama burayı çok seviyorum sende gör istedim." Sonrası klasik sevgililerin yaptığı sıradan ve sahte şeylerdi. Ve ben bugünü sevemedim.
Asel'e birşey belli etmeden uyudum sadece. Asel'le farklı olur sanıyordum ama hayatımdan zevk alamıyorum. Yalnızlığı iyice benimsemişim sanırım, en diplerime kadar. Asel'i üzmek istemiyorum, içimde bir yumru var. Kötü birşey olacak sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Hayat
De TodoSiyahmısın, beyazmısın yoksa grimisin? O ise siyahtan beyaza, beyazdan siyaha gidiyordu hep. Sonunda dediki, ben griyim. Ama oda henüz farkında değildi gerçeğin. Zamanla öğrenecekti. Herşey zamanla keskinleşir.