Asel'in beni getirdiği tahta eve geldim. Buranın sahibi kimdir nedir bilmiyorum, ama kiralayabiliyoruz öyle bir imkan vardı ve bende kiraladım. Asel bana ailesie ilgili küçük birşey çıtlatmıştı ve ben o gün araştırdım. Gece uyumadım, ve buldum. Asel'in babasını buldum, ogün bir internet sitesinde konuştuk. Bu benim Asel'e sürprizimdi. Adam önce şaşırmıştı. İnanmamıştı, Asel'le resmimizi attığımda 'ilk uçakla oraya geliyorum' demişti. Numarasını almıştım. Bugün gelecekti ve ben bu evi temizlemeye başladım. Ev gerçekten çok güzeldi ama ben temizlikten anlamazdım, olduğu kadardı.
Birkaç saat sonra telefonum çalmaya başladı. Beni bir anda heyecan sardı, tüm vücudumu sarmıştı. Asel'in babası Antoni Becky. Elim ayağım titremeye başladı. "Alo, alo geldiniz mi efendim?"
"Evet havalimanındayım Güneş, adresi mesaj at taksiyle gelirim hemen."
Dediğini yaptım ve hemen Asel'e haber verdim. Yarım saat sonra Asel geldiğinde çok mutlu olmuştu, sarıldı bana. Öptü uzun uzun ve o sırada kapı çaldı. Süper zamanlama!!
"Hoşgeldin-iz!"
Gözlerime inanamadım yanında bir kadın vardı. Asel'in annesimiydi bu kadın? Hemen içeri aldım. Hala kapıdalardı ve Asel'de oturmamıştı hala. Antoni amca ve yanındaki kadında oturmamıştı hala. Şu an herkes şoktaydı, bende dahil. Asel sadece babasına bakakaldı. Bir sure sonra kendine geldiğinde konuşabildi nihayet.
"Bu ne Güneş? Bunun içinmi çağırdın beni?! Ne işi var bunların!"
Beklediğim tepki bu değildi. Bana bağırmasını beklemiyordum. Herkes susuyordu. Oturuyorduk ve herkese acı bir kahve yapmıştım. Kimse konuşmadı, ortam o kadar acıydıki kendimi kötü hissetmeye başladım. Asel yüzüme bile bakmıyordu. "Antoni amca bu hanımefendi eşinizmi?"
"Evet, evet eşim. Alev benim eşim ve Asel'inde annesi."
Bunu bekliyordum aslında. Ama anlamıyordum Asel'in bu aşırı tepkisini. Benim eğer bir şansım daha olsa annemi ve babamı görmek için bir dakika bile beklemezdim. Ve Asel ayağına gelen şansı tepiyordu resmen. "Asel annenle babanı uzun zamandır görmediğini söylemiştin. Beğenmedin mi sürprizimi?"
"Sürprize bak, kıçımın sürprizi. Yıllar boyunca beni aramadılar, bir kez bile. Arama girişiminde bulundularmı orası bile meçhul. Neyse ya gidiyorum ben. Sürprizmiş.."
Kendimi tutamadım en sonunda bağırdım artık. "Asel yeter artık! Eğer ben annemle babamı bir kez daha görebilseydim onlara son kez sarılıyormuş gibi sarılırdım! Yeter artık ayıp ediyorsun!! Şu gördüğün insanlara hiç beklemediğin bir anda birşey olur o zaman pişman olursun! Sen, gerçekten bu değilsin. En azından konuşmanı beklerdim. Onlar senin annenle baban!"
Alev hanım Asel'e bakıyordu. Ondan bir sevgi sözcüğü bekliyordu. İkiside üzgündü. Ne için? Onları terk eden evlatları yüzünden. En azından bu kadar yıla rağmen bu öfke dinmeliydi. Asel bana baktı ve sonra annesine. Hatalı olduğunu kabul etmeliydi artık. Yavaş yavaş gitti ve ikisine birden sarıldı. Yüzünde mutluluk ve hüzün karışımı bir tebessüm oluştu. Bunu ilk kez gördüm Asel şu an mutluydu.
"Ben en iyisi Maral'ı gezdireyim, cafeye giderim sizde gelirsiniz Asel olur mu?"
Onayladı ve Maral'ı aldığım gibi çıktım evden. Cafeye geldiğimde, Deniz ve Sima yoktu ortalarda. Arkaya geçtim, ve küçük bir şok daha. "Bölmek istememiştim, devam edin siz."
Öpüşen çiftleri yalnız bırakmak lazım sonuçta. Deniz için çok sevindim. Sima'yla mutlu olmasını canı gönülden istiyorum. Tabi hemen içeri geldiler.
Deniz dudağını sildi, pembe ruj bulaşmıştı. "Dudağına pembe bişey bulaşmış cupcakemi yedin yoksa neyse tamam tamam görmedim birşey."
"Ulan yapma ya boş bi anıma geldi yoksa."
"Daha fazla konuşma istersen battın iyice." Bu sırada gülüyordum, biraz mutluluktan biraz adilikten.
Sima boşları topladı, yüzüme bakamıyordu. Yanına gittim. "Bunda utanılıcak birşey yok Sima. Rahat olabilirsin, ve adınıza mutlu oldum. Mutluluklar dilerim."
Tebessüm ederek işine devam etti. Bende evin yolunu tuttum. Bugün mutluydum, ferah hissediyordum.
Eve girdim ve turtayı hazırlayıp fırına koydum. Odaya geçip bilgisayarı ve Maral'ıda yanıma alarak yabancı dizime kaldığım yerden devam ettim. Tabii aburcuburlarımıda unutmadım. Uzun süredir yapmıyordum bunu ve güzel olmuştu. Saat iyice geç oldu ve Asel gelmişti. Üzerindekilerden kurtuldu odaya geçtik hemen. Anlatması için bekliyordum hevesle. O ise kestirip attı. "Otelde kalıyolar. Yarın cafeye davet ettim."
"Gerçektende odunsun sevgilim. Neyse ben seni böyle kabul ettim."
"Sen sus bence, sana sinirliyim Gri. Hemde çok sinirliyim. Ben annemle babamı niye terkettim? Arkamdan iş çevirdikleri için dimi. Sen niye benim arkamdan iş çevirdin!"
"Benidemi terkediceksin?"
"Ederim Gri! Arkamdan iş çevirdin. Ederim!"
Dahada diyecek birşey yoktu. Uzatırsam herşey boka saracaktı. Yatağın içine girdim ve uzandım. Asel'e arkamı dönmüştümki hormonlarım sağolsun ağlamaya başladım. Asel'e birşey belli etmemeliydim. Sessizce ağlamaya başladım. Asel'inde yatağa girdiğini anladığımda uyuyor numarası yaptım hemen. Sonra Asel bana iyice yaklaştı ve sarıldı. "Hadi ama uyumadığını biliyorum Gri. Tamam, tamam Gri eşeklik ettim. Hadi dön bana."
Gözümdeki yaşları silerek "Bana bidaha sakın bağırma." Tehdit gibi değildi. Daha çok kırıldığımı belli edercesine söyledim. Birbirimize sımsıkı sarıldık ve uyuduk.
"Günaydın Antoni ve Alev." Cafeye geldiklerinde saat üç buçuk civarıydı. Ve onlara bu kadar rahat seslenmemin nedeni onların istemesiydi. Zamanla Asel'de alışıcaktı ailesine.
Asel, Antoni, Alev, Deniz, Sima ve ben güzel bir aile gibiydik. Deniz ve Antoni iyi anlaşmışlardı. Ve ister istemez keşke benimde annenle babam burada olsa dedim içimden. Bu sahneyi izlerken Asel yanıma geldi. "Anne ve baba, size söylemedim henüz ama sevgilim var. İşte bu hatun benim sevgilim." Beni işaret ederek. Lanet olsun utanmıştım. Ve bunu normal karşıladılar. Tabi yabancı ülkede yaşadıklarından olsa gerek. Birer birer sarıldılar bana ve Sima'da tebrik etti. Sima iyi biriydi ve bende ona sarıldım. Şu an mutluluk patlaması yaşıyorduk. Allah'ım teşekkür ederim bana böyle bir an yaşattığın için.
Sonra zaman geçti, herkes evine gitti, Antoni ve Alev'i davet ettim ama kabuk etmediler sonunda Asel, ben ve Maral. Üçümüz kalmıştık.
Yatakta düşünüyodum tek başıma, Asel'de geldi. "Neyin var Gri? Yine düşünceli moduna geçmişsin."
"Asel, şimdi sende şey yok. Bendede yok."
"Ney? Dur bi dakika penistenmi bahsediyosun Gri?"
"Ya öyle deyince sapık gibi oluyo şey de. Ben anlarım."
"Neyse devam et."
"Yani çocuk içinde o gerekiyo. Bizim çocuğumuz olmucakmı? Yani evet ben çocuk sevmem pek ama bir çocuğum olsun istiyorum hemde senden. Saçmalığa bak. Senle tanıştıktan sonra çocuk istemeye başladım. Yoksa çocuk sevmezdim ben."
"Bende şey yok yani o işi yapamayız evet ama bir sürü yetim çocuk var, onlardan birinin ailesi olabilirizde Gri ben çocuk istemiyorum. Yani şimdilik bi duralım."
"Aklımda çok şey var aslında. Mesela şimdi konuşsam yada neyse boşver uyuyalım."
"Sevgilimle konuşmak istiyorum, sor hadi ne sorucaksan."
"Sen istedin o zaman. Sen bakire misin?"
"Hayır." Biraz olsun sinirlenmiştim. Ama bekliyordumda.
"Yani sen o şeyi yaptın.. Ben hiç yapmadım."
"Tahmin etmek zor değil. İstersen yaparız." Elindeki sigarasını yaktı ve camın önüne geçti. Ve yine o umursamaz tavrına büründü. Peki ben istiyormuydum? Yani o şeyi ilk Asel'le tatmayı. Tabiikide istiyordum.
"Asel, ben istiyorum. Hemde hemen şimdi."
Bunu bende beklemiyordum kendimden. Ama içimde birşeyler dürttü sanki, istiyordum Asel'i. Deli gibi istiyordum. Bu gece özel bir gece olacak sanırım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri Hayat
AléatoireSiyahmısın, beyazmısın yoksa grimisin? O ise siyahtan beyaza, beyazdan siyaha gidiyordu hep. Sonunda dediki, ben griyim. Ama oda henüz farkında değildi gerçeğin. Zamanla öğrenecekti. Herşey zamanla keskinleşir.