Bölüm 7: Hesaplaşma

398 15 4
                                    

Ercüment, Osman'ı Kurtuluş parkının kuytu bir köşesinde bir bankta otururken buldu. Yanına oturdu.

"Kızımı bana ver, yaptığın saygısızlığı affedeyim Osman."

Osman, Ercüment'e baktı. "Ne kızı?" diye sordu.

"Zehra'nın doğurduğu kız. O benim kızım."

Osman, sinsi sinsi güldü.

"O çocuğun senin olduğundan emin misin Ercüment? Zehra sana yalan söylemiş olmasın?"

Osman'ın sinsi gülüşünü fark etti Ercüment. O da güldü ve ceketinin cebinde bir şeyleri yokladı ve aradığını buldu. "Fark etmez." dedi. Cebindekini Osman'a fark ettirmeden çıkardı.

"Bu Zehra'ya kötülük yaptığını değiştirmez ve ben benim olana yapılan kötülüğü, saygısızlığı affetmem. Şimdi söyle bana! Kızımı ne yaptın?"

Osman, ecelinin yaklaştığını anlamıştı. Bu yüzden alnı ve şakaklarında ter damlaları birikmeye başladı. Yapmaması gereken en kötü şeyi yaptı. "Onu sattım." dedi.

Ercüment, boğazından çıkan bir hırıltıyla "kime?" diye sordu.

Osman, yapmaması gereken bir hata daha yaptı ve güvencesi olan çocuğu kime sattığını söylemeye karar verdi. "Cafer'e." dedi.

Ercüment, Cafer'in bir çocuk satıcısı olduğunu biliyordu ve Cafer, Osman'dan sattığı kadınların doğan çocuklarını ucuzdan alır, pahalıya başkalarına satardı. Bu insanlıktan nasibini almamış yaratıklar insana bir mal gibi davranırlardı. Kadına da Çocuğa da...

Ercüment, bıçağını büyük bir öfkeyle Osman'ın boğazına dayadı ve "ara Cafer'i!" diye kulağına fısıldadı.

Osman, sinirden güldü ve "bu imkansız." dedi.

Ercüment, "nedenmiş?" diye hırlayarak sordu.

"Çünkü o beni her gün başkasının telefonuyla arar ve benden aldığı çocuğu aynı günde satar."

Osman, son sözünü söyledikten sonra tek elini havaya kaldırdı ve yumruk yaptı. O anda etraflarını bıçaklı, sopalı, muştalı ve tabancalı olan Osman'ın adamları sardı.

"Sen benim tedbirsiz iş yapacağımı mı sandın Ercüment?"

"Peki sen benim tedbirsiz iş yapacağımı mı sandın Osman?"

Ercüment de son sözlerini söyledi ve bir ıslık çaldı. Aynı anda tabancalar patladı. Kurşunlar vızıldayarak geçti. Bazıları ağaçlara bazıları Osman'ın adamlarının bedenine saplandı.

Osman, şaşırmadı. Ercüment'in ne kadar güçlü bir suç imparatoru olduğunu biliyordu. Kendisinden daha güçlüydü ama kendi fikrince daha akıllı değildi. Bu yüzden gülerek "bravo!" dedi.

Ercüment, Osman'ın bu rahatlığına ve sakinliğine şaştı. Bir planı daha olduğunu o an anladı. "Ne sırıtıyorsun lan!" diye bağırdı.

"Diyorum ki; bravo diyorum, beni yakaladın diyorum ama Zehra'yı yakalattın, onun canını kurtarmayı unuttun diyorum."

Ercüment'in kafası karıştı ve bıçağı Osman'ın boğazından çekti. Sersemlemiş bir şekilde ayağa kalktı ve aynı anda sendeledi ama düşmedi. Osman'ın dediklerinden Zehra'nın tekrar Osman'ın eline düştüğünü anladı.

Osman, ayağa kalktı ve sırıttı. Ellerini arkasında bağladı ve rahatça volta atmaya başladı.

"Zehra'yı öldürmeyi düşünmüştüm ama çocuğunun senin çocuğun olduğunu öğrendim. Zehra'yı sağ bıraktım ve Ömer'i ve başka bir doktoru daha ayarladım. Ömer, Zehra'nın, kardeşinin görev yaptığı hastaneye yatmasını sağladım. Avımı, yani seni tuzağa çektim. Kendi açından bakarsan senin avın olduğumu görürsün ama benim açımdan bakarsan kızının ve kızının anasının elimde olduğunu, yani senin, benim avım olduğunu olduğunu görürsün."

Ercüment'in beyninde bir anda bir ampul yandı. Şimşekler çakmaya başladı. O an Osman'ın blöf yaptığını düşündü ve gülerek tabancasını belinden çıkardı. Osman'ın başına doğtulttu ve "doğru." dedi.

"Kızım ve kızımın anası senin adamlarının elinde ama sen de benim elimdesin. Yani demem o ki, kızımı ve Zehra'yı senden alacağım!"

"Yalnız kızını sattım. Yani böyle bir takas olmayacak ama beni öldürürsen Zehra da ölecek!"

Ercüment, burnunu çekti ve kaşlarını çattı. "İkisini de kurtarmasını bilirim." diyerek tetiğe bastı. İleriyi düşünmemiş, sadece Osman'ı öldürmeyi düşünmüştü.

O an, aynı anda bir silah sesi daha duyuldu.

Biraz uzakta, gözle zor görülebilecek kadar uzakta bir kadın yere yığıldı. Yere yığılmasının sebebi de Osman'ın kafasına kurşun girdiği an kadının kafasına da kurşun girmesiydi. Bu kadın hastaneden kaçırılan bir kadındı.

Ercüment, diğer bir silahın sesini duymamıştı ama adamları duymuştu. Bazıları da yere bir kadının düştüğünü görmüştü.

Abdullah; Ercüment, Osman'ın kafasına sıktıktan sonra "birisi daha vuruldu patron!" diye bağırdı.

Ercüment, başını önce Abdullah'a çevirdi ve sonra etrafına bakındı. Yerde yatan cesedi fark etti. O an yüreğini büyük bir korku kapladı. Yaptığı hatayı anladı. Cesede doğru elinde tabancasıyla yürümeye başladı. Adamlarına "kimse cesede yaklaşmasın!" diye bağırdı. Hemen sonra da "Zehra olmasın, Zehra olmasın!" diye sayıklamaya başladı ve cesede iyice yaklaştı. O an yerde yatan cansız bedenin Zehra'ya ait olduğunu fark etti. Dizlerinin üzerine çöktü. Zehra'yı kucağına aldı ve göz yaşları dökmeye başladı ve bağırabildiği kadar yüksek sesle "Zehra!" diye bağırdı, haykırdı ama bu bağırmalar, haykırmalar Zehra'yı geri getiremezdi.

Zehra, ölmüştü!..

☸Bölüm Sonu☸

Sokak Kızı (+18) (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin