Bölüm 4: Hastane

699 18 7
                                    

15 Ekim 2014 24.00 Ankara

Zehra, yeni doğmuş kızını kucağına aldı ve kucağına alınca bütün çektiği acıları unutup pamuk gibi oldu. Yanağına bir öpücük kondurdu ve gülümseyerek Şevket'e baktı. Bir an aklına kötü düşünceler geldi. Gözleri korkuyla açıldı.

"Osman bizi bulamaz değil mi?"

Şevket, gülümseyerek Zehra'nın baş ucuna bir sandalye çekti ve oturarak "seni unuttu bile." dedi.

Şevket'in karşısındaki doktor önlüğünün cebinden bir susturuculu baretta çıkardı ve Şevket'e doğrulttu. Zehra'nın bağıracağını, yardım çağıracağını bildiğinden boşta kalan eliyle ağzını kapattı.

Zehra, dehşetle ve korkuyla gözlerini sonuna kadar açtı.

Doktor, "Pezevenk Osman unutmaz." diyerek Üç kere tetiğe bastı ve ayağa kalkan Şevket göğsüne giren üç kurşunla tabancasını eline alamadan tekrar sandalyeye yığıldı.

Zehra, Şevket'in vurulduğunu görerek daha da bir dehşete, daha da bir korkuya kapıldı. O an kızını düşündü. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı ve ağzı kapalı olsa da yalvarmaya başladı. Yalvarması içeriye Osman girince kesildi. Üzerine atlayıp tırnaklarını yüzüne geçirmek, etlerini lime lime etmek geldi ama kucağındaki kızını hatırladı. Yapamadı.

Osman, sırıtarak Zehra'ya baktı. Cebinden bıçağını çıkardı ve parmağını üzerinde gezdirdi. Gözlerini bıçağına indirdi.

"Yaşamak istiyorsan şimdi buradan benimle birlikte sessizce çıkacaksın seni küçük orospu."

Zehra, korkarak sessizce başını aşağı yukarı sallayınca doktor, sırıtarak ayağa kalkmasını elindeki tabancayla işaret etti.

Zehra, sessizce yataktan kalktı ve başını eğerek odadan çıktı. Osman'ın işaretiyle hızlandı ve yangın merdivenlerden koşar adımlarla indiler.

Osman, elindeki bıçakla işaret etti ve Zehra, kucağında kızıyla birlikte Tofaş marka arabanın arka koltuğuna bindi. Yanına da Osman oturdu ve kaşlarını çatarak Zehra'ya baktı. 

Zehra da korkuyla başını Osman'a çevirdi.

Osman, uzun boylu, göbekli, ablak suratlı, kısa, siyah saçlı, uzun, siyah sakallı, sert bakışlı, ayı boğan gibi bir herifti. Elleri ve ayakları da bir hayli büyüktü. Güçlü kuvvetliydi.

Üstüne kırmızı siyah, kareli bir gömlek ve altına kahverengi bir pantolon giymişti.

Zehra, bu adama yalvaran gözlerle bakmaya devam etti. Sonra konuşmaya cesaret edebildi ve "nolur kızıma bir şey yapma!" diyebildi.

Osman, ilk önce sırıttı ve sonra kahkahalarla güldü. Gülmesine kısa bir süre sonra son verip "merak etme!" dedi.

"Uslu durursan öldürmem kızını."

Zehra, başını aşağı yukarı salladı ve bebeğine baktı. Onun yaşayabilmesi için kendi canını vereceğine yemin etti. O an bebeği başına gelenleri anlamışcasına ağlamaya başladı.

Zehra, Osman'ın bebeği silahla uyutacağından korkarak "şşt! Şşt!" diyerek bebeği uyutmaya çalıştı. Bebeği uyutmaya çok uğraştı ve sonunda başardı. Uyutmayı başardığında ise araba Osman'ın lüks evinin önünde durdu.

Osman kaşlarını çatarak "in!" dedi ve Zehra, kucağında bebeğiyle arabadan yavaşça indi. Evin dış kapısını doktor açtı ve Osman önde Zehra kucağında bebeğiyle arkasında içeri girdi. Doktor kapıyı kapattı ve arabaya tekrar binip uzaklaştı.

Zehra da korka korka yanlarında çam ağaçları olan merdivenden çıktı. Amerikan yapımı, verandalı, büyük bahçeli evin kapısının önünde durdu. Dört korumanın olduğunu gördü ve kaçmanın imkansızlığını büyük bir umutsuzlukla ve mutsuzlukla fark etti.

Bu arada Osman, sertçe "oraya girmeyeceksin!" dedi. Zehra kendisine bakınca evin yanındaki küçük barakayı başıyla gösterdi.

"Kaçamayasın diye orada kalacaksın!"

Zehra, itaatkar bir tavırla başını salladı ve bir tane bile penceresi olmayan barakaya kucağında daha ismini koymadığı kızıyla girdi.

Arkasından Osman da girdi ve yüksek sesle güldü.

"Şevket ile ne işler çevirdiğini bilmiyordum mu sanıyorsun? İlk günden beri biliyordum. Ama merak etme! Bunu benden sakladığın için seni öldürmeyeceğim. Sen bana ihanet etmedin. Sadece kızını korudun. Bu yüzden seni öldürmemeye karar verdim ve bana ihanet eden Şevket'i öldürmeye karar verdim ve öldürdüm de."

Zehra, Osman'ın sözleriyle sakinleşti ve korkusu az da olsa geçti. Gülümseyerek  ama hala korkarak Osman kahkahalarla gülerken "sağol!" dedi.

Osman'ın gülen yüzü ciddileşti. "Ama bir cezan olacak." dedi.

"Yakın zamanda bu cezanı açıklayacağım. Şimdi kapıdakilere söyleyeyim de ilk önce kendi aç karnını sonra aç bebeni doyur."

Zehra, gülümseyerek tekrar teşekkür etti ve Osman barakadan çıkıp kapıyı kilitledi.

On beş dakika sonra kapı açıldı ve içeriye Osman'ın adamlarından birisi girdi. Yemeği bıraktı ve tekrar dışarı çıkıp kapıyı kilitledi. İşine geri döndü.

Zehra, bebeğini koltuğun üzerine bıraktı. Büyük bir iştahla yemeğe daldı. Kıtlıktan çıkmışcasına barakanın bir köşesinde yemeğini yedi. Bir süre sonra da uykusu bastırdı ve istemese de gözleri yavaşça, ağır ağır kapanmaya başladı ve en sonunda da kapandı.

Zehra, kendini uykunun kollarına bıraktıktan sonra kapı açıldı ve içeriye Osman girdi. Bıçağını çıkartarak kaşlarını çattı. Zehra'nın önünde diz çöktü ve "bana ihanet cezasız kalmaz!" diyerek hırladı. Bıçağıyla Zehra'nın iki yanağını da boydan boya kesti. Sonra tekrar ayağa kalktı.

"Bundan sonra benim malım değilsin ama iş de yapamayacaksın! Sürüm sürüm sürüneceksin, aç kalacaksın ve bebeğinden ayrı kalacaksın! Senin cezan da bu olacak! Şimdi alın bunu çöpün kenarına atın!"

İki adam başlarını sallayarak Zehrayı kaldırdı ve barakadan çıkardı.

Osman ise, bebeği sırıtarak kucağına aldı. Bebekten gelecek parayı düşünerek sevindi ve barakadan çıktı.

🔧Bölüm Sonu🔧

Bol bol yorum ve oy atarsanız çok sevinirim sevgili okurlarım. 🙂😊🙃

Sokak Kızı (+18) (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin