Buzdan Ruh |2| İdil

779 120 34
                                    

Gelen tüm oylar, güzel yorumlar ve mesajlar için teşekkür ederim arkadaşlar.

Bu bölümün sonunda asıl hikaye başlıyor diyebiliriz, hadi iyi okumalar.

Güldü.

Verdiğim cevap karşısında, ellerini yüzüne siper ederek küçük bir kahkaha attı ama bu kahkaha, neşe ve sevinçten yoksundu. Daha çok, sinirden atılmış, samimiyetsiz bir kahkahaydı bu. Dilimi kurumuş olan dudaklarımın üzerinde gezdirip anlamsız bakışlarımla onu izlerken, elleri yüzünden saçlarına tırmanmış, yumuşacık olduğunu tahmin ettiğim kumral tüylerin arasından geçmişti. Çenesinin kasıldığını daha yeni farkediyordum, sıcak kahverengiler uzak bir bakışla yüzümle buluştuğunda, anlamsızca gerildim çünkü gözlerindeki ifade yaşama isteğimi bile öldürmüştü. Sıcak bir kahverenginin, soğuk ve boş bakışı. Belki de bu, kelimelere dökemeyeceğim kadar karmaşık hissettirmişti.

"Doktor bunun olacağından bahsetmişti," dedi burnunu kırıştırıp başını arkaya atarak."Ama bu kadarını beklemiyordum..."

Dikkatini tamamen tavana vermiş, yukarıyı izlerken alnımı kaşıdım ve boynumda oluşan soğuk terlerin nedeninin hissettiğim duygu karmaşası olduğuna kanaat getirdim. Bu his gerçekten değişikti, kesinlikle iyi hissettirmiyor, insanı yavaş ve sessizce umutsuzluğa sürüklüyordu. Siyaha bulanmış bir ruhun ortasında koca bir delik. Bir kayıp, bir eksik. Yeri doldurulamayacak bir parça, ne kadar küçük olursa olsun yokluğunu her daim hissettiren ve yaşadığın her saniye kayboluşunun acısını iliklerine kadar yaşamanı sağlayan bir boşluk.

"Ben...üzgünüm..." diye mırıldandım, ellerimi nereye koyacağımı bir anlığına bilemeyerek. O boşluğun içinde kaybolmuş küçük ve kimsesiz bir vücuttum sadece, her saniye boyunca karanlığa gömülen ve ümitsizce ona uzatılacak yardım elini bekleyen. Ama bekleyişlerimin boşuna olduğunu gayet iyi biliyordum çünkü o el, ulaşamayacağım kadar uzak, dokunamayacağım kadar soğuktu. Çaresizliğin ekşi tadı dilimden başlayıp boğazıma kadar yayılırken çığlık atmak ve tüm acımı kusmak istiyordum ama bu saatten sonra bunu bile yapamazdım. Tanımadığım bir genç adam, beni kısık gözler ve düz bir çizgi haline gelmiş dudakları eşliğinde izlerken kasılmamak gerçekten imkansızdı. "Böyle olsun istemezdim..Çabalıyorum ama hiç bir şey hatırlayamıyorum."

Gözlerini kapatıp, anladığım kadarıyla sinirini dışarı atabilmek için derin bir nefes aldı ve dizleri yavaşça sallanmaya başladığında bu konuda ne yapacağımız fikri yine beynimin kuytu köşelerinden kurtulup tüm düşüncelerimin merkezine yerleşti. Sahi, ne yapabilirdi ki? Tüm hafızası yeni alınmış bir telefon gibi boş ve tertemiz olan bir kızı kim ne yapardı? Bir ailem olup olmadığını bilmiyordum, belki de gerçekten kimsesizdim ve yanında kalmama izin verirse ona yük olacağım belliydi. Evde ekstra bir insan yaşaması, daha fazla masraf anlamına geliyordu, değil mi? Onun ne iş yaptığı belli değildi ama en azından adımı hatırlayana kadar yanında kalmama izin vermesi için içimden dua edip duruyordum. Çünkü beni kabul etmezse ve kapının önüne koyarsa, sonumun pek hayra elamet olmayacağı şimdiden apaçık ortadaydı. Sokak insanı olmak istemiyordum, evsiz, kimsesiz ve sefil olmak istemiyordum.

Zehirli bir nefes daha boğazımı tırmanıp solunum yolumu yakarken ortamdaki sessizliğin artık kulaklarımı sağır edecek kadar gergin ve rahatsız edici olduğunu farkettim. Bir şey söylemesi için kıvranıyordum ama bir birine kenetlenmiş dudakları, bir daha açılmamak üzere mühürlenmiş gibiydi sanki. Ne söyleyeceği şimdiden belliydi, çıkıp gitmemi ve kendi başımın çaresine bakmamı söyleyecekti büyük ihtimal, ve bunun düşüncesi bile damarlarımda akan kanı donduruyordu. Tırnaklarımı avcuma geçirip onun koluna dokunma isteğimi def ettim çünkü artık...Ah, gücüm kalmamıştı. Yorgundum, bitkindim, ayakta bile duramayacak kadar güçsüzdüm. Hem fiziksel, hem de manevi olarak güçsüz. Belki de boşuna savaşıyordum, sonumun böyle olması gerekiyordu. Karanlık ve ıssız sokağın soğuk duvarının dibine çökmüş, cılız ve hasta bir bedeni canlandırdım beynimde, onun açlığını, kirliliğini ve acizliğini. Ardından sonuncu bir nefesin, ruhunu da alarak dudaklarının arasından kurtulmasını, geriye sadece cansız bir et parçasının kalışını.

Buzdan Ruh.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin