Üzerime biraz bol gelen okul gömleğimi düzeltip beni sınıfa davet eden öğretmenime selam vererek kürsünün önüne kadar kararlı havamla ilerledim. Hemen hemen yirmi kişilik sınıfta gözüm Jeno'yu bulurken gülümsememi engellemeyerek öğretmenin isteği üzerine kendimi tanıttım.
"Herkese merhaba, ben Jaemin ve Seul'den geliyorum. Umarım iyi anlaşırız."
"Anlaşırsınız tabii, son sınıf sana iyi davranacaktır. Şimdi kendine oturmak için bir yer seç."
Üç yer boştu ancak oturacağım yeri düşünmeme gerek yoktu. Belliydi zaten, Jeno'nun yanına oturacaktım.
Klişelerin aksine en arkada oturmuyordu. En önde, cam kenarında tek başınaydı. Kafasını siyah hırkasına koymuş her zamanki boş bakışları ile beni izliyordu. Dün gece gün ağarana kadar birbirimizi izlemiştik ve yalnızca bir kaç saatin ardından yeniden gözlerimiz birbirini bulmuştu.
Genel olarak sıcak gülümsemelerin hakim olduğu çoğunluğu erkek olan sınıf arkadaşlarımın güzel temennileri eşliğinde Jeno'nun yanına oturdum. Tek kelime etmeden kafasını camdan yana çevirdi. Onunla aynı sınıfta olacağım kesindi. Kasabadaki her iki okulda da bütün sınıf derecelerinden bir tane bulunuyordu. Benim için sürpriz olmadığı gibi onun için de olmamıştı anlaşılan.
Sıradan geçen tarih dersinin ardından zil çalmış, üç kişi yanımda belirtmişti. Uzun boylu dövmeli olan elini uzattı.
"Merhaba Jaemin. Ben Jungkook. Sınıfımıza hoşgeldin. Okulu gezdirmemizi ister misin?"
İçtenlikle gülümseyip uzatılan eli sıktıktan sonra karşımda duran üç kişiyi birer birer tikrisinir ifadesi ile süzen Jeno'ya baktım. Elimi koluna koyup dikkatini çekerken adının Jungkook olduğunu öğrendiğim kişiye döndüm.
" Teşekkür ederim Jungkook ama çoktan beni gezdirmesi için Jeno'ya söz verdim."
Birden kocaman oldu gözleri üçününde fakat tepkileri sessiz kalmış, diğer iki kişide kendini tanıtıp yanımızdan ayrılmışlardı. Pembe saçlı çocuğun adının Hendery, onlara kıyasla siması daha çocuksu duranın da adının Jisung olduğunu öğrenmiştim. En azından şimdiden bir kaç kişiyle tanışabilmiştim.
"Kalk gez okulu, ben gezdirmeyeceğim."
"Ama beni üzüyorsun Jenoshi, kimseye söylemem gereken şeyler biliyorum, ağzım kapalı kalmalı değil mi?"
Tehditkar konuşmam soğuk bakışlarını öfkeyle ateşlerken kolumu sıktı. Öyle bir sıktı ki acıyla inlememek için kendimi zor tuttum.
"Benimle oynamaya sakın kalkışma Jaemin!"
Kulağıma fısıldamıştı tehdidini lakin şiddetle bağırır gibi etkili olmuştu. Beni diğerleriyle aynı kefede tuttuğu açıktı, bunun değişmesi de benim çabamla olacaktı.
"Bir dahaki teneffüs bodrum kattan başlayalım gezmeye. İzninle tuvalete gideceğim."
Yukarı doğru kıvrılan dudaklarımla sessizce meydan okudum. Bileğimi sıkan elini okşadım arsız bakışlar eşliğinde. Hareketim elinin gevşemesini sağlarken tuvalete gitmek için ayağa kalktığımda kısaca saçlarını karıştırdım.
" Sen uslu bir çocuksun Jeno."
Aklımda dönenleri bilen Tanrı, eminim öfkeliydi bana. Henüz hakkında hiç bir şey bilmediğim bu adamı saatlerce öpmek istiyordum, nedeni bilinmez ama aslında öpmekten de fazlasını istiyordum. Bakışları, kokusu, yumuşak saçları beni büyük günahlara davet ediyordu gamsızca.
Soğuk suyu tenime çarpıp kendimi toparladım hızlıca. Kafamdaki düşünceleri bir bir gerçekleştirme umudunu yeşertirken arka sıraya itekledim. Her şey yavaş yavaş olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rumours°nomin
Fanfic"Seni incitmek istemiyorum ama sen acı çekmek için yaşıyorsun." -Xuehua ❄️