Bölüm Altı:"Prens"

283 44 51
                                    

Ağzıma ekmeğimin son parçasını tıkıştırırken açtığım kapıda önüme çıkan kişi yemeğinin boğazıma takılmasına sebep olmuştu. Öksürerek kendime geldim hızla.

" Günaydın Jaemin. Okula beraber gidelim? "

" Niye? "

Bu sorulur muydu... Boşluğuma gelmişti zira Jeno'nun beni okula gitmek için beklemesi bir yana benimle konuşması bile tuhaftı. Genelde konuşamaya zorlayan ben olurdum.

"Arkadaşlar böyle yapmaz mı?"

Aklıma dün dönüş boyu arkadaşlığın ne tür bir durum olduğunu anlattığım gelirken evlere ayrılmadan önce' İyi arkadaşlar olalım' diyişi gelmişti.

Her zamanki sıcak gülüşümü takındım bozuntuya vermeden.

"Ah, evet. Hadi o zaman hemen gidelim çünkü geç kaldık."

"Bisikletin nerede?"

"Bisikletim yok."

Seul'de iken vardı elbet ama onu buraya getirmemiştim. Çantalarım ve kendim yük olarak yeterliydik.

Bisikletine binip arkasını işaret etti.

"Arkama bin. Okul çıkışı sana bisiklet almaya gideriz."

"Olur."

Sabahın kırağıları halen düşerken üşümemi durdurmak adına hırkamın önünü kapatıp Jeno'nun arkasında yerimi aldım. Hiç beklemeden kollarımı beline doladım. Başımı da sırtına yaslayıp kendime konforlu yolculuğuma bıraktım, Jeno ise hiç şikayet etmedi.

" Bu gün iki ders var. Çıkınca seninle yan kasabaya geçeceğiz. Hala krallıkla yönetilen kasabaya. O yüzden ne kadar erken gidip dönersek o kadar sağlıklı olur."

"Siz nasıl yerlerde yaşıyorsunuz böyle? Yüzyılımızın farkındasınız değil mi?"

Çalan zil ile konuşmayı kesip sınıfa girdik. Birlikte girdiğimizi görünce şaşkına dönen simalara kibarca tebessümle selamımı verdim. Onların tanıdığı Jeno, benimle birlikte çok değişecekti.

İlk ders bütün sıkıcılığıyla geçip giderken çantama bakınıp bulamadığım suyu almak için ayaklandım.

"Hey, su almaya gidiyorum. İster misin?"

Kafasını sağa sola sallayıp bütün sessizliği içinde gözlerini kapattı. Okulda uyumayı huy haline getirenlerdendi anlaşılan.

Fazla büyük olmayan okulda kantini bulmam oldukça kolay olmuştu. Dolaptan elime ilk gelen suyu alıp parasını ödedim. Suyu tam açmıştım ki koluma çarpan kişi ile şişe yere düşmüş, su dökülmüştü.

"Çok... Çok afedersiniz."

Mahcubiyet içinde önümde eğilen kızın koluna hafifçe dokunarak sorun olmadığını belli edercesine tebessüm ettim.

"Sorun değil ama önüne bakarak yürürsen daha iyi. İncinebilirsin."

"Haklısın. Tekrar kusura bakma."

Yeniden aynı işlemleri gerçekleştirip sınıfa yöneldim ki koluma çarpan kız karşımda belirdi.

"Bu arada, ismini öğrene bilir miyim?"

"Na Jaemin. Son sınıfım ve sen?"

"Bende son sınıfım, Lisa bende. Memnun oldum. Aynı sınıfta değiliz çünkü ben müzik ekibindeyim. Altı kişilik küçük bir sınıf."

"Ah anladım. İzninle, derse geç kalmayayım."

Okulda gördüğüm sayısız güzel kızdan yalnızca biriydi Lisa. Uzun bacakları, sarı saçları ile oldukça havalı bir kızdı lakin o kadardı işte. İlgimi çekme süresi yalnızca 'güzel' diyeceğim boyuttaydı.

rumours°nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin