"Bunu yaptığına inanamıyorum Jaemin! Beni ne kadar tutabileceğini sanıyorsun?!"Uzun süredir görmediğim o öfke haline bürünmüş sevdiğimin küçük odayı birbirine katışını izlemek pek de zevk vermiyordu. Üstelik bana deli gibi bağırması da cabası...
"Seni ben tutmuyorum Jeno. Yanımda durmayı seçen sensin."
"Beni buna zorlayan da sen!"
Sinirlerimi zinde tutmaya çalışıyordum zira eğer kendimi tutmazsam şiddetli bir kavga çıkabilirdi. Aramız henüz tam düzelmemişken yeniden bozulması isteyeceğim son şeydi.
"Üç yıl öncesine dair tuttuğu kin ve intikam uğruna sana zarar gelmesini istemiyorum o kadar."
Sakince yatağa oturdum. İleri gitmemeye çalışsam da attığı kahkahalar ve sıkıca kavradığı bileğim yeterince kışkırtıcıydı.
Yataktaki bedenimi duvara doğru itelemiş en soğuk bakışlarını gözlerime sabitlemişti.
"Kolumu bırak Jeno! Sakin olmaya çalışıyorum lakin şu haline bak! Üzgünüm bunu söylemek istemezdim ama şerefsiz baban yüzünden ölen sevgilinin intikamı uğruna ölmek istemiyorum, ölmeni de istemiyorum!"
Daha da sıktı ince bileğimi. Şiddet eğilimi saklanamaz raddedeydi lakin bana karşı dizginlemeyi öğrenmek zorundaydı.
"Changbin'in yaşadıklarını öylece unutmamı mı bekliyorsun! "
"Unut diyen yok! Ama korkuyorum aptal! Seni kaybetmekten korkuyorum. Babanı öldürdüğünde sana ne olacak?! Ya intikamını alamazsan ve o adam bana da zarar verirse diye düşünme zahmetine girdin mi hiç!? "
"Ben olduğum sürece sana yaklaşamaz!"
"O zaman yanımda kal. Beni korumana ihtiyacım var ve seni korumaya da. Bir hata yaptın ve bunu ancak hatanı tekrarlamayarak düzeltebilirsin. Bak çok üzgünüm, Changbin'e olanlar için keşke elimden bir şeyler gelse lakin olmuyor. Tek istediğim Sadece hayata geri dönmüşken yeniden intihara teşebbüs etmemen. "
"Lanet olsun! "
Arkamdaki duvara vurduğu eşini avucumun içine alıp ufak bir buse bıraktım. Sinirden kararan bakışlarıyla elini çekip kapıyı gösterdi. Onu daha fazla zorlamayarak çıktım odadan.
Büyük evin alt kattaki salonuna indim. Zihnim korkuyla yoğurulduğundan yorulmuş, bedenim koştuğumuz yolun peşine yorgun düşmüştü.
Okulda geçirdiğimiz güzel dakikaları önce Jeno'nun telefonuna gelen mesaj, ardından içeri çığlıklarla giren Doyoung bozmuştu. Bize sadece kasabadan uzaklaşmamızı, çıktığımız an onu aramamı söylemişti. Okuldan çıkmadan ise elime bir kağıt parçası tutuşturmuştu ve burada şuan geldiğimiz evin adresi yazıyordu.
Doyoung hyungun eski dostlarından olan Namjoon ve Jin isimli evli bir çiftin evindeydik. Buraya vardığımızda peşimizden Moonbin gelmiş ve Jeno'nun duymayacağı şekilde olayları anlatmıştı. Üç yıl önce Jeno'nun yoğun bakımlık hale getirdiği babası tamamen iyileşmiş, oğlundan intikam almak için dönmüştü. İşin ilginç kısmı ise bir aydır kasabada oluşu ve Jeno'yu izlemesiydi.
Doyoung hyung bizi kasabadan götürecek bir kaçakçıyla anlaşmıştı. Adam bizi alıp Seul'e götürecek, bizde oradan sonra ne yapacağımıza karar verecektik lakin sorun tam da burada çıkıyordu ortaya. Adamın bizi almasına beş gün vardı ve Jeno'nun babası çılgınlar gibi biricik oğlunu arıyordu.
Daha vahşi diye Bahsetti Moonbin. Onunla karşılaştığını ancak babasının ona herhangi bir zarar vermediğini, tek derdinin Jeno ve olduğunu söylemişti. Bu beş gün güzelce saklanmalıydık ardından başımızın çaresine bakardık ama burada en büyük görev benim sırtıma yüklenmişti tüm ağırlığıyla. Jeno'yu sakin ve yanımda tutmak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rumours°nomin
Fiksi Penggemar"Seni incitmek istemiyorum ama sen acı çekmek için yaşıyorsun." -Xuehua ❄️