Bölüm On Üç:"Bedenlerin Şarkısı"

402 38 30
                                    

"Bu kadar içmene gerek var mıydı cidden?.."

Üzerine itina ile kustuğum Jeno söylenmeye devam ederken kendi pisliğimden nasibini alan kıyafetlerimi çıkartıp kenara koydum.

"Kusacak kadar içmedim. Midem bozuk, sabah da oldu."

Dudaklarımı büzerek kendimi savundum kısaca. Ahlaksız teklifimi kabul etmemişti Jeno, bende utanmaksızın yapışmıştı dudaklarına. Özetle onu benimle sevişmeye zorlamış, eve girdiğimiz anda da midemde ne var ne yoksa üzerine bırakmıştım. Şimdiyse onun odasındaki banyoda hem alkolün hem de mide çıkarmasının bıraktığı pis kokudan arınıyordum.

Kapıyı açıp bana bakmadan bıraktığı havluyu belime doladım. Duş almak tamamen ayılmama yardımcı olumuştu.

"Yatağın üstündekileri giyin. En kalın pijamalarım onlar."

Tişörtünü yanımda çıkartıp banyoya giren Jeno'nun arkasından baktım bir süre öylece. Bu eve girerken belli planlarım vardı ve onları gerçekleştirecektim.

Kilitlemediği banyo kapısı planıma yardımcı olurken annemin yetiştiriken içime serpiştirdiği iffet, utanma ne varsa sildim aklımdan. Havluyu Belimden aşağı bırakıp tamamen çıplak kaldım ve duş kabinine girdim.

"Yeterince yıkanmadın mı Jaemin? Sıra bende."

"Hala sorumluluğunu almadım Jenoshi. Hem sen isterken oluyor da ben isteyince niye reddediliyorum. Yoksa ilgini çekmiyor mu bedenim? Korkma, karşılığında duygusal beklentiler içine girmeyeceğim. Biz sadece... Yani sen ve ben diğer yaşıtlarımız gibi doğal ihtiyaçlarımızı karşılayamaz mıyız? "

Başını iki yana salladı Jeno. Ama ben Na Jaemin isem pes etmezdim, etmedim de. Dudaklarına yapıştım ilk başta. Tabii Jeno ne olduğunu dahi anlamadan onu kabinin içine itmiş, soğuk suyu sonuna kadar açmıştım. Gelen soğuk su yüzünden İkimiz de titriyorduk, ama içimiz adeta cayır cayır yanıyordu.

"Siktir, Jaemin delirdin mi?!"

Jeno soğuk suyu kapatıp bana sinirle bakarken sırıttım ve işaret parmağımı yavaşça penisine sürttüm. Gözleri kocaman oldu ilk başta, ama kulağına doğru eğilip fısıldadığımda, Jeno'nun kaslı elleri belimi sarmıştı.

"Tenini benimle ısıt. Sen yak, ben yanayım Jeno."

Dediklerimin ardından Jeno'nun kulak memesini dudaklarımın arasına aldım ve yavaş yavaş emmeye başladım.

"Jaemin...Sen kafayı benimle bozmuşsun."

Dedi Jeno, gülerek kalçamı avuçlayıp yüzünü boynuma gömmeden önce. Tenimi ezip geçen dişleri yüzünden inledim ve penisimi Jeno'nun penisine sürttüm. Bu sayede İkimiz de sesli bir şekilde inlemiştik.

Ellerimi Jeno'nun saçlarına attım, bir süre sonra. Jeno ise boynumu rahat bırakıp beni soğuk duvara yaslamış, göğüs ucumu esir almıştı dudaklarıyla.

"Jeno!"

Göğüs ucumu sertçe ısıran Jeno yüzünden acıyla inledim. O ise kıkırdamış, ve kalçama sertinden bir şaplak atmıştı. Resmen benimle oyun oynuyordu, utanmaz herif.

Gerçi, gel becer beni diyen o değil de bendim ama...

"Suyu aç Jaemin. Ben hâlâ yıkanmadım."

Jeno'nun gülerek dediği şeyle arkamı ona döndüm ve musluğu kavradım. Ama ben musluğu kavrayıp suyu açtığım anda, Jeno da penisini içime itmişti. Öyle bir bozguna uğramıştım ki, yaşadığım şoku kaldıramadığım için soğuk duvara yaslandım. Jeno da iyice bana yaklaşmış, penisini daha derine itmişti. Duvarlarımı yırtarcasına kayan penis, yüzünden nefes alamazken, Jeno hırlayarak inlemişti kulağıma. Sızlandım, canım yanıyordu.

"Hiç sızlanma Jaemin, Kendi ayağınla bana geldin."

Başımı salladım, ben istemiştim birlikte olmayı. Bu yüzden dişimi sıktım ve alışmaya çalıştım ortadan ikiye yarılıyormuş gibi hissetmeye. Ama zaten, bir süre sonra bu acı geçmiş, Jeno hareket etmeye başlamıştı. Aldığım zevk yüzünden deli gibi inlerken, başımızdan aşağıya akan sıcak su, daha da kavuruyordu beni.

Yanıyordum, yanmama neden olan da Jeno'ydu. Ya da hayır, beni yakan Jeno'ydu.

"Siktir, sıkma şu deliğini Jaemin!"

Aldığım zevk yüzünden gözlerimden yaşlar boşanmaya başlamıştı. Gözyaşlarım, başımızdan akan sıcak su ile karışırken, derin bir nefes alıp Jeno'ya döndüm. Ben ona döner dönmez dudaklarıma yapışmış, dilini ağzıma itmişti. Kabul ettim ve ağzımın içinde gezinmesine izin verdim.
Jeno dilini ağzımda dolaştırırken, soğuk duvara değen penisimin acısı yüzünden inledim ve kendimi ona daha fazla itip Jeno'nun ritmine eş oranla kendimi çekmeye başladım. Lanet olsun ki bu aldığım zevki başka hiçbir şeye değişmezdim ben işte. En çok onun dokunuşlar huzur veriyordu.

"Jeno..."

Ağlayarak inlemem sonucu Jeno daha da hızlanmış, prostatımı resmen ezmişti. Çığlık attım, resmen çığlık attım ve elime boşaldım yavaş yavaş. Jeno daha gelmeye yakın değildi anladığım kadarıyla. Çünkü normalden daha da hızlanmıştı içimde.

"Biraz erken boşalmadın mı Jaemin?"

Dedi Jeno, dalga geçerek. Ama çok yanlış bir kişiyle uğraştığının farkında bile değildi.

"Üzerimdeki etkin böyle Jeno...O kalın penisin içime her girip çıktığında kendimi tutamıyorum. Duvarımı zorlayıp dudaklarını boynumda gezdirdiğinde nefes almak değil, inlemek istiyorum sürekli. Ama ne var biliyor musun Jeno-ah...Ben senin beni becermene bayılıyorum."

Cümlem bittiği anda sıcak sıvıyı hissettim içimde. Ardından hoyrat bir kahkaha bıraktım ve tersten Jeno'ya sarılıp kulağına fısıldadım.

"Biraz erken boşalmadın mı Jeno?"

"Benimle alay mı ediyorsun Jaemin? Doymadıysan devam edebiliriz."

"Seni tutan ne?"

Arsızlıkta zirveyi zorluyordum. Kalbim kırıkları her numaradan gülüşünde batıyordu, derim parçalanıyor daha çok kanıyordu. Üzerimdeki etkisini bilmesini istemiyordum. Tek gecelikmiş gibi davranmaya çalışıyordum lakin daha da çok çekiliyordum ona. Parmaklarının tenime değdiği her nokta çıldırtıyordu. Yalan yok, kabullenmiştim artık. Ben Lee Jeno'ya çok fena aşık olmuştum. Soğuk bakışları tümüyle yakar olmuştu. O konuştuğunda bütün sesler sussun, sadece onu duyayım istiyordum. Öyle ya dudaklarının arasından çıkan her sözcüğe ömrümü verirdim. Üstelik yeni değildi bu hissettiklerim. Yalnızca yeni kabul ediyordum. Zira bu kasabaya ilk geldiğim gün tümüyle söküp vermiştim kalbimi ellerine. O da utanmadan her geçen gün daha fazla parçalamıştı. Kimdi suçlu?

Bedenlerimizin sınırsızca ettiği dansa gülüyorduk görüntüde lakin ağlıyordu içimiz. Görüyordum Jeno'nun gözlerindeki hüznü, he rne kadar duygusuz biri gibi davransa da saklayamıyordu. Bu birliktelikten zevk aldığına şüphem yoktu ki sunduğu iniltileri de yeterince kanıtlıyordu ancak bunu tamamen benim isteğim üzerine yaptığını da belli ediyordu. Alalade dili söyleniyordu fakat öpücüklerinden dahi bunu anlıyorum.

Merak ediyordum,neydim onun için?

Arkadaş? Ah şu lanet kelime...

Sevgili? Onu asla olmamıştık...

Peki ya neydik? Şuan ne yapıyorduk böyle çıldırmışçasına? O kimdi ki bütün bedenim altında kıvranır olmuştu? Ben kimdim ki dudakları yarın yokmuş gibi öper olmuştu Tenimi?

Kafamda gezinen sorular delirmem için uğraşıyordu adeta.

Yeniden kaç kere birbirimizin ismini haykırarak rahatladık bilmiyorum lakin şuan kollarının arasında, yatağında yatıyorum. Yorgun bedeni, üşüyen Tenimi sarmış, gözleri kapalı. Kirpiklerinden öpüyorum. Ve onu daha da çok seviyorum. Yanında durduğum her saniye artıyor ona ayırdığım köşe. Sonra tümüyle sarıyor beni, teslim oluyorum. Kapanıyor gözlerim. Belki de son kez kokusuyla uyuyorum...

Selamlar umarım beğenmişsinizdir. Sizce Nana ne yapmaya çalışıyor? Kuzu intikam uğruna kendine daha fazla zarar vermiyor mu?
Bölümdeki smut kısmı yazan biriciğim Yehshen admine ( @WooJeShin) çok teşekkür ederim, ellerine sağlık. Bu arada kapağı sevdiniz mi? Kapağında sahibi Yehshen admin, yeniden teşekkürler 💙

rumours°nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin