"Sikeyim, her boka zam gelmiş."
Avucumda tuttuğum demir paraları bir bir sayarken homurdanıyordum.
Karşımda duran vitrinden yalnızca beş tane çikolata almam gerekiyordu ama bunun için bile param yoktu.
"Matematiksel zekam biraz daha fazla olsaydı ne olurdu, basit bir para hesabını bile yapamıyorum!"
Aşırı gergindim ve marketin ortasında kendi kendime konuşuyordum. Bu saatlerde pek fazla kişi olmadığı için sesimi duyan yalnızca yaşlı market sahibi idi. O da bu hallerime alışmıştı zaten.
"Paran yetmiyorsa önemli değil, Sakura. Saat dokuza geliyor, gitsen iyi olur. Bu gidişe dışarıda kalacaksın."
Kabul etmeyeceğimi bile bile söylüyordu bunu.
"Bunu kabul etmeyeceğimi biliyorsun, yaşlı bunak."
Beş tane çikolata alamayacak kadar fakir değildim, sadece buraya o kadar aceleyle gelmiştim ki pijamamın cebinde para olup olmadığına bile bakmamıştım.
En sonunda en ucuz çikolataları seçtikten sonra, çizgili çoraplarımın üzerine giydiğim püsküllü terlikleri sürte sürte kasaya ilerledim.
"Çikolata için bu kadar riske girmek... Zamanın gençleri garip."
"Kadınların çikolata zaaflarını anlayamazsın, yaşlı adam."
Aslında tek derdim regl döneminde olan İno'ya çikolata yetiştirmekti. Gel gör ki, daha fazla oyalanırsam yurda giremeyecektim!
Elimde tuttuğum çikolataları kasaya bıraktım. Avucumda tuttuğum bozukları Makato'ya uzatacağım sırada bir tanesi parmaklarım arasından düşüp yerde yuvarlanmaya başladı. Eğilip ona yetişmek için çabalarken kafamı bir şeye çarptım ve demir para bir ayakkabıya değip durdu.
Yerden parayı alıp doğrularak çarpıştığım kişiye baktığımda yüzüm buruştu.
Cidden, pembe tavşanlı pijamalarım ve ev terliklerimle görünmek istediğim biri değildi.
"Bu saatte yurtta olman gerekiyor, yanılıyor muyum Haruno?"
Yarım ağız sırıtan alaylı kişiye iğneleyici bir tonla karşılık verdim,
"Seninde öyle, değil mi Uchiha?"
Bakışlarımız arasında savaş başlamıştı,
"Ne güzel, ikimizde risk seviyoruz."
Bakışlarımız arasındaki savaşı bitiren taraf ben oldum. Arkamı dönüp kasaya paraları bıraktım.
"İyi akşamlar, bunak Makato. "
Makato Amca, Sasuke'ye başıyla selam verirken kendi kendine söylendi, "Gençler cidden çok garip..."
Çikolatalarımı poşete koyarken yanımdan geçen siyah saçlı çocuğa gözlerimi devirdim. Poşeti elime alıp marketten çıkacaktım ki alaylı sesini duyduğumda durup ona döndüm,
"Hey, Sakura."
Beni baştan aşağı süzdü, "Pijaman çok ateşli." İltifattan çok uzak olan sözlerine yanıt vermeden çıktım.
Erkek yurdunun öğrencilerine pek haz etmezdim. Sasuke'ye olan nefretim eskiye dayanıyor olsa da eminim ki arkadaşları da onun kadar iticiydi. Görünüş olarak demiyorum tabii..
Karanlık sokakta ses çıkaran püsküllü terliklerim kulak tırmalarken güç bela cebimde çalıp duran telefonu çıkardım, arayan Tenten'di.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
deceive the pink flower ¦ sasusaku
FanficBiliyorum güzelliğin bir çiçeğe benzer, biliyorum bir sır gibi güzelsin. Hani anlatılmaz duygular vardır, sevip söyleyemediğimiz. Şiirler vardır unuttuğumuz. Aşina çehreler vardır hani, zaman zaman hatırlayamadığımız. İşte sen o kadar güzelsin...