Karaca, gece Azer'le tartıştıktan sonra uyuyamamıştı. Tüm gece Azer'in söylediklerini düşünüp durmuştu.
Azer'e hala güvenmiyordu. Dedesini onun vurmadığından da amcalarının, onun kardeşini öldürmediğinden de emin değildi.
Ne yapması, ne düşünmesi, ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Bir girdaba girmiş, çıkamıyordu.Güneş yavaş yavaş kendini belli ederken, daha fazla yatakta beklemenin bir mantığı yoktu. Karaca yataktan çıktı ve elini, yüzünü yıkadı. Kimsenin kalkmadığını düşündüğünü için odada biraz oyalandı. Ama bu eve geldiğinden beri bir şey yemediği için karnı acıkmıştı ve bir an önce kahvaltı yapmak istiyordu. Bu yüzden yavaşça odadan çıktı, koridoru kontrol etti. Bir ses duymayı umut ederek merdivenlerden aşağı indi. Neyse ki mutfaktan sesler geliyordu.
Karaca adımlarını hızlandırıp mutfağa girdi. Fadik kahvaltı hazırlıyordu. Kapıdaki kızı görünce kocaman gülümsedi.
"Günaydın kızım! Niye erkenden kalktın?" diye sordu.
"Günaydın, Fadik Teyze." dedi Karaca, ona doğru yaklaşırken. "Uyku tutmadı da... "
Fadik mahcubiyetle "Yerini yadırgamışsındır." dedi. Karaca'yı buraya zorla getirmemişti ama gencecik bir kızın ailesinin yanından ayrılıp, hiç tanımadığı insanlarla yaşamayı kabul etmesi ona vicdan azabı çektiriyordu. Onu rahat ettirebilmek için elinden ne geliyorsa yapacaktı.Karaca, Fadik'in yüzünün düştüğünü farkedince "Alışacağım." dedi sıcacık gülümsemesiyle. Sonra konuyu değiştirmek istedi.
"Eee, yardım edilecek ne var?" diye sordu.
"Yok, sen hiçbir şey yapmayacaksın. Buraya otur." dedi Fadik sandalyeyi işaret ederek. Karaca kafasını iki yana salladı.
"O zaman dolaptan kahvaltılıkları çıkarıyorum." dedi ve buzdolabını açtı. Bu eve alışabilmesi için bazı sorumluluklar alması, ev işlerine yardım etmesi gerekiyordu. Ancak o zaman bu evi ve bu aileyi benimseyebilirdi. Bir yandan da bu eve, bu insanlara alışmak istemiyordu çünkü onların hayatlarında kalıcı değildi. Belki şimdi değil ama çokta uzun olmayan bir süre sonra gidecekti. Karaca böyle olacağını düşünüyordu ama hayat sürprizler yapmayı severdi. Bazen iyi bazen kötü sürprizler...Fadik, sesini çıkarmadan kızı izledi. Karaca, eline aldığı şeyleri masaya koyarken Fadik onun kıyafetlerinin olmadığını hatırladı.
"Kızım, eğer sana da uygunsa bugün alışverişe çıkalım, sana bir şeyler alalım." dedi.
"Yok, Fadik Teyze. Babaannemle konuştum, bugün kıyafetletimi almaya mahalleye gideceğim zaten."O sırada mutfağa Azer girdi.
"Bugün Kadir hastaneden çıkacak, ana. Onu almaya gideceğim şimdi!" dedi hiç beklemeden. Mutfakta Karaca'nın da olduğunu görmemişti bile. Karaca'nın da çok umrunda olduğu söylenemezdi. İşine devam ediyordu."Sana da günaydın, oğlum." dedi Fadik.
"Günaydın ana, günaydın. Ben çıkıyorum." deyip arkasını döndüğünde Fadik durdurdu.
"Azer, nereye?"
"Ana, dedim ya Kadir'i getireceğim."
"Tamam, getirirsin. Önce kahvaltını yap, sonra başka bir işin var."
Annesinin söylediğiyle düşündü Azer. Yapacak başka bir işi yoktu.
"Yoo, yok."
Fadik kafasıyla masayı işaret etti. "Otur hele."
Azer, annesinin dediğini yaptı. Karaca'da işini bitirmiş, ellerini sandalyeye dayamış onları izliyordu. Ama Azer'le göz göze gelmemek için ona hiç bakmıyordu. Azer'de o, orada yokmuş gibi davranmaya karar verdi.
Fadik, ocağın üzerindeki çaydanlığı alıp masaya oturdu. Karaca, özellikle Fadik'in oturmasını bekledi, sonra kendisi oturdu.Azer, tabağına aldığı şeyleri hızlı hızlı yiyordu. Karaca'ysa, çok aç olmasına rağmen hiçbir şey yiyemiyordu. Bir şeylerden çekiniyordu ve huzursuzdu. Bunun sebebinin Azer olduğunu sonradan farketti. Onun yanındayken birçok duyguyu aynı anda yaşıyor gibiydi. Ondan hoşlanmıyordu, Azer'in varlığı Karaca'yı rahatsız ediyordu.
Fadik'in üzülmesini, kendini suçlu hissetmesini istemediği için bir şeyler yemeye çalıştı. Oğlunu ne kadar sevmiyor olsa da, Fadik'i seviyordu. Bu evde kendini yakın hissettiği tek insandı, başka kimse de yoktu zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA | AzKar
ФанфикKalıplaşmış bedenlerine sığmayan ruhlar... Kurtulabilecekler mi yoksa esir kalmaya devam mı edecekler?